Ankara Sivil Toplum Platformu, "Terörle mücadele sadece hükümete ve güvenlik güçlerine ait bir sorumluluk değildir. Hükümet, iktidar ve muhalefet partileri toplumsal gerginliği artıran, tahrik edici, ayrıştırıcı, bölge halkını incitici ifadelerden kaçınmalı, terör karşısında bir ve bütün olmalıdır." çağrısını yaptı.

Memur-Sen Ankara İl Başkanı ve Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP) Başkanı Mustafa Kır, 190 sivil toplum kuruluşu adına artan terör olayları ve çözüm süreciyle ilgili açıklama yaptı. Kır, "Biz Ankara Sivil Toplum Platformu'nu oluşturan STK’lar olarak terörle mücadelenin sadece hükümete ve güvenlik güçlerine ait bir sorumluluk olmadığını, bölge halkını incitmeden terörün dibi kazınana kadar verilecek sosyal, siyasal ve askeri mücadelenin yanında olması gerektiğini ifade ediyoruz.’’ dedi.

Artan terör olayları ve çözüm süreciyle ilgili 190 sivil toplum kuruluşu adına Memur-Sen Ankara İl Başkanı ve Ankara Sivil Toplum Platformu (ASTP) Başkanı Mustafa Kır, basın açıklaması yaptı. Kır, "İster PKK, ister IŞİD, ister DHKP-C; adı, sanı, amacı ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin, yüzyıllarca üzerinde kardeşçe yaşadığımız topraklarımızda birlikte yaşama irademize haince engel olmaya çalışan terörü; teröre destek veren iç ve dış mihrakları nefretle kınıyoruz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz.’’ ifadelerini kullandı.

Çözüm sürecinin sağladığı huzur ve güven hissedilmişken, yeniden sonun başına dönüldüğüni kaydeden Kır şunları söyledi: "Üç yıldan beri sürdürülen, barış ve kardeşliği esas alan çözüm sürecinin sağladığı huzur ve güven başta Doğu ve Güney Doğu olmak üzere tüm bölgelerimizde hissedilmişken, fitne fitilinin ateşlenmesi ile sonun başına dönülmüş, dizi dizi gelen şehit tabutları anaların babaların yüreklerini yeniden dağlamaya başlamıştır. Terör birlik ve beraberliğin sağlanamadığı, halk-devlet, iktidar-muhalefet çatışmalarının var olduğu dönemlerde kendini göstermiştir. İçinde bulunduğumuz kaotik ortam; düşüncelerimizi medenice ifade edebilme, düşman olmadan konuşabilme, kavga etmeden tartışabilme, hakaret etmeden eleştirebilme, bir masa etrafında buluşabilme zaruretini doğurmuşken; terörün bitirilmesi, akan kanın durdurulması, anaların gözyaşının dindirilmesi adına ortak eylem ve ortak söylem geliştirme yerine siyasilerin kendi aralarında sürekli kavga halinde olmaları, bazı kalemşorların ve bir kısım medya kuruluşlarının teröristlerin ihbarını bile jurnalcilik saymaları, yine bazı AB ülkelerinin kendilerine yönelik en küçük terör olayları karşısında kıyameti koparırken güvenlik güçlerimizin teröre müdahalesini orantısız güç olarak değerlendirmeleri terörün ivme kazanmasının ve teröristlerin şımarmasının zeminini hazırlamıştır.’’

"TOPLUMSAL BARIŞA KATKISI OLAN BASIN KURULUŞLARINA TEŞVİK PRİMİ VERİLMELİ"

Toplumsal barışa katkı sunucu, gençlere yol gösterici yayınlar yapan basın kuruluşlarının teşvik primleri ile ödüllendirilmesi gerektiğini belirten Kır şunları kaydetti:
"Yazılı ve görsel basınımız, sosyal iletişim ağlarımız, ahlaki erozyonu ve manevi tahribatı körükleyen, şiddeti özendiren yayınlardan kaçınmalıdır. Toplumsal barışa katkı sunucu, gençlerimize yol gösterici yayınlar yapan basın kuruluşlarımız teşvik primleri ile ödüllendirilmelidir. Sorun üreten değil, çözüm üreten siyaset istiyoruz. Hepsinden de önemlisi devlet, millet ve siyaset kurumlarının terör karşısında ortak eylem ve ortak söylemde buluşma sorumluluğu ve zorunluluğu vardır. Bu konuda en büyük sorumluluk; ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olan siyasi aktörlere aittir. Biz Ankara Sivil Toplum Platformu'nu oluşturan STK’lar olarak terörle mücadelenin sadece hükümete ve güvenlik güçlerine ait bir sorumluluk olmadığını bölge halkını incitmeden terörün kökü kazınana kadar verilecek sosyal, siyasal ve askeri mücadelenin yanında olması gerektiğini ifade ediyoruz. Geçmişte söylenenlere bakılmadan, kınayanların kınamasına aldırmadan; hükümet, iktidar ve muhalefet partileri toplumsal gerginliği artıran, tahrik edici, ayrıştırıcı ifadelerden kaçınmalı, terör karşısında bir ve bütün olmalıdır. Biz sorun üreten değil çözüm üreten siyaset yapmaya davet ediyoruz.’’