Terör örgütü KCK ile ilgili avukatlara açılan davada savunma yapan avukat, bugün hakim ve savcıların tutuklanmasının önünü KCK kapsamında avukatlara yönelik yürütülen soruşturmanın açtığını savundu. Devletin geçmişte avukatları tutukladığını belirten Avukat Baran Doğan, bunun hukuk güvenliğini yok ettiğini, bugün de hakim ve savcıların rahatlıkla tutuklandığını kaydetti.

İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuksuz 5 sanık katıldı. Duruşmaya Almanya, İngiltere, Hollanda ve Fransa’da gelen avukatlar da izledi. Sanıkların çok sayıda avukatları adına üç avukat savunma yaptı. Avukat Mustafa Rüzgar, soruşturmanın başladığı 2011’den bugüne yaşanan süreci anlattı. 41 avukatın gözaltına alındığını 36’sının tutuklandığını hatırlatan Rüzgar, “Bu soruşturma yerel seçimlerden önce yapıldı. En etkili muhalefet eden Kürt politik ve sol muhalefeti engellemek istediler. Operasyon dönemin Başbakanı’nın avukatları hedef göstermesiyle başladı.” iddiasında bulundu. Avukatların, Abdullah Öcalan’dan talimatları Kandil’e ulaştırmakla suçlandığını belirten Rüzgar, “1999’dan beri avukatlarla Öcalan’ın görüşmelerinde devlet yetkilileri bulundu. Görüşmeler kayıt altına alındı.” dedi. Rüzgar, devletin kontrolündeki görüşmelerden avukatların emir götürmekle suçlanmasını tuzak olarak niteledi.

Avukat Baran Doğan da son günlerde hakim ve savcıların, terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklandıklarını kaydetti. Bu durumun oluşmasındaki en önemli nedenin şu anda yargılanan avukatlara yönelik başlatılan soruşturma olduğunu söyleyen Doğan, "Önceki duruşmalarda avukatlar, hakimler ve savcıların görevleriyle ilgili dokunulmazlıklarından bahsetmiştim. Oysa bugün hakimler de tutuklanıyor. Devlet geçmişte avukatları tutukladı ve hukuk güvenliğini yok etti. Bu nedenle bugün de hakim ve savcılar tutuklandı. O gün avukatlara dokunmanın bir maliyeti vardı. Bu da hukuk düzeneğinin bozulmasıdır. Bu yargılama siyasi bir projedir." dedi. Doğan, hakim ve savcıların kararlarından dolayı tutuklanmasına karşı olduğunu kaydetti.

Söz alan avukatlar sanık olan meslektaşları hakkında derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Mahkeme başkanı, duruşma savcısına avukatların derhal beraat kararı verilmesi talebiyle ilgili görüşünü sordu. Savcı, delillerin değerlendirilmesinin esas hakkında karar verebilmek için zorunlu olduğunu, usul hukuku açısından derhal berat kararı verilme imkanının bu aşamada mümkün görülmediğini belirtti. Talebin reddine karar verilmesini istedi.

Mahkeme, ara kararında avukatların derhal beraat talebini oy birliğiyle reddetti.

Avukatlar, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasıyla birlikte bu mahkemelerden devredilen dosyalarla ilgili kaldığı yerden devam edeceğine ilişkin hüküm bulunduğunu, bunun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi yönündeki taleplerinin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesini istediklerini, ancak bu talebin reddedildiğini hatırlattı. Avukatlar, "Bu konudaki benzer davalarda aynı talebimizi İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, kabul ederek dosyamızı Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkemeniz de bu yönde anayasaya aykırılık iddiasını bekletici mesele yapmasını talep ediyoruz." dedi.

Mahkeme, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılarak Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun sonuçlanıp sonuçlanmadığını, sonuçlanmış ise AYM kararının kendilerine gönderilmesini kararlaştırdı. 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın AYM’de değerlendirilme süresini de dikkate alan mahkeme, duruşmayı 22 Ekim’e erteledi.

İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, KCK kapsamında gazetecilerin de bulunduğu 46 tutuksuz sanığın yargılandığı davayı Anayasa Mahkemesi'ne göndermişti.