Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul Milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş, partisinden istifa ettiğini açıkladı. İstifa etmesinin nedenlerini açıklayan Türkeş, “Seçim Beyannamesi’nde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’ndan ‘Türk’ adının çıkarılacağı, ‘Başkanlık Sistemi’ adı altında, 92 yıllık devletimizin bölünerek, ‘federasyon’ ve ‘özerk’ alanlara dönüştürüleceği tuzağını fark ettim.” ifadelerini kullandı.

Türkeş yaptığı yazılı açıklamada 2011 yılında gerçekleşen milletvekili genel seçimleri arifesinde, AK Parti çatısı altında siyasete katılım daveti aldığını belirterek, 'tek devlet, tek vatan, tek millet' ana fikrinden oluşan seçim vaatlerinin prensiplerine uygun olduğunu için daveti kabul ettiğini kaydetti. Türkeş açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "12 Haziran 2011 tarihinde yapılan seçimlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin İstanbul Milletvekilliği'ne seçildim. Her türlü haksız itham ve zorluğa, bilinmeyen birçok duruma karşın, birlikte yola çıktığımız insanlara tam bir vefa göstermek adına görev süremiz olan dört yıl Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi olarak tamamladım. 15 Nisan 2015 tarihinde Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan seçim beyannamesinin, maalesef Türk milletinin tarih boyu var olma mücadelesi ve karakterine ters, çok tehlikeli vaat ve planlar içermekte olduğunu gördüm. Bu beyanname ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasası'ndan 'Türk' adının çıkarılacağı, Başkanlık Sistemi adı altında 92 yıllık devletimizin bölünerek federasyon ve özerklik uygulamalarına geçileceği resmen anlaşılmaktadır. Acı olan şudur ki, seçim beyannamesindeki bu ve benzeri istekler Türkiye'yi bölmek isteyen terör hareketinin ve arkalarındaki karanlık güçlerin istekleriyle ya benzeşmekte ya da birebir örtüşmektedir. Bugüne kadar her fırsatta tek devlet, tek vatan, tek millet diyenlerin, tek vatandan kastının bölünmüş ve devletçiklerden oluşan bir vatan olduğu ortaya çıkmıştır. Yılın 365 günü ‘demokrasi’ sözünü dillerinden düşürmeyenlerin, böylesine tehlikeli bir seçim beyannamesi hazırlanırken bir kez olsun halkın iradesinin temsilcisi olan milletvekillerinin görüşlerini almamaları, iddia ettikleri ileri demokrasi seviyelerinin ispatıdır. Övülmüş ve asırlar boyu İslam'ın sancaktarlığını yapmış, yedi düvelin silmeye gücünün yetmediği ‘Türk’ün adını önce Anayasa'dan, daha sonra da binlerce yıllık kutsal vatan topraklarının üzerindeki şanlı devletimizin adından silmek istemek ancak ve ancak gaflet ve cehaletin ya da açık bir ihanetin göstergesidir. Bir diğer husus ise; AKP Genel Başkanı Davutoğlu ve aynı zihniyet sahiplerinin her fırsatta babam Alparslan Türkeş'e dil uzatarak hadlerini aşmalarıdır. Öte yandan kendilerine siyasi malzeme yaparak sürekli istismar ettikleri tarihi şahsiyet ve olaylarla ilgili gerçekleri, aleyhlerinde olacağı için dile getirmeyerek milletimizden gizlemektedirler. Ayrıca rahatsız edici bir husus olarak; Kurtuluş Savaşı’na, Milli Mücadele'ye başbuğluk ederek Haçlı ordularına karşı insanlık tarihinin en muazzam zaferlerini kazanan ve böylece İslam'ın bu topraklarda var olmaya devam etmesine vesile olan Atatürk adının telaffuz dahi edilmesinden ısrarla kaçınılması, muhakkak ki bir art niyet göstergesidir."

Türkeş, açıklamasına şöyle devam etti: "İşte burada Başbuğ Atatürk'ün yüzyıl öncesinden seslenişini hatırlamak çok anlamlı ve değerli olacaktır. ‘Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbâlinin evladı işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklalini ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!' Bir yasama dönemi boyunca görev yapmış olduğum Adalet ve Kalkınma Partisi'nde millî ve siyasî iklimin süratle bozulmaya yüz tuttuğunu gördükten sonra, bu Parti'de görev yapmanın büyük bir manevi, millî ve vicdani vebal yükleyeceği inancına kanaat getirdiğim için, tarihe not düşmek amacıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğinden istifa ediyorum. 7 Haziran 2015 Seçimleri ‘ne giderken, bu vebale ortak olmam halinde; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin parçalanıp, teröristlerin istediğini elde etmelerine destek vermiş ve Türk isminin Anayasa'dan çıkarılmasıyla birlikte, Anadolu erenlerine, şehit ve gazilerimize karşı yapılan bu ihanetten sorumlu olurdum. İnadına, 'tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak' diyor, dünya başkenti İstanbul'un, Akşemseddin Hazretleri'nin maneviyatında, büyük Türk Hakan Fatih Sultan Mehmet komutasındaki ordularımız tarafından fethedilişinin 562. yıldönümü münasebetiyle aziz ve asil Türk milletine tebriklerimi sunuyor, 7 Haziran 2015 seçimlerinin esenlik, mutluluk ve huzur getirmesini temenni ediyorum."