Selam terör örgütü soruşturmasında görev aldıkları için tutuklan polislerin Emniyet Genel Müdürlüğü’ü (EGM) tarafından ihraç edilmek istenmesine avukatları tepki gösterdi. Siyasi iradenin, yangından mal kaçırır gibi olası koalisyon hükümetinden önce müvekkillerini ihraç etmek istediğini söyleyen avukatlardan Ömer Turanlı, “Koalisyon hükümetinde bu hukuksuzlukların yapılamayacağı bilindiği için alelacele emniyet teşkilatının bu güzide personellerine ‘daha hangi darbeyi vurabiliriz’ uygulamasını yapmaktadırlar.” dedi.

Selam terör örgütü soruşturmasında görev alan polisler yolsuzluk soruşturmalarından sonra önce açığa alınmış ardından da tutuklanmıştı. Yaklaşık bir yıldır tutuklu bulunan bu polislerin şimdi de EGM Yüksek Disiplin Kurulu tarafından ihraç edilecekleri belirtildi. Kurulun cezaevindeki polislere tebligat göndererek birkaç gün içinde savunmalarını yapmalarını istediği kaydedildi.

Polislerin avukatları bu duruma tepki gösterdi. Avukat Ömer Turanlı, “Selam Tevhid soruşturmasında görev alan emniyet amirleri ve memurlarına yönelik meslekten ihraç amaçlı haksız, hukuka aykırı, teamüllere aykırı soruşturmalar yürütülmektedir. Yarın itibariyle de Emniyet Genel Müdürülüğü’ne müvekkillerimiz Silivri Cezaevi’nden alelacele çağrılarak ‘son savunmalarınızı yapın’ denmektedir. Emniyet Genel Müdürülüğü bünyesinde Yüksek Disiplin Kurulu’nun alelacele böyle bir karar alması rutin dışı bir uygulamadır.” dedi.

Delillerin başmüfettişlerin ellerinde bulunmasına dikkat çeken Turanlı, “Müvekkillerimize cezaevinde yapılan tebligatta 7 gün içerisinde savunmalarını yapın denmektedir. Müvekkillerimiz EGM’ye gelen tebligata şerh düşerek ‘siz bizim meslekten ihracımızı istiyorsunuz. O zaman dosyaya ilişkin suçlamalara ilişkin idari soruşturmaya konu bütün bilgi, belge ve delilleri gönderin’ denildiği zaman Yüksek Disiplin Kurulu da şu cevabı vermektedir; ‘gelin burada inceleyin.’ 107 klasör 55 bin sayfa evrağın 2 gün içerisinde incelenip de savunma yapılması zaten aklın hayalin ötesinde bir durumdur.” diye konuştu.

Bu uygulamanın haksız ve hukuksuzca tutuklanan müvekkillerine ikinci bir zulüm olduğunu ifade eden Turanlı, “Müvekkilleri Silivri zindanlarına atıp adeta bir kuyunun içerisine atan irade üzerine de şimdi betonu adeta boca etmeye çalışmaktadır. Yani ‘siz burada ölün, eşiniz çocuğunuz ölsün’ hayat hakkı tanınmıyor adeta.” şeklinde tepkisini dile getirdi.

İdari olarak yürütülen bu soruşturmanın da hukuka aykırı ve tutarsız olduğunu vurgulayan Turanlı, “Bir müvekkilimize deniyor ki ‘siz falan şahsı mahkeme kararıyla niye dinlediniz’ diyor. Başka bir soruda başka bir müvekkilimize de deniyor ki ‘siz mahkeme kararı olmadan niye dinlediniz’ diyor. Bakın bu dosyayı şu an ihraç isteyen müfettişler bilmiyorlar. Dosyanın esasıyla ilgili hiçbir bilgileri zaten söz konusu değil. Belirttiğim gibi gizlilik kararı var. Siz bu gizlilik kararına rağmen zaten idareyle paylaşamazsınız. İdarenin elinde müvekkillerimizin geleceğiyle ilgili karar verecek bir dosya zaten söz konusu değildir. Ama bütün bunlara rağmen pervasızca haksız uygulamalar devam etmektedir.” dedi.

Tebligatta 7 gün süre verildiğini aktaran Turanlı, bazı polislere tebligatın Cumartesi günü geldiğini ve ‘Çarşamba günü ifadeniz alınacak’ dendiğini kaydetti. Turanlı burada bile yasanın öngördüğü 7 günlük sürenin gözetilmediğini söyledi. Turanlı, “Bunun anlamı şu, ‘biz sizi zaten meslekten ihraç edeceğiz, siz ne derseniz deyin, bizim zaten kararımız belli, işte prosedürü tamamlayalım.’ Yani prosedürü tamamlayalım soruşturması adeta yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

Müvekkillerinin ihraç edilmek istenmesini yangından mal kaçırmaya benzeten Turanlı, “Siyasi irade adeta yangından mal kaçırır edasıyla yeni hükümet kurulmadan müvekkillerimizi ihraç etmek istemektedir. Bizim buradan çıkardığımız sonuç şu, koalisyon hükümetlerinde bu hukuksuzlukların yapılamayacağı bilindiği için alelacele, şu an içişleri bakanı geçici, icrai esaslı noktalarda karar alması zaten söz konusu değildir. 'Son anda ne yapabiliriz, emniyet teşkilatının güzide personellerine hangi darbeyi daha vurabiliriz, hangi hukuksal sıkıntıları çıkarabiliriz'in uygulamasını yapmaktadırlar. Biz bunların yasal takipçisi olacağız.” şeklinde konuştu.

Polise yönelik her operasyon sırasında İstanbul Adalet Sarayı’nın yanındaki Çağlayan Meydanı’nın bariyerlerle çevrelenmesini hatırlatan Turanlı, “Çağlayan Adliyesi’nin ucube görüntüsü halen ortadan kaldırılmadı. Bu güzelim meydan polis ablukası altında, demir parmaklıkların içerisinde. Sanki meydan değil de açık cezaevi algısı var.” diye konuştu.