Eski Polis Baş Müfettişi Anadolu Atayün, Ergenekon ve Balyoz süreciyle ilgili “Eğer orada hukuka aykırılıklar varsa, o kanunlardaki arızaları düzeltmek siyasilerin işiydi. Biz kanun ne ise adli soruşturmada onları uyguladık. Eğer bir problem varsa muhatabı biz değiliz, Parlamento'daki bugün ‘kandırıldık’ diyenlerdir.” dedi.

Özgürlük ve Demokrasi Platformu’nun düzenlediği; moderatörlüğünü Erkam Tufan Aytav'ın yaptığı, Bugün gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz, tarihçi-yazar Reha Çamuroğlu, Kanaltürk Ankara Temsilcisi Faruk Mercan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Siyaset ve Vesayet’ konulu panel Green Park Otel’de gerçekleştirildi. Panelin sonunda Atayün'e, özgürlük ve demokrasi adına göstermiş olduğu gayretten dolayı plaket takdim edildi.

Plaket takdiminden sonra konuşan Anadolu Atayün, ödülü başta Silivri’de, Ankara Sincan’da, Erzurum’da, Van’da ve Türkiye’nin değişik noktalarında ülkenin daha yaşanabilir hırsızlıklardan, hukuksuzluklardan, darbelerden, cuntacılardan, karanlık ilişkilerden kurtarılıp yaşanabilir bir ülke olması için gecesini gündüzüne katan meslektaşları için aldığını söyledi.

Dünya tarihinde ilk defa bir polis teşkilatının hukuk devletinin tesis edilmesi adına ciddi bir kavga verdiğini ifade eden Atayün, “Biz 17 Aralık sabahına kalkarken bunların ne olduğunu bilerek kalkıp akşamına da başımıza ne geleceğini bilerek bu noktalara geldik. Bu ülkenin ortak müştereklerde yaşaması için artık birilerinin beklentisiz fedakarlık yapma zamanı geliyordu. Başka zaman bu işler düzelmeyecekti.” diye konuştu.

“HİÇ PROBLEM DEĞİL, NE YAPTIĞIMIZI BİLİYORUZ”

Atayün şöyle devam etti: "2004’ten beri kafalarındaki düşünceyi adım adım gerçekleştirdiklerini biliyoruz. Friedrich Nietzsche ‘canavarlarla savaşanlar zamanla canavarlaşır’ diyor. Ama zaten geldiklerinde içlerinde bir canavar vardı. Hiçbir zaman için bunu kapatmamışlardı. Ergenekon sürecinde bizim karşımızda diyelim, konumlanmadan söylüyorum, bir kutuplaşma değil. Bir baro başkanımız, geçmişi sosyalist mücadeleden geliyor. Bize, ‘emniyet teşkilatı olarak bu süreçte yer alan hepiniz f tipi cemaatçilikle suçlanıyorsunuz. Aslında 12 Eylül’den önce olsa bu işleri yapıyor olsaydınız hepiniz komünistlikle suçlanacaktınız. Dünyadaki dengeler komünistte bir ihtiyaç bırakmadığı için elbette denmesi gereken İslamcı. İktidarda da İslamcı bir parti var. Geriye kala kala bu kalıyor, bunu söylüyorlar’ dedi. Hiç problem değil, ne yaptığımızı biliyoruz.”

“O KANUNLARDAKİ ARIZALARI DÜZELTMEK SİYASİLERİN İŞİYDİ”

Atayün, KCK operasyonları olurken bir gazetecinin aradığını ve kendisine ‘müdürüm bu kadar da olmaz, lüzumsuz adamları alıyorsunuz, artık terör operasyonlarını geçti’ dediğini aktardı. ‘KCK anayasasını okudun mu, KCK operasyonlarının fezlekelerini okudun mu, iddianameyi okudun mu’ diye sorduğunu ve karşılığında da ‘okumadım’ cevabını aldığını söyledi. Atayün, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Oku, sonra ara konuşuruz’ dedim. Bir müddet sonra mesaj attı. ‘Okudum, hakikaten memleketin içinde etmişler’ diyor. Ergenekon sürecinde ben Silivri’deki başta olmak üzere Silivri’deki Ankara’daki arkadaşlarımın adına bunu söylemezsem sabaha kadar vicdan azabından uyuyamam. Eğer orada hukuka aykırılıklar varsa, o kanunlardaki arızaları düzeltmek siyasilerin işiydi. Biz kanun ne ise adli soruşturmada onları uyguladık. Eğer bir problem varsa muhatabı biz değiliz, Parlamento'daki bugün ‘kandırıldık’ diyenlerdir. O gün onlar bu işi politikleştirdiler. Kendilerine siyaset malzemesi yaptılar. Biz sadece suç çeteleriyle mücadele ettik.

“BUNLARINKİ ÇOK DAHA KISA SÜREDE BİTECEK”

‘Ergenekon var mıydı’ diyen Atayün, “Eğer bu ülkede 27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar yaşanmadıysa ne Ergenekon ne Balyoz diye bir şey yok biz uydurduk. Yaşandıysa dindarıyla, dinsiziyle her kesimlerin üzerinden balyoz gibi geçildiyse o zaman insanlar biraz bunu sorgulasınlar. Ama tabi ki propagandanın gücünü kabul etmek lazım. Bir yalanı ne kadar yüksek sesle bağırarak ve sürekli tekrarlarsanız insanlar inanıyorlar bunlara. Sürdürülebilir bir şey değil. En mütevazileri 28 Şubatçılardı. Bin sene süreceğini söylüyorlardı. En gözü dönmüşleri 12 Eylülcülerdi, sonsuza kadar gidecek diyorlardı. 12 Eylül 4 senede, 28 Şubat 2 buçuk senede bitti. Bunlarınkisi çok daha kısa sürede bitecek. Çünkü, Hz. Mevlana talebeleriyle gezerken ‘üstadım görüyor musunuz şu köpek yavrularını ne güzel anlaşıyorlar, oynuyorlar’ diyorlar. Mevlana ‘peki diyor, aralarına bir de kemik at bak bakalım ne olacak’ diyor.” ifadelerini kullandı.

“BIRAKTIĞIMIZ YERDE DİMDİK DURUYORUZ”

Atayün, profesyonel konuşmacı olmadığını kaydederek, “Sadece hırsızı tanırım, teröristi tanırım, yakalamayı bilirim. O yüzden 17 Aralık 2013 gününden bu güne kadar, yaklaşık bir buçuk sene geçti. Kardeşim cezaevinde, 1981 yılından bu güne kadar birlikte zaman geçirdiğim kardeşlerimin hepsi cezaevinde. Ben de meslekten ihraç edildim. Herkes alınacağı günü sayıyor, çok da önemli değil. Neredeyiz, bıraktığımız yerde dimdik duruyoruz.” dedi.