Konya Emniyeti tarafından 2008 yılında yapılan ve kamuoyunda 'Okyanus' operasyonu olarak bilinen soruşturmada 170 yıl ceza alan Nusret Argun’un 'Paralel bana kumpas kurdu' şikayeti üzerine, operasyonu yapan polisler hakkında soruşturma başlatıldı.

Konya Adliyesi önünde basın açıklaması yapan dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Anadolu Atayün, Okyanus operasyonunda, polislerin Nusret Argun’a kumpas kurduğu kanısını oluşturmak için bazı sahte deliller üretildiğini, bu nedenle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti. Atayün, operasyonlarda görev alan polislerin yalan beyanlar vermeye zorlandığını ileri sürdü.

Dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Anadolu Atayün, avukatlarıyla birlikte Konya Adliyesi’ne giderek, bazı kamu görevlileri tarafından sahte delil üretildiği iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Atayün’ün avukatı Erhan Şahin, "Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde 170 yıl ceza alan Nusret Argun isimli şahsın, bir kumpasın parçası olarak, kendisine operasyon yapan polislerin, 'paralel' olduğu, kumpas kurdukları, usulsüz delil toplayarak mahkumiyetine sebep oldukları iddiası ile müvekkillerimiz hakkında şikayetçi olmuşlardır." dedi. Daha önce de benzer iddialarla suç duyuruları yapılmasına karşın 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin yapılan başvuruları reddettiğini açıkladı.

'SAVCI, BAŞSAVCI VEKİLLİĞİNE TERFİ ETTİRİLDİ'

Avukat Şahin, "Buna karşın bir başka savcı, kendisini Yargıtay’ın da üstünde görerek Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararının yerindelik denetimini ve delillerin değerlendirilmesini yapmaya yetkili görmektedir. Bu değerlendirme ve davranış şeklinin yanlışlığını ilgili savcının kendisine bildirdiğimiz gibi, dosyadaki hukuksuz soruşturma faaliyetleri sebebi ile söz konusu savcı iki kez HSYK'ya şikayet edilmiştir. Ancak ne gariptir ki şimdi bu savcı, başsavcıvekili olarak terfi ettirilmiştir." dedi.

Atayün’ün avukatı Şahin, yapılan hukuksuzlukları şu şekilde sıraladı: "1- Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’da olmasına rağmen, Konya savcılığınca yerindelik denetiminin yapılmaya çalışılması.
2- Şikayetçinin 170 yıl hapis cezası aldığı, mahkeme dosyasındaki delillerin usulüne göre ve yasal şekilde toplanılmadığı iddiası ile yapılan iki ayrı şikayet neticesinde şikayetler takipsizlikle sonuçlandırılmasına ve aynı konuda iki yargılama yapılmayacağı kuralına rağmen, hukuk dışı bir soruşturma yürütülmektedir.
3- Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasında, müşteki olarak ifadesi alınan kişilerin bazıları üzerine baskı kurarak, ifadelerde usulsüzlük yapma peşine düşmüşlerdir. İfadeyi bizzat yazan polis memuresinin yalan ifade vermesi temin edilmiş ve mevcut fiili durum değiştirilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde, ifadeyi bizzat yazan polis de kumpasa dahil olmuş ve önceki ifadede avukatın olmadığını söylemiştir. Bu polisin yalan yere ifade vermiş olması sebebi ile hakkında, Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu gibi emniyet müdürlüğüne de idari ve cezai soruşturma yapılması için şikayet yapılmıştır.
4- Şüpheli vekilleri olarak dosya fotokopisi almak istediğimizde, bir arkadaşımız sadece savcılıktan dosya fotokopisini alabilmek için yaklaşık 1 ay uğraşmıştır. Yasal ve etkili savunma yapma hakkımız açıkça çiğnenmiştir. Şüpheli belli değil şeklindeki beyanları ile dosyaya ve içeriğindeki bilgilere ulaşmamız engellenmiştir.
5- Dosya savcısı, kollukta bulunan ifadelerinde tarafımıza verilmesi istediğimizi, önce dilekçemize kabul şerhi vererek uygun görmüş, ancak daha sonra da 'kollukta başkaca bilgi ve belge yok' diyerek bu talebimizi reddetmiştir.
6- Bu karara ilgili sulh ceza hakimliğine yaptığımız itiraz da aynı gerekçe ile reddedilmiştir.
7- Oysa bu karardan üç gün sonra ise sulh ceza hakimliği, o tarihe kadar kollukta 43 kişinin ifadesinin alındığı gerekçesi ile kısıtlılık kararı almıştır.
8- Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan kişileri tek tek dolaşarak hukuksuz bir şekilde şikayetçi olmaları yönünde baskı yapıldığı ve hatta ifadelerinin alındığı kamuoyunda açık açık konuşulur hale gelmiştir.
9- Yani 170 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş, ihaleye fesat karıştırarak devleti trilyonlarca zarara uğratmış birisini, sanki hiç ceza almamış, hakkında mahkumiyet kararı verilmemiş gibi, aklayarak paklayarak kamuoyunda mağdur rolü oynatarak, devleti ve milleti için hayatını hiçe saymış, gece gündüz çalışmış olan müvekkillerimiz emniyet mensuplarını, yasa dışı deliller elde etmek suretiyle, operasyon yapmış göstermeye çalışmak ne akılla ne izanla ne hukukla ne de insanlıkla izah edilebilir.
10- Hukuk ve adalet, bir insanın iki dudağı arasına mahkum edilmiştir. Müvekkillerimizin yasalara bağlı kalarak elde ettikleri delilleri karalayan, tartışma konusu yapanlar, kendileri açıkça hukuka, CMK hükümlerine aykırı delil oluşturma çabası içindedirler. Yani müvekkillerimizin 'topladıkları' yasal delilleri eleştirenler, kendileri açıkça yasaya aykırı 'delil oluşturma çabası' içindedirler.
11- Operasyon yapıldığında 'Konyaspor'a araba istediler, almayınca operasyon yaptı' diye gazetelerde boy boy fotoğraf verenler, şimdi 'paralel yapı kumpas kurdu' yalanına sarıldılar."