Anayasa Mahkemesi (AYM), polis tarafından kötü muameleye maruz kaldığını belirten başvuruya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Devletin, söz konusu davada, başvurucunun fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü kanunlar aracılığı ile koruma hususundaki pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini kaydeden AYM, soruşturma ve davaların uzamasının, kötü muamele uygulayan kamu görevlileri hakkındaki yaptırımların caydırıcılığını azalttığını vurguladı.

Başvurucu D.Y., 2008’de evindeki boya işlerini yapan A.Y. ile polis arasında sokakta kimlik gösterme meselesi yüzünden bir tartışma meydana geldiğini, tartışmaya dahil olunca polis tarafından işlem yapıldığını belirtti. 2008’de İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan hakkında dava açılan D.Y. 2009’da üzerine atılı suçu işlendiğine dair yeterli delil elde edilemediğinden beraat etti ve bu karar 2012’de Yargıtay tarafından onandı.

D.Y., evin boya işlerini yapan A.Y’nın telefonda polislerin kendisine kimlik sorduğunu söylediğini, olay yerine gittiğinde kimlik gösterme nedeni ile polisler ile aralarında tartışma çıktığını belirtti. Polislerin kendisini ve A.Y.’ı tokatladıklarını kaydeden D.Y., zorla ekip otosuna bindirildiklerini dile getirdi. D.Y., ekip otosunda kendilerine küfür edildiğini ve boş bir araziye götürülüp tekmelendiklerini ve kötü muameleye maruz kaldıklarını ileri sürdü. Daha sonra karakola getirildiklerini vurgulayan D.Y., burada da darp edildiklerini iddia etti. D.Y.’nın başvurusu sonrası polislere açılan davada, sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. D.Y. ise hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan açılan davadan beraat etti.

"KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDAKİ YAPTIRIMLAR CAYDIRICI DEĞİL"

AYM, gerekçeli kararında; fiziksel güç kullanılmasının insan onurunu kırdığını ve kural olarak Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal ettiğini belirtti. D.Y.’nın, gözaltına alındığında uğradığı şiddetin yoğunluğu nedeni ile gelecekte de sürekli bir acı ve endişe içinde yaşama riski altında kalacağını vurgulayan AYM, eziyet yasağının maddi boyutu bakımından ihlal edildiğini belirtti. AYM, ayrıca soruşturma ve davaların uzamasının kötü muamele uygulayan kamu görevlileri hakkındaki yaptırımların caydırıcılığını azalttığını bildirdi. Devletin söz konusu davada başvurucunun fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü kanunlar aracılığı ile koruma hususundaki pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğinin altını çizen AYM, devletin etkili soruşturma yapma usul yükümlülüğünün ihlal edildiğini kaydetti.

Eziyet ve insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul yönünden ihlal edildiğini bildiren AYM, başvurucuya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. AYM ayrıca, kararın bir örneğinin Adalet ve İçişleri Bakanlığı ile ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmetti.