Mersin merkez Akdeniz Belediyesi'nin, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yıkılmak istenen Karaduvar ve Çay mahalleleri sınırları içerisinde yer alan "ATAŞ Yerleşkesi" ile ilgili başlattığı hukuk mücadelesini kazandığı bildirildi.

Bakanlar Kurulu Kararı ile 2011 yılında kentsel yenileme proje sınırlarına dâhil edilen alan içerisinde yer alan ATAŞ lojman ve sosyal donatı alanının yıkım kararının, Mersin 2’nci İdare Mahkemesi tarafından durdurulduğu kaydedildi.

Akdeniz Belediyesi'nden yapılan açıklamada: “Cumhuriyetin erken dönemlerindeki sanayileşme hamlesinin izlerini taşıyan ender mimari örneklerden birini oluşturan ATAŞ Petrol Rafinerisi içerisindeki yerleşke, Akdeniz Belediyesi’nin hukuki zemindeki çabalarıyla yıkılmaktan kurtuluyor. Acele Kamulaştırma yapılarak Bakanlar Kurulu Kararı ile 2011 yılında kentsel yenileme proje sınırlarına dâhil edilen alan içerisinde yer alan ATAŞ Lojman ve sosyal donatı alanının yıkım kararı, Mersin 2’nci İdare Mahkemesi tarafından durduruldu. “ denildi.

TOKİ tarafından başlatılan yıkım işlemlerine Akdeniz Belediyesi itiraz etmiş, alanın tescili için Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna müracaat etmişti. Kurul, Akdeniz Belediyesi’nin yaptığı itirazı reddetmiş, söz konusu yerleşkenin kültür varlığı ya da sit alanı olamayacağı yönünde bir karar almış, böylece yıkımın önünü açmıştı. Akdeniz Belediyesi de bu karar üzerine konuyu yargıya taşımış, 2013 yılında Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu aleyhine İdare Mahkemesinde dava açmıştı.

Akdeniz Belediyesi tarafından İdare Mahkemesi nezdinde açılan dava çerçevesinde alanı inceleyen bilirkişiler, ATAŞ Yerleşkesinin Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı bakımından kentsel sit özelliği taşıdığına ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında tescil edilmesi gerektiği görüşüne vardı. Mersin 2’nci İdare Mahkemesi de aldığı kararla yerleşkenin yıkılmasına imkan tanıyan kurul kararını iptal etti.

İptal gerekçesinde ATAŞ Yerleşkesinin dünya genelinde 2’nci Dünya Savaşı sonrasında gelişen rasyonel-işlevsel mimarlık akımını temsil ettiği, yapısal özellikleri ve tasarım itibarı ile Türkiye’nin erken Cumhuriyet döneminin mimari belleği için ünik sayılabilecek özellikler yansıttığı bilgisine yer verildi. Venedik Tüzüğü ilkeleri doğrultusunda yakın dönem mimarlık ürünlerinin de korunması gereken kültür varlıkları kapsamına girdiği belirtilen bilirkişi raporuna göre, yerleşkenin 1960-1970 kuşağı mimarlık hareketlerinin genel eğilimleri kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor.

Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bölge koruma kurullarının, 20’nci yüzyılın 2’nci yarısına tarihlenen çeşitli sanayi tesisleri, lojmanlar ve kamu binalarını tescil ettiği bilgisine de yer veriliyor. Döneminin siyasi, ekonomik ve kültürel arayışların mimarideki yansımasının görüldüğü de belirtilen raporda ayrıca yerleşkenin tarihi, özgünlük, enderlik, belge, ekonomik ve işlevsellik açısından değer taşıdığına da vurgu yapılıyor.

YARGI HAKLILIĞIMIZI TESCİL ETTİ
Akdeniz Belediyesi İmar İşlerinden Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Ülfiye Özcan, Mersin 2’nci İdare Mahkemesi’nin kurul kararını iptal eden hükmü ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasında bu alanın tescil edilerek kent ve ülke belleğine kazandırılması için TOKİ ve ilgili kurumlar nezdinde pek çok girişimde bulunduklarını hatırlatan Özcan, “Gerek bilimsel veriler ve konunun uzmanlarının raporları, gerekse bölge sakinlerinin talepleri, ilgili kurumlar düzeyinde bugüne kadar bir karşılık bulamadı. Yerleşke, adeta kaderine terk edildi, kentimizin ve ülkemizin hafızasından kazınmaya çalışıldı. Biz de Akdeniz Belediyesi olarak halkımız ve ilgili sivil toplum örgütleriyle yaptığımız çalışmaları bir adım öteye taşıdık. Bu yerleşkenin, TOKİ’nin rant odaklı projelerine kurban edilmemesi için hukuki zeminde hak arayışına girdik." diye konuştu.

İdare Mahkemesinin, Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun yıkıma zemin hazırlayan kararını iptal ederek ATAŞ Yerleşkesini yıkılmaktan kurtardığını anlatan Özcan "Bizler yargı kararından son derece memnunuz. Şimdi yapılması gereken, alanın bir an önce tescil edilerek 'korunması gereken kültür varlıkları statüsüne' kavuşmasıdır. Bu konuda Adana Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nu göreve davet ediyoruz. Tescilin ardından hazırlanacak restorasyon projesi ile yerleşkenin kamuya açık bir işlev kazandırılması için mücadelemizi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.