Avukat Bayram Özcan, terörle mücadele iddiasıyla çıkarılan ödül yönetmeliğine ilişkin “Hiçbir mahkeme kararına ihtiyaç duymadan insanları terörist olarak yaftalayacak. Gizli tutulan bir ödenekle tüm bu işlerini finanse edecek. Amaç terör bitirmek değil. Gaye insanları yaftalayarak, sindirerek korkutmak, insanları fikrini savunamaz hale getirmektir.” dedi.

'TERÖRLE MÜCADELEDEN ÇOK AK PARTİ MUHALİFLERİNİ SİNDİRMEK AMAÇLANIYOR'

Malatya Barosu'na kayıtlı olarak yıllardır avukatlık yapan Özcan, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların faillerinin yakalanmasına yardımcı olanlara verilecek ödül hakkında yönetmeliğin terörle mücadeleden çok AK Parti muhaliflerinin sindirilmesinin amaçladığını ifade etti. CHP içinde siyasetini sürdüren Av. Özcan, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz günlerde yönetmelik çıktı. Bu yönetmeliğin arkasından büyük bir propaganda başlatıldı. Türkiye’nin ilk defa örgüt liderleri için ödül verdiği belirtildi. Türkiye’de çok özel terörle mücadele taktikleri geliştirdiği anlatıldı. Ancak yönetmelik hiç de anlatıldığı gibi değil. Yönetmelik, milli iradenin önünde bir tuzak. Amaç Anayasal teamüllere uymayarak en yüksek oyu alan Sayın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hükümet kurma görevini vermeyip, AKP kazanana kadar seçimi kazanma projesini hayata geçirirken, kendisi ve AKP’ye muhalif herkesi bertaraf etme isteğidir.”

'TERÖRİSTİ BELİRLEMEK İÇİN MAHKEME KARARINA GEREK DUYULMUYOR'

Yönetmelikteki sakıncalı noktalara dikkat çeken Özcan, “Öncelikle yönetmelik teröristleri yakalamak için çıkarılmamıştır. Yönetmelikte failin belirlenmesine yardımcı olmaktan bahsediliyor, yakalanmasına yardımcı olmaktan bahsetmiyor. Söz gelimi PKK’nın herkesçe tanınan üst düzey sorumlularını ihbar etseniz de yönetmeliğe göre ödül alamıyorsunuz. Yönetmeliğe göre failin belirlenmesine yardımcı olma şartı gerçekleşmiyor. İstihbarat, kolluk güçleri tarafından bilinen teröristlerin yakalanmasına yardımcı olmanız ödül almanızı sağlamıyor. Hakkında hiçbir soruşturma, kovuşturma olmayan faillerin belirlenmesine (yakalanmasına da değil) ödül vadediyor. İhbar ettiğiniz kişinin terörist olduğuna da karar vermek için mahkeme kararı gerekmiyor. Bunun için İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı başkanlığında 3 asker ile 3 polisten oluşan komisyon karar veriyor. 4 milyona kadar ödül var. Öte yandan muhbirler, onların verdiği bilgiler, ödenen paralar gizli tutuluyor. Yargısal denetimden bile kaçırılıyor. Muhbirleri ifşa etmenin cezası bile var. Bu şu anlama geliyor; hükümet istediği yerde, yepyeni terörist yaratacak. Gizli tutulan, varlıkları bilinmeyen muhbirler oluşturacak. Hiçbir mahkeme kararına ihtiyaç duymadan insanları terörist olarak yaftalayacak. Gizli tutulan bir ödenekle tüm bu işlerini finanse edecek.” dedi.

Yönetmelikle terörle mücadelenin değil muhalifleri susturmanın hedeflendiğini vurgulayan Özcan, “Amaç terör bitirmek değil. Gaye insanlığı terörize ederek, yaftalayarak, sindirerek korkutmak, insanları fikrini savunamaz hale getirmektir. Terör bölgesi olsun olmasın tüm ülke cadı kazanına dönecektir. Kaos ortamı oluşturulacaktır. Zaten halkın temel hak ve özgürlüklerini koruyan tüm refleksleri, bürokrasi tarafından alınmıştır. Sadece ve sadece siyasal partiler ve basın kalmıştır. Yönetmelikle ‘paralel devlete yardım’ ettiği iddiasıyla, ‘PKK’ya yardım’ iddiasıyla veyahut azmettirdiği iddiasıyla sindirerek kaybedilen seçimi yeniden almaktır.” ifadelerini kullandı.

'SÖYLEMLER, ELEŞTİRİLERİ DOĞRULUYOR'

Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bazı hükümet yetkililerinin açıklamalarının da eleştirileri doğruladığını söyleyen Özcan, “Yönetmelikten hemen sonra gelişmeler var. Bu gelişmeler yönetmeliğe getirilen eleştirileri doğruluyor. Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyledikleri var. O söylemde açıkça terörle mücadele değil güya bunları kullananlarla mücadele edeceklerini söylüyor. Bunda en büyük görevin yargıya düştüğünü söyleyerek yargıya yol gösteriliyor. Daha sonra İçişleri Bakanı’nın açıklamaları var. ‘Baş kaldırıya izin vermeyeceğiz, kafalarını ezeceğiz’ ifadeleri var. İçişleri Bakanı’nın baş ezmek gibi görevi yoktur. Türkiye bir hukuk devletidir. Ülkede İçişleri Bakanı yasalara uyarak hareket etmelidir. MGK’da da benzer kararlar alındı. Bunları yan yana koyduğunuzda halka bir gözdağı verildiği, terörist olmasa da siyasi partiler ve basının sindirilmeye çalışıldığı anlaşılıyor” diye konuştu.

'TERÖR KARŞISINDA ANİ TAVIR DEĞİŞİKLİĞİ HERKES TARAFINDAN SORGULANMALI'

Gelecek adına endişeli olduğunun altını çizen Özcan “Esasen 7 Haziran seçimleri öncesi terör minimalize edilmişti. Fakat AKP’nin tek başına iktidarı çıkmayınca, Erdoğan’ın başkanlık hayalleri suya düşünce Suruç olayı, devamında hava bombardımanları gelmiştir. Terör karşısında ani bir tavır değişikliği gerçekleşmiştir. Bu herkes tarafından sorgulanmalıdır. Bu itibarla yapılanları terörle mücadele olmak görmek ve göstermek yanlıştır. Hedef 4 Versay büyüklüğündeki sarayında oturan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık hayalini gerçekleştirmektir. Önümüzdeki dönemde yapılacak seçimde AKP, tuzak yönetmelikle başarıya ulaşır mı bilemiyorum. Ama endişe taşıyorum.” sözlerini ekledi.