Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve tutuklu 62 polisle ilgili tahliye kararı verdiği için tutuklanan hakim Mustafa Başer’in avukatları duruma itiraz etti. Avukat Hacer Yılmaz, “Sadece Fethullah Gülen’e ait 4 dakika 40 saniyelik bir vaaz videosu var. Polisler tarafından çözümlenememiş. Mahkeme başkanı anlamamış, okurken zorlandı. Dosyada, müvekkilimizin verdiği karardan başka, yani bağımsız bir hakimin verdiği, yasa ve hukuka uygun karardan başka bir delil mevcut değildir. Sadece iktidarın işine gelmemiş bir hukuka uygun karar vardır. Müvekkilimizin verdiği karar ve suçlandığı konu, terör örgütü üyeliğidir.” dedi.

Avukat Hacer Yılmaz, Hakim Mustafa Başer’in tutukluluğuna itiraz için yetkili olan Kartal Anadolu Adliyesi’ne dilekçelerini verdiklerini söyledi. Bakırköy Adliyesi’nde gazetecilere açıklama yapan Yılmaz, “Detaylı bir itiraz dilekçesi hazırladık. Kartal Adliyesi’ne itiraz dilekçemizi sunduk. Dosya bugün itibariyle Anadolu Adliyesi’nde yetkili olan Ağır Ceza Mahkemesi’ne tevzi edilmiştir. 10 sayfan fazla bir itiraz dilekçesi hazırladık. Hiçbir şekilde hukuka ve kanuna, 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu’na, Anayasa’ya, uluslararası ceza hukuku ilkelerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne aykırı davranmadığını ispatlayan bir çok maddeye dayandık ve gerekçelerimiz mevcut. Dosyadaki delilleri inceleyemedik. 1 Mayıs’ta mahkeme heyetinin bize okuduğu delillerden anlaşılmaktadır ki dosyada, müvekkilimizin verdiği karardan başka yani bağımsız bir hakimin verdiği, yasa ve hukuka uygun karardan başka bir delil mevcut değildir.” diye konuştu.

Böyle bir tutuklama kararının Nazi Almanya’nda bile uygulanmadığını söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti: “İki hakim, verdikleri karardan dolayı tutuklanmışlardır. Süreç tamamen hukuka aykırıdır ve usulsüzdür. Hiçbir şekilde sözlü savunmaları alınmamış, sözlü olarak ifade edilmemiş, kendileri müfettiş kanalıyla dinlenmemiş, devamında sözlü savunmaları alınmamış, gıyaplarında kaçma şüpheleri var gibi tutuklama kararı çıkartılmış ve bu tutuklama kararına rağmen müvekkilim hakim Mustafa Başer, memleketi Uşak Eşme’ye gittiği halde kendisi hakkında verilen tutuklama kararını basından öğrenmiş ve o an yola çıkmış, Twitter hesabından kamuoyunu bilgilendirmiş, 1 Mayıs sabah 09.00’da Bakırköy Adliyesi’nde eşi hakim Rabia Başer ile birlikte hazır bulunmuştur. Ancak biz 09.45’te adliyeye geldiğimizde muhatap alabileceğimiz ne nöbetçi bir savcı ne nöbetçi bir hakim bulabildik. Saat 14.00 gibi adliyeye geldiklerini öğrendik. Kapıları kilitliydi, dosyayı inceleyemedik. Vermek istediğimiz itiraz dilekçemizi almak istemediler. Sizinle görüşmeyiz dediler. Biz görüşmek istemiyoruz dedik. Çünkü etik olarak görüşmemiz, sizin bağımsızlığınızı etkileyecektir dedik. Zar zor dilekçemizi verdik.”

‘ÖNCE TELEFONUMA, ŞİMDİ MAİLLERİME MÜDAHALE EDİLDİ’

Hakim Mustafa Başer’in sorgusu başlarken kendisine ait cep telefonu internetinin kesildiğini söyleyen Yılmaz, “2 saat boyunca sosyal medyayı kullanamadım. İletişim kuramadım hiç kimseyle. Hukuka aykırı olarak. Bugün itibariyle de maillerime müdahale edildi. 3 saat boyunca müvekkilimizin hukuka aykırı iş yapmadığını ve hiçbir örgüte üye olmadığını ifade ettik. Müvekkilimizin verdiği karar ve suçlandığı konu, terör örgütü üyeliğidir. Bu örgütün adı anılmıyor. Sadece Fethullah Gülen’e ait 4 dakika 40 saniyelik bir vaaz videosu var. Polisler tarafından çözümlenememiş. Çünkü bazı kelimeleri anlamamışlar. Mahkeme başkanı okurken zorlandı. Ben burayı anlamadım dedi. Hiçbir şekilde verilen kararlara ve sürece ilişkin, politik sürece ilişkin hiçbir işaret edici, müvekkilimizi ya da diğer tutuklu Metin Özçelik’i işaret edici, tahakküm altında bırakıcı, yönlendirici bir açıklama yoktur. Bir örgüt sayılması için Yargıtay içtihatlarına göre bir örgütün, hiyerarşik yapılanması gerekir. Emir komuta zinciri gerekir. Siyasal, ekonomik ve fiziki bağlantı gerekir. Müvekkilimle ilgili hiçbir fiziki takip yoktur. Tape yoktur. Organik bağ yoktur. Ekonomik bağ yoktur. Siyasal bağı yoktur. Sadece iktidarın işine gelmemiş bir hukuka uygun karar vardır. Ve Türkiye’nin hakimleri şu anda cezaevindedir.” şeklinde konuştu.

‘HAKİM MUSTAFA BAŞER TUTUKLU OLABİLİR AMA ÖZGÜRLÜĞÜN KİTABINI YAZIYOR’

Kral Ferdinand ile köylü arasında geçen 18. yüzyıla ait bir mahkeme olayını hatırlatarak, hakimlerin köylüyü haklı çıkardığını vurgulayan Avukat Yılmaz, “Biz bugün, İstanbul’da hakimler var demek istiyoruz. Müvekkilim hakim Mustafa Başer’in şu anda iletişim özgürlüğü, seyahat özgürlüğü ve kişisel özgürlüğü kısıtlanmış olabilir. Ama benim müvekkilim Mustafa Başer, onuruyla, hukuka uygun, bağımsız yargıç tavrıyla aslında tarih yazmaktadır. Ve özgürlüğün kitabını yazmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Umudunu yitirmediğini belirten Yılmaz, “Eminim mutlaka, özgür iradeye sahip, vicdanı üzerinden değil çünkü lütufkar ve bahşedilmiş bir karar istemiyoruz. Sadece ve sadece müvekkilimizin adil yargılanma koşullarının sağlanmasını istiyoruz. Başka bir talebimiz yok. Adil yargılanmaya inanan, adil yargılamanın olmadığında adaletli bir kararın da çıkacağına inanmayan, elbet hakimler vardır. Onlarında baskı altında tutulma ve müvekkilim Mustafa Başer ve Metin Özçelik’in maruz kaldığı tutuklanma zorlaması, tehdidi altında kalma ve bunun somutlaşmasından korku ve endişe duyarak bu kararı vermeyebilirler.” dedi.

Mustafa Başer’in hakim olduğu için davaya Yargıtay’ın bakması gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Sürecin bu şekilde işlemesi gerekiyor. Bakalım bu sefer usule uyacaklar mı? Çünkü bu güne kadar uyulmadı. Kendisi asla ve asla verdiği karardan pişman değil. Bir hakimin verdiği karardan dolayı tutuklanması hiçbir usul ve yasada ve hiçbir ülkede böyle bir durum yoktur.” diye konuştu.