İzmir Barosu eski Başkanı Ercan Demir, TBMM’de görüşülmeye başlanan İç Güvenlik Paketi’ne karşı çıkmanın, Türkiye’nin geldiği noktada herkes için bir vatandaşlık görevi olduğunu, "hukukçuyum" diyen bir kişinin bu tasarıyı savunamayacağını söyledi.

İç Güvenlik Paketi adıyla bilinen torba kanun tasarısının, mevcut siyasi iktidarın ve özellikle Cumhurbaşkanı'nın ilerleyen seçim süreci ve devamında gelişebilecek toplumsal tepkileri baskıyla sindirebilmeyi hedefleyen düzenlemeler içerdiğini iddia eden Av. Demir, “Bu tasarının, yalan ve hileyle molotof ve benzeri şiddeti önlemek için getirildiği propagandasının yapılması da söz ettiğim bu gerçek niyeti ortaya koymaktadır. Bu tasarıda molotof ile ilgili bir düzenleme yoktur. Molotof kullanmak, Yargıtay içtihatlarıyla da belirlemiş olup silahtan sayılmaktadır. Molotof taşımak ve bulundurmak da suçtur. Hal böyleyken bunu molotofla ilgili göstermek ve karşı çıkanları da molotofçulukla kategorize etmek, kamuoyunu yanıltmaktır.” dedi. Tasarının aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kuvvetler ayrılığı konusundaki itirazını düzenleme kanunu olduğunu savunan Demir, Türkiye’nin yasama, yürütme ve yargı şeklinde kuvvetler ayrılığı sistemini anayasal olarak benimsediğine dikkat çekti. Buna göre mülki amirler olan vali ve kaymakamların İçişleri Bakanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'nın da Başbakan'a bağlı olduğunu hatırlatan Demir, “Güncel durumda Cumhurbaşkanı'na bağlıdır. Soruşturma süreçleri, mevcut düzenlemeye göre emniyetin, yani kolluğun yargı erki içinde bulunan savcı ve hakim gözetiminde yürütülmektedir. Bu tasarıyla soruşturma aşaması bakımından adli kolluk görevini yürütürken yargının denetiminde, yani amirliğinde faaliyet yürüten kolluk, yani polis, yargının denetiminden çıkarak ve mülki amirin, yani İçişleri Bakanı'nın denetimine, yani Erdoğan’ın denetimine girecektir.” diye konuştu. Tasarının en önemli ve hassas noktasının bu düzenleme olduğunu söyleyen Ercan Demir, “Yani cumhuriyet savcısı ve hakim kontrolü dışında kişiler yakalanabilecek, gözaltına alınabilecek. Araçları ve üzerleri aranabilecek, dinlenebilecek. Bu tasarıya karşı çıkmak şiddeti savunmak, molotofçuluk olarak katagorize edilmek istense de esasen bu tasarıya karşı çıkmak, Türkiye’nin geldiği bu noktada herkes için bir vatandaşlık görevidir.” dedi. Tarafgirlik yaparak tasarıyı savunanların, göz göre göre kamuoyunu yanıltmak adına yalan söylediğini öne süren Av. Demir, "hukukçuyum" diyen hiç kimsenin bu tasarıyı, karşısına geçip savunamayacağını sözlerine ekledi.