Son zamanlarda siyasetin gölgesinde kalmakla eleştirilen Diyanet'ten kamu malının korunmasına yönelik ilginç bir uyarı geldi. Antalya'daki camilerde 'kul ve kamu hakkı' konulu cuma hutbesi okundu.

Kamuda hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, torpil gibi suistimallerin gündeme getirildiği bir süreçte hep geri planda kalmakla eleştirilen Diyanet İşleri Başkanlığı, hutbeyle uyarıda bulundu. Kamu ve kul hakkının bir yönüyle Allah hakkıyla ilgili olduğu hatırlatılan hutbede, ayeti kerime ve hadis-i şeriflerle kamu malına hıyanet edenlerin ve başkalarına iftira atanların günahkar olduğu vurgulandı.

"Dinî-ahlâkî değerlere duyarsızlaşıldığında, ahiretteki hesap unutulduğunda, helâl-haram sınırlarına dikkat edilmediğinde, hak kavramı önemini yitirdiğinde kamu imkânlarını suistimal edenler çoğalır." denilen hutbede, "Böyle bir toplumda ise ne kamu hizmeti lâyıkıyla gerçekleşir ne de insanlar birbirlerine güvenir. Güvenin kalmadığı yerde de huzurlu bir hayattan söz edilemez." tespiti yapıldı.

Kamunun mallarını çarçur ederek, suistimal ederek menfaat sağlayanların Efendimiz (sas)'in, "Kimse hakkı olmayan bir karış yeri bile almasın. Alırsa Allah, kıyamet gününde yedi kat yeri onun boynuna dolar.' Sizden kimi bir işte görevlendirirsek ve o da bizden iğne miktarı ya da daha büyük bir şeyi gizlerse bu bir ihanet olur ve kıyamet günü onu (kendi elleriyle) getirir." diyerek uyardığına dikkat çekildi.

İslamın emir ve yasaklarının temelinde hak kavramı olduğu belirtilen hutbede insanın kendisi, diğer insanlar, yaşanılan çevre ve tabiatla olan her bir münasebetin hak kavramı ile alakalı olduğu belirtildi. Kamu yarar ve düzeninin gerçekleşmesinin, toplumun huzurlu ve güvenli bir hayata sahip olmasının söz konusu haklara bağlı olduğu belirtilerek "Kamuya ait her türlü imkân ve nimetin, topluma ait mekânların, araç ve gereçlerin, çevre ve tabii kaynakların adalet, hakkaniyet ve liyakat çerçevesinde kullanılması gerekir." denildi.

'KAMU İMKANLARINI SUİSTİMAL EDENLERİN AHİRETTE MİLYONLARCA İNSANLA HELALLEŞME İMKANI OLMAYACAK'

Kamu imkanlarını suistimal edenlerin çoğalması, dinî-ahlâkî değerlerin duyarsızlaşılmasına, ahiretteki hesabın unutulmasına, helâl-haram sınırlarına dikkat edilmemesine, hak kavramının önemini yitirmesine bağlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Böyle bir toplumda ise ne kamu hizmeti lâyıkıyla gerçekleşir ne de insanlar birbirlerine güvenir. Güvenin kalmadığı yerde de huzurlu bir hayattan söz edilemez. Oysa kamu malı emanettir. Bu emanete ihanet etmek, kişiyi hem dünyada hem de ahirette ağır bir vebal altına sokar. Kamuya ait mallarda, bütün toplum fertlerinin eşit hakkı vardır. Dinimiz, başkalarının hakkını 'kul hakkı'; kul haklarının gasp edilmesini ise emanete ihanet olarak değerlendirmiştir. Peygamberimiz (sas), bu konuda şöyle buyurur: 'Kimi bir işte görevlendirip yaptığı işin karşılığı bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete hıyanettir.' Her şeyin ayan beyan ortaya çıkacağı ahirette, hüsrana uğrayanlardan olmamak, cehenneme düşmemek için haramlara bulaşmadan, ömrümüzü helal dairede sürdürmeye özen gösterelim. Kamu mallarını, birer emanet olarak kabul edelim. İhlal edilen her kamu hakkının, zayi edilen her kamu malının, birer kul hakkı ihtiva ettiğini asla unutmayalım. Unutmayalım ki ahirette milyonlarca insanla helalleşme imkânı olmayacaktır."

'ZAYİ EDİLEN HER BİR KAMU HAKKI BİR KUL HAKKI İHTİVA EDER'

Hutbede, Ali İmran Suresi 161. ayetinde, "Hiçbir peygamber, emanete hıyanet etmez. Kim emanete yani kamu malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir." denildiğine işaret edildi.

"Her şeyin ayan beyan ortaya çıkacağı ahirette, hüsrana uğrayanlardan olmamak, cehenneme düşmemek için haramlara bulaşmadan, ömrümüzü helal dairede sürdürmeye özen gösterelim. Kamu mallarını, birer emanet olarak kabul edelim. İhlal edilen her kamu hakkının, zayi edilen her kamu malının, birer kul hakkı ihtiva ettiğini asla unutmayalım. Ve yine unutmayalım ki ahirette milyonlarca insanla helalleşme imkânı olmayacaktır." denilen hutbede Hz. Muhammed'in bu meyandaki bir hadisine dikkat çekildi: 'Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı -geç de olsa- elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helâl olanı alın, haramdan kaçının.'