Ankara Barosu, Başbakanlık’ın çıkardığı genelge ile ilgili olarak açtıkları iptal davasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Baro'nun ağır ve haksız şekilde saldırılara maruz kaldığı belirtilen açıklamada, “2002'de bitme noktasına gelen terörle büyük bir kararlılıkla mücadele etmek yerine bölgeden oy alabilmek amacıyla açılım adı altında palazlanmasına, yurt içerisinde mevzi kazanmasına ve silahlanmasına sebebiyet verenler ve ses çıkartmayanlar, terörü bahane ederek tüm yurtta fişleme çalışması başlatarak anayasal özgürlükleri ortadan kaldırmak ve bir baskı rejimi kurmak çabasındadırlar.” denildi.

Ankara Barosu’ndan yapılan yazılı açıklamada 5 Ağustos 2015’te Başbakanlık Genelgesi'ne ilişkin 4 Eylül 2015’de açılmış olan yürütmeyi durdurma ve iptal davası hatırlatıldı. Baro tarafından açılan dava sonrası bir takım kesimlerin yaptığı manipülasyon sonrası sosyal medyada ağır ve haksız şekilde saldırılara söz konusu kalıldığı bildirildi.

Konu ile ilgili olarak Ankara Barosu’nun yaptığı açıklama şöyle: “Öncelikle vatanseverliğimizi ve Atatürk Türkiye'sine olan bağlılığımızı kimseye ispat etmek mecburiyetinde ve ihtiyacında olmadığımız gibi kimsede sorgulama hakkına sahip değildir. Türkiye Cumhuriyeti Başkenti'nin avukatları olarak bizim için Misak-ı Milli sınırları içinde vatan bir bütündür ve asla parçalanamaz.

BİR BASKI REJİMİ KURMAK ÇABASINDADIRLAR

7 Haziran seçimlerinden sonra tek başına iktidar olamayan ve başkanlık hevesi kursağında kalanların ülkeyi iç savaşın eşiğine getirdikleri, Dağlıca'daki hain saldırıdan sonra Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamayla bir kez daha ortaya çıkmıştır. 2002'de bitme noktasına gelen terörle büyük bir kararlılıkla mücadele etmek yerine bölgeden oy alabilmek amacıyla açılım adı altında palazlanmasına, yurt içerisinde mevzi kazanmasına ve silahlanmasına sebebiyet verenler ve ses çıkartmayanlar, terörü bahane ederek tüm yurtta fişleme çalışması başlatarak anayasal özgürlükleri ortadan kaldırmak ve bir baskı rejimi kurmak çabasındadırlar.

TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN ÖZÜNE KANUNSUZ VE ÖLÇÜSÜZ DOKUNULMASININ ÖNÜNE GEÇİLMESİ AMAÇ EDİNİLMİŞTİR

Söz konusu dava dilekçesi ile tamamen temel hak ve özgürlüklere getirilecek olan sınırlamalar ve bunun hukuka aykırılığının ortaya konması amaçlanmaktadır. Nitekim dilekçenin, İstihbarat Teşkilatı'nın veya Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadele kapsamında alacağı önlemler hakkında bir içeriği de bulunmamakta olup; aksine kanunsuz ve hukuksuz olarak Başbakanlık tarafından valiliklere sivil bir fişleme eylemine ilişkin verilen talimatın iptali, temel hak ve özgürlüklerin özüne kanunsuz ve ölçüsüz dokunulmasının önüne geçilmesi amaç edinilmiştir.

Bahse konu genelge halen yürürlükte olup her gün onlarca şehit verdiğimiz bu günlerde yaşanan terör olayları ile Baromuzun bu haklı ve meşru davası arasında ilinti kurarak sanal ve sahte hesaplar aracılığı ile yalan yanlış beyanlarla Baromuza saldırmak, egemen gücün ülkedeki terör örgütü faaliyetleri bahanesi ile bir baskı rejimi kurmak ve terörle mücadeledeki zafiyetini örtmek amacıyla son günlerde alışık olduğumuz şekilde Avukatlar ve Barolar üzerinden algı operasyonu yürütmek gayretinden ve acizliğinden ibarettir.

Tüm çağdaş toplumlarda anayasal güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlükleri ihlal eden her türlü idari ve siyasi uygulamanın karşısında olacağımızı bir kez daha belirtirken ülkemizde yaşanan terör olaylarını ve teröristleri bir kez daha lanetliyor; tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz.”