Hira dergisi tarafından düzenlenen "Ahlâki Değerlerin Korunması" konulu sempozyum Muğla'da yapıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi'ndeki programda Arap dünyasından önemli isimler konuşma yaptı. Muğlalıların büyük ilgi gösterdiği sempozyumda Lübnanlı akademisyen Dr. Rand Al Maleh, Suudi Arabistan'dan Prof. Dr. Talal El-Cabiri, Nijerya'dan Prof. Dr. Halid Ebu Bekr ve Dr. Halid Muhammed Nur, Irak'tan Prof. Dr. Muhammed Osman Garip konuşmacı olarak katıldı. Arap âlimler, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi'yle ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu. Sempozyumun moderatörlüğünü üstlenen Hira Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Savaş, Arap dünyasının Fethullah Gülen Hocaefendi'ye ve Hizmete Hareketi'ne yönelik büyük hüsnüzan beslediğini söyledi.

Sempozyumda ilk olarak söz alan Nijeryalı akademisyen Prof. Dr. Halid Ebubekr, hizmeti hızlı bir trene benzeterek, "Bu hızlı trenin, yoluna hızlı bir şekilde devam etmesi gerikiyor. Kim ne derse desin, kim iftira ederse etsin, kim nasıl kötülük yapmak isterse istesin bence bu hızlı tren bu şekilde yoluna devam etmeli. Kötü eleştiriler, tenkitler ve saldırılar, yapsa yapsa bu treni daha güçlü, dirençli ve canlı hale getirir. Bize düşen, bu yürüyüşte herkesin elinden geldiğince katkıda bulunmaya devam etmesi gerekiyor." dedi. Hizmetin başarısını tek tek sıralayan Ebubekr, "Durmadan gayret edip çalışma, insanların içerisine sürekli ümit nakşetme, fedakârlık, infak etmek. Bu yol Kur'ân yoludur. Kim ne derse desin, siz yolunuza devam edin. Hiçbir yere bakmayın, gözünüzü kapatın, kulaklarınızı tıkayın. Allah yolunda yürüyorsunuz, niyetiniz safi, aynı yolda yürümeye devam edin. Allah'a yemin ederim ki Türkiye'nin namını esas duyurmasına bu hizmet vesile oldu. Esas hizmeti, Türkiye namına dünyanın her yanında yaptı. Hizmet yaparken Allah için yapıyor, insana verdiği değerden dolayı yapıyor, insana hizmet etmek için yapıyor." ifadelerini kullandı.

Lübnanlı Dr. Rand Al Maleh ise Türkiye 20. yüzyılda iki önemli tabiple tanıştığını dile getirerek, "Doktordan derken gönül doktorundan bahsediyorum. İlki Bediüzzaman Said Nursi, ikincisi ise Hocaefendi'dir. Üstad Bediüzzaman, İslam dünyasını gezip gördükten sonra üç problemini tespit etti. Bunlar cehalet, fakirlik ve tefrika. Üstad, bu hastalığın reçetesini, imanın güçlendirilmesiyle çözüleceğini beyan etti. Hocaefendi de bu iman denilen reçeteyi aldı, eğitim projeleri şeklinde insanı inşa etmeye başladı. Hizmet olarak Türkiye'de, İslam dünyasının maruz kaldığı zaafı siz burada çözmeye başlamış oldunuz, imanla, eğitimle ve insanı inşa etmekle. İnsanlık füze yapmamızı istemiyor. Bunu yapanlar yaptı. İnsanlığın şu an ihtiyaç duyduğu tek şey var, ruh ve manaya ihtiyaç var. Hizmet bu anlamda bize katma değer öğretiyor. Hizmet bu realiteyi zemine indirmiş durumda." şeklinde konuştu.

Sempozyumdaki konuşmacılardan Prof. Dr. Halid Muhammed Nur da insanlığın bugün en çok ihtiyaç duyduğu şeyin şefkat ve merhamet olduğunu ifade etti. Allah'ın, merhametinden dolayı insanı âlim kıldığını kaydeden Nur, "Ne yazık ki insan, bu ilmi olumsuz kullandı. İnsan bugün o ilimle bütün insanlığı yok edecek silahlar icat ediyor, çünkü insanın içindeki o merhamet öldü. Allah, Hocaefendi'yle yeniden merhamet duygusunu, düşüncesini içimizde bir tez daha uyardı. Hocaefendi size nasıl merhametli olmanız gerektiğini öğretti. Ben sizi, merhamet sancağını elinde tutan insanlar olarak görüyorum. Bizi buraya getiren arkadaşımız, Nijerya'ya gelirken bombalarla gelmiş olsaydı bizi hayatta buraya getiremezdi. Oraya gelen arkadaşlar, merhamet bayrağıyla geldiler. İşte bundan dolayı buradayız." dedi.

Iraklı akademisyen Prof. Dr. Muhammed Osman Garip ise hizmetin baş, göz, gözyaşı ve bütün kâinatın zerreleri olduğuna vurgu yaparak, "Sizler zor bir zamanda geldiniz dünyaya. Yüzlerin asık olduğu zaman siz mütebessim bir çehreyle geldiniz. Bu zamanda kalpler çok katı ama sizler yumuşak, şefkat ve merhametli kalple geldiniz. Hz. Ali'nin ruhunu bize yeniden siz yâd ettiniz. Hz. Ali'ye Ebu Turab diyor, Efendimiz (SAV), yani toprak babası, çünkü toprak o kadar mübarek bir şey ki insanlar onu çiğnerler ama çiğneseler bile toprak insanlara meyve, sebze, gül ve çiçek veriyor. İşte sizler öyle oldunuz. Toprağın hususiyeti, birisi kürekle, kazmayla oymak istese bile toprak ona ab-ı hayat verir. Sizler de böyle oldunuz." diye konuştu.

Sempozyum için Mekke'den gelen Prof. Dr. Talal El-Cabiri, teşekkür etmek ve bir şeyler öğrenmek için geldiğini söyledi. Hocaefendi'yi ve hizmeti tanımaktan çok mutlu olduğunu ifade eden El-Cabiri, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin davetini, hizmetini Hz. Muhammed (SAV)'in yoluna en yakın yol olarak gördüğünü belirtti. El-Cabiri, "Sizin sayenizde dine nasıl hizmet edilir, Müslümana, insana nasıl hizmet götürülür, bunu sayenizde sizlerden öğrendik. Bu hizmette çok nur var. Hocaefendi ve Hizmet Hareketi'nin ana kapısının gönülleri fethetmek olduğuna inanıyorum. Hocaefendi'yi, akan büyük bir nehre benzetiyorum. Hizmet eden insanları da o nehirden kana kana su içen insanlara benzetiyorum. Nehirlerden ise arklar, kanallar açılır. Hizmet de kanallar açarak ölü gönülleri, her tarafı suluyor. Her tarafa su götüren dereler sizlersiniz. Büyük insanlığa hayırlar götürüyorsunuz." ifadelerini kullandı.

Konuşmacıların sözlerini bitirmelerinin ardından program, Arap âlimlerin yaptığı duayla son buldu.