Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün (BYEGM) meslekte 20 yılını dolduran 94 gazeteciye sürekli basın kartı vermemesini değerlendiren Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel, "Basın Kartı Komisyonu kararına rağmen genel müdür kendini komisyonun da üstünde görerek ‘ben bu kartları vermiyorum’ gibi bir uygulamanın içine girmiştir. Yine soruyorum, Genel müdür gazeteci arkadaşlarımıza kart hazırlanmaması için verilen emri kimden ve nasıl almıştır ve nasıl bir uyulama yapacaktır?" diye konuştu.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel ile Bursa Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Yüksel Baysal bir söyleşide görüşlerini dile getirdi. CHP Yıldırım ilçe başkanlığı tarafından Bursa’da düzenlenen ‘Medya ve siyaset’ başlıklı söyleşide görüşlerini açıklayan iki deneyimli gazeteci gündeme ilişkin basın mensuplarına da açıklamada bulundu.

"TEMİZ BİR İKTİDARDAN BAŞKA ÇARE GÖRÜNMÜYOR"

Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, Türkiye’de gazetecilerin büyük baskı gördüğünü belirterek, “Malum Türkiye’de ki gazetecilere yönelik baskılar hiç bitmedi ve son 6-7 yıldır çok büyük sıkıntılar yaşanıyor. Bu iktidar gazetecileri ya işsiz bırakıyor, ya cezaevine atıyor, ya açlığa sefalete bırakıyor. Yani gazetecilerin yüzü gülmüyor. Önümüzdeki dönem Türkiye’nin tek çaresi var. Haziran seçimlerinde ülkeye bağımsız ve özgür ve basın ve ifade özgürlüğü açısından da güvenceli bir dönemin yaşanması için temiz bir iktidarın gelmesi, bunun dışında da başka bir çarede görünmüyor." dedi.

Cumhuriyet gazetesine yapılan baskını da üzücü olarak değerlendiren Sertel, şunları söyledi: “Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafına acımasızca saldırı yaparak yayınlayanlar hiçbir şekilde bu toplum tarafından her hangi bir şiddet ve baskı görmedi, görmemeli de. Basın ve ifade özgürlüğü açısından bizim Cumhuriyetimizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’e dil uzatanlara fikirlerimizle ve görüşlerimizle karşılık veririz. Ancak Paris’te yapılan saldırının insan hakları, özgürlükler ve ifade özgürlüğüne karşılık şiddet içeren bir saldırı olduğu, terör içerdiğini ve bunun İslam’la bağdaştılırmaması gerektiğinin dile getirilmesine rağmen, arkadaşlar Cumhuriyet Gazetesi oradaki ifade özgürlüğüne sahip çıkığı gerekçesi ile kamyonlar durduruluyor, gazeteler kontrol ediliyor ve Cumhuriyetle değer bir gazeteye basın ve ifade özgürlüğü açısından ağır bir şiddet uygulanıyor. Bu savcılar, hakimler, polisler gazeteyi kontrol ettikten sonra ‘efendim sakıncalı bir şey yok bırakabiliriz’ diye ifadede bulunuyorlar. Yazılmamış kitaptan basılmamış gazeteye kadar inanılmaz bir baskı var.”

GENEL MÜDÜR GAZETECİLERE BASIN KARTI VERMEMESİ EMRİNİ KİMDEN ALDI

Ayrıca 94 gazeteciye basın kartlarının verilmemesi ile ilgili soruya da Atilla Sertel, şu karşılığı verdi: "94 gazeteci basın kartları komisyonu tarafından sürekli basın kartı almaya uygun görülmüş ve meslekte 20 yılı aşkın süre çalışarak bu kartı almayı hak etmiştir. Biz basın kartları komisyonu olarak bu arkadaşlarımızın basın kartlarını almasını onayladık. Daha doğrusu o arkadaşlar zaten çalışarak o basın kartını almayı hak etmiştir. Basın kartı komisyonu kararına rağmen genel müdür kendini komisyonunda üstünde görerek ‘ben bu kartları vermiyorum’ gibi bir uygulamanın içine girmiştir ve bu son derece yanlıştır. Genel müdür o komisyonun bir üyesi değildir, o komisyonun kararı geçerlidir. Genel müdür öyle bir karar veremez. Bu gün sordum yine soruyorum; ‘Genel müdür gazeteci arkadaşlarımıza kart hazırlanmaması için verilen emri kimden ve nasıl almıştır ve nasıl bir uyulama yapacaktır’. Biz basın kartları komisyonu olarak o 94 gazeteci arkadaşımızın kartının verilmesi konusunda ortak kararımız vardır ve sonuçta uygulanacak kararda budur. Genel müdür kendi kendine gelin güveyi olmaktadır, kendi kendine iş açmıştır başına, gence bir an önce o kartları hazırlayıp sahiplerine teslim etmelidir. Ona düşende odur.” şeklinde konuştu. Basın meslek örgütlerinin içinde bulunduğu kurulun kartların kararını hakkaniyet temelinde verdiğini anlatan Atilla Sertel, “Bu son derece genel müdürün yeni olmasından kaynaklanan ve herhalde yeni geldiği genel müdürlük makamında o kurulun kararlarının ne olduğunu anlamamasından kaynaklandığını düşünüyorum, her halde kısa sürede anlayacaktır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

"ASIL OLAN NASIL BİR GAZETECİLİK YAPTIĞINDIR"

Bursa Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Yüksel Baysal ise gazetecilere kartlarının verilmemesini değerlendirirken, "Ben açık söylüyorum gazetecinin ilkesini, kimliğini belirleyen devletin verdiği kart değildir. Gazeteci aktif olarak gazetecilik yapıyorsa o kart mart hikayedir. Kartı almışsın almamışsın, ben 3-4 yıl kart almadım. O kart almak bir insanı gazeteci yapmaz, varsın vermesinler o, onların ayıbı olacak, tarih onları yazacak ama işin gerçeği o kartlar bir insanın gazeteci olup olmadığını ortaya koymaz, o arkadaşlarımız yürekten gazetecidirler ve mesleğin onurudurlar.” dedi.
Cumhuriyet gazetecine yapılan baskını da değerlendiren Baysal, “Biz hoşlanmadığımız her şeyi yasaklamaya kalkarsak, inancımıza aykırı diye her şeyi yasaklamaya kalkarsak Türkiye’de kimin neyi yazacağına da başkaları karar verir. Cumhuriyet Gazetesine ben baktır. Charlie Hebdo’nun orijianal baskısının bir benzerini yapmış ama esas o hakaret içerdiği söylenen karikatürlere kullanmamış. Derginin diğer bölümlerini yayınlamış, dolayısıyla Cumhuriyete yapılan baskın yazarların sansür edilmesi son derece yanlış, hatalı ve Türkiye’nin hani nerde ileri demokrasi, nerde basın özgürlüğü. Dün Zaman Gazetesine, Samanyoluna yapılan baskından sonra daha sonrada diğer gazetelere de sıra gelecektir demiştim. Bunu basın elbirliği ile protesto edip yeni bir demokrasi ve özgürlüğün hamlesini yapmak durumundadır."

CHP Yıldırım ilçe başkanı Av. Güner Aklan da, söyleşide medya ve siyaseti seçtiklerini belirterek, "Bu gün medya ve siyaset ilişkilerini medya nereye kadar özgür, nereye kadar özgür olmalı ve medyanın siyasetle olan çatışmasını değerlendireceğiz." şeklinde konuştu.