Ebru Toktar Çekiç'in haberi Terör örgütünün, BDP'nin siyasi iradesini yok ettiğini belirten Ünal, ekledi:

PKK, bölgede OHAL istiyor, bu oyuna gelmeyiz. Amaç, BDP'nin 90'lı yıllarda olduğu gibi Meclis'ten atılmasını sağlamak. Kucaklaşma bunun içindi. Milletvekillerinin gitmeme lüksü yoktu. Oraya çağrıldılar ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, son dönemdeki terör saldırılarını değerlendirirken, 'Ne istihbaratta, ne sınırda zafiyet var. PKK'nın amacı, bölgede OHAL ilan edilmesi ve BDP'li vekillerin 1990'lı yıllarda olduğu gibi Meclis'ten attırılması' dedi.

CHP'DEN YANIT BEKLİYORUZ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP ile kurulacak olası terör komisyonunda Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'le birlikte yer almasını istediği Ünal, AKŞAM'ın sorularını yanıtladı. Önemli açıklamalarda bulunan Ünal'ın mesajları şöyle: - Suriye kriziyle ilgili toplantı olacak mı? Partide, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu 29 Ağustos'ta toplanacak. Konu, burada geniş bir şekilde ele alınacak. - CHP Genel Başkanı, son gelişmeler üzerine Meclis'teki partilerin bir araya gelmesi gerektiğini yineledi. Bu konuda bir gelişme olur mu? Sayın Kılıçdaroğlu bize geldiğinde, 'Ana muhalefet ve iktidar partisi, yüzde 75'lik kahir ekseriyeti oluşturuyor. MHP ve BDP katılmasa bile biz beraber terör konusunda bir komisyon oluşturup, çalışalım' diye teklif getirdik. Maalesef CHP bize cevap vermedi. Hatta Sayın Başbakan, Tony Blair örneğini verdi. Eski İngiltere Başbakanı Blair'in 'Ana muhalefet partisi eğer destek olmasaydı IRA'yı masaya oturtamazdım' dediğini anımsatarak, ana muhalefetin desteğini çok önemsediğini söyledi. CHP, 'MHP ve BDP ile görüşelim, döneceğiz' dedi. Ama herhangi bir şekilde dönüş olmadı. - Saldırıda Suriye'nin rolü var mı sizce? Şu anda kendi başının derdine düşmüş Suriye'nin böyle bir operasyon yapma gücünün olduğunu zannetmiyorum. PKK içerisindeki Suriye yanlısı grup bunu yapmış olabilir. Suriye'ye güzellik olarak bunu yapmış olabilir. PKK şu anda Rusya, İran ve Çin'in konumundan dolayı çok rahat konumda. Bölgeye dönük kullandığı bir inisiyatif söz konusu değil. Diğer taraftan Suriye'deki karışıklık tamamen bölgeyi enfekte etmiş durumda.

ESAD, HALKINA ATEŞ EDİYOR - Suriye'nin 'Sen benim teröristimi destekliyorsun, ben de senin teröristini' destekliyorum şeklinde bir yaklaşımından söz ediliyor... Burada şu iki şeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Türkiye ve Suriye'nin hiçbir benzerliği yok. Suriye'deki muhaliflerle Türkiye'deki PKK'nın hiçbir benzerliği yok. Çünkü Suriye'de Arap Baharı ile hak ve özgürlük arayışına giren kendi halkına ateş eden, sivilleri öldüren bir yönetim var. Türkiye'de ise kendi vatandaşını, terör örgütünden korumaya çalışan bir yönetim var. Türkiye'den Suriye çıkarmaya, uluslararası kamuoyuna 'Bakın, Türkiye'nin Suriye'den ne farkı var' mesajı verilmeye çalışılıyor. İstihbarat zafiyeti yok İstİhbarat zafiyeti olduğunu zannetmiyorum. Niye? Dün Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da açıkladı. Evet bu konuda istihbarat geliyor, istihbaratın gelmesi onun yüzde 100 engellenmesi anlamına gelmiyor. Yüzlerce istihbarat geliyor, 95'i engelleniyor, ama 5 tanesine dönük engelleme oluşturulamıyor. Dolayısıyla bir olayın vuku bulması, o olayda istihbarat zafiyeti anlamına gelmiyor. Zafiyet dediğiniz şey, başarısızlıktır, kontrolsüzlüktür. Eğer sınırda zafiyet olsa Şemdinli'de, Yüksekova'da, Şırnak'ta terörün amacına ulaşmış olması gerekirdi. Devlet, bölgede alan hakimiyetini sürdürüyor. PKK amacına ulaşamıyorsa bu güvenlik güçlerinin başarısından kaynaklanıyor. Haksızlık etmeyelim. Vekillerin örgüte itiraz lüksü yoktu - Güneydoğu'da Kürt vatandaşları tahrik ederek, bir iç savaş çıkarma olasılığı yok mu? Şemdinli saldırısı da aslında bunun içindi. Yani Şemdinli'ye saldırılacak, Şemdinli ele geçirilecek, sonra dünyaya 'Burada Kürtlere ait özerk bölge var, burası artık Kürtlerin bölgesi, dolayısıyla devlet Şemdinli'ye saldırmış olacaktı.' Bakın burası çok önemli. Dünya kamuoyuna da Şemdinli üzerinden iç savaş görüntüsü verilecekti. Ama Şemdinli'de ne oldu? İstihbarat alındı, başarılı oldu. Bunu kimse görmüyor. PKK sonuçta Şemdinli'de 200'e yakın kayıp verdi. Oradan geri çekilince karakola saldırdılar. Karakol saldırısında da önceden istihbarat alındığı için başarıya ulaşamadılar, onun üzerine milletvekilini kaçırdılar. Bakın süreci iyi takip etmek gerekir. Milletvekili kaçırdılar, vekil üzerinden çok iyi bir propaganda yürüttüler. Ondan sonra PKK ve BDP kucaklaşması oldu. Bunu bilinçli olarak yaptılar. BDP'li vekillerin oraya gitmemek gibi lüksü yok. Oraya çağrıldılar. Orada BDP'li vekiller kullanılarak kucaklaşma görüntüsü verildi. Sanki devlet orada yokmuş görüntüsü verildi. Ama maalesef BDP'nin siyasi iradesi yok edildi. Çünkü bu sorunun çözümünde BDP'nin siyaset kurumunu ve siyaset iradesini kullanması çok önemli. Başbakan'ın pamuk ipliği kadar dediği iradeleri de yok edildi. - Bölgeye giden Gaziantepli CHP milletvekilleri, sınırın 'Yol geçen hanı' olduğunu, PKK'lıların ellerini kollarını sallayarak, Türkiye'ye girdiğini söylüyor... Sınırlarımız niye yol geçen hanı gibi olmuş? Bunu, güvenlik kuvvetlerimize yapılmış hakaret kabul ederim. Terörist, sınırdan sivil vatandaş olarak geçiyor. Nasıl ayıracağız? Geçmişte devlet sivil, terörist ayrımı yapmadı. Bunu yapmadığı için bugün bu sorunları yaşıyoruz. Adam, sivil, normal vatandaş olarak içeri giriyor. Sonra eylemi yapacağı bölgede gece terörist oluyor. Devletin, hukuk zemininde kalarak sivil ve teröristi ayırarak terörle mücadele etmesi gerekiyor. Bu, son derece güç. Muhalefet edeceğiz diye oradaki emniyet güçlerimizin canla başla verdikleri başarılı mücadeleyi, 'Sınırlarımız kevgire döndü' diyerek onları demoralize etmeye hakkımız yok. PKK-BDP kucaklaşmasında da bu oldu. Terörist, bir saat öncesinde ağacın altında kıyafetini değiştiriyor, silahını yanına alıyor, terörist olarak aşağıya iniyor. 10 dakika orada kalıyor, sonra sivil kıyafetini giyip halka karışıyor. Devlet gelene kadar adam, kayboldu gitti zaten. Ama burada iç kamuoyuna hangi mesaj verildi? Sanki orada devlet yokmuş, orada teröristler cirit atıyormuş gibi mesaj verildi. OHAL GELSİN İSTİYORLAR - O kucaklaşmanın hedefi neydi? BDP'nin 1990'da olduğu gibi Meclis'ten atılmasını istiyor. Siyaseti tamamen devreden çıkarmayı istiyor. Diğer taraftan yol kesmelerle tekrar yol kontrolleri başlasın, bölgede OHAL'e yeniden geçilsin istiyor. Bölgede OHAL'e geçildiği zaman ne olacak? PKK'nın istediği savaş ortamı doğacak. Devlet, tekrar şiddet sarmalına girecek. PKK'nın istediği tam da bu. OHAL gelince, AK Parti'nin 10 yıldan beri yaptığı tüm çalışmalar heba olacak. Ret ve inkar politikalarını bitirmiş olmanız, anadille ilgili yaptıklarınız, TRT Şeş ile ilgili bu kadar yaptıklarınız... Ama bu oyuna gelinmez. Örgütün eline düşmüş artık - Sizce PKK niye saldırıyı üstlenmedi? PKK ilk kez üstlenmezlik yapmıyor ki. Önce üstlenmiyor, sonra kendi içinden bir kanadın bunu gerçekleştirdiğini söylüyor, 'Benim kontrolümde değildi' diyor vs. PKK dediğimiz bir terör örgütü. Yıllardır çocuk, genç yaşlı demeden sivilleri acımasızca öldüren, herhangi bir hukuku, ahlakı, ilkesi olmayan bir terör örgütü. Bunu çok iyi koymamız lazım. PKK, BDP kucaklaşmasında, vekil kaçırmada bir kamuoyu sempatisi oluşturmaya çalıştı. Oradaki başka bir trajediyi de görmek gerekir. O vekil oraya gitmek zorunda, çünkü o vekilin başka bir iradesi yoktu. Kendisine söyleneni yapmak zorundaydı. Yapmadığı zaman onun yakınları, akrabası, sevdikleri tek tek yok edilirdi. Onu yapmak zorunda. Örgütün eline düşmüş artık. Ve örgüt şu anda bölgenin üzerine karabasan gibi çökmeye çalışıyor. Devlet, orada Kürt vatandaşını onların hakkını savunduğunu iddia eden bir örgütten korumaya çalışıyor. Şöyle garip bir şey oluşturuluyor. 'Uludere'de minibüs devredildi, Kürtler o minibüse yardım etti.' Onun askeri, tabii ki yardımcı olacak. Sanki yabancı ülkenin askeriymiş gibi basında algı oluşturulmaya çalışılıyor. O asker, onun güvenliğini sağlamaya gidiyordu, o vatandaş TC vatandaşı. Orada bir savaş yok ki, bölge insanımızın PKK'ya karşı güvenliğini sağlıyoruz. Orada bir güvenlik savaşı yürüyor. Türkiye'nin aklı büyük devlet aklı - Peki ne yapılacak? Türkiye'nin aklı büyük devlet aklıdır. Suriye dediğiniz, devlet bile değil. Bu Esad'ın kendi ifadesidir, ne kurumu olan kuralları olan 'Aşiret devletidir.' Burada devlet aklı olsaydı, zaten bugün Suriye böyle olmazdı. Devlet intikam almaz. Biz bugüne kadar ülkenin tüm krizlerini, daha çok demokrasi, daha çok hukuk, daha çok özgürlük ve hakla aştık. Devletin hiçbir şekilde şiddet sarmalına girmemesi, devletin hiçbir şekilde büyük devlet aklını bırakmaması gerektiğini söyledik. Çünkü devlet intikam almaz, devlet duygularla hareket etmez, devlet hukukun gereğini yapar. Akşam