İzmir’deki operasyonda tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen Emniyet müdürleri Taner Aydın ve Memduh Tosun, cezaevi çıkışında haklarındaki suçlamalara cevap verdi. İzmir eski İstihbarat Şube Müdürü Aydın, telefon dinlemeleriyle ilgili gözaltına alınmasına rağmen emniyet amirinin kendisine ilk sorduğu sorunun, aile yapısını anlatması olduğunu söyledi. Mevcut İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen'in, mahkemede olan evraklara kendisinin yetkisi varmış gibi, aslının aynı gibi damga vurup imzaladığını belirterek, “Bunu kanunen hakimlerimiz, savcılarımız da kabul ettiler. Böyle bir yetkisi olmadığını, sahte evrak ürettiğini ortaya koydular.” diye konuştu.

Aliağa Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan tahliye olan Taner Aydın gözaltı, adliye ve tutuklanma dönemlerinde destek olan ve dua edenlere teşekkür etti. Geçen yıl ağustos ayında olduğu gibi ikinci kez tutuklandıkları olayda hiçbir üzüntü ve kederleri olmadığını, süreçten en çok mağdur olanların çocukları olduğunu söyledi. İki operasyonda da gözaltına alınarak tutuklandığını ancak aynı suçlamayla ilgili Silivri’de yatan müdürleri olduğunu hatırlatan Aydın, “Tüm dosyalar aynı olmasına rağmen hala Silivri’dekilerin içeride tutulmasının nasıl bir cevabı var bilemiyorum, bir türlü çözemiyorum. Farklı hakim ve savcılarla bu dosyalar değerlendirildiği takdirde, onların da tahliye olmaları gerekeceğine inanıyorum.” dedi. İstihbaratçı olarak görev yaptıklarını belirterek, ülkesine hizmet etmiş, terörle mücadele etmiş, yıllarını bu ülke için harcamış insanların hala cezaevinde kalmalarını gerektirecek bir durum olmadığını söyledi.

İSTİHBARAT MÜDÜRÜ KUDRET DİKMEN SAHTE EVRAK ÜRETTİ İDDİASI

Operasyonda öne çıkan iki konu olduğuna dikkat çeken Aydın, “Bir önceki operasyonda bir suç grubu ortaya çıkmıştı. İstihbarat şube çalışanları ve özellikle müdür kademesi tarafından bazı memurlara, bizim aleyhimize ifade vermelerine dair baskılar yapıldığına dair arkadaşlar mahkemede ifade vermişti. Burada bir suç örgütü çıkmıştı. Geldiğimiz bu operasyonla da bu suç örgütünün farklı bir eylemini gördük. İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen, mahkemede olan evraklara kendisinin yetkisi varmış gibi, aslının aynı gibi damga vurup imzalamış. Bunu kanunen hakimlerimiz, savcılarımız da kabul ettiler. Böyle bir yetkisi olmadığını, sahte evrak ürettiğini ortaya koydular.” diye konuştu.

'TERÖRLE MÜCADELE ŞUBESİ'NDE AİLE YAPIMIZI SORDULAR'

Görev yaptığı dönemde İzmir’i terör örgütü PKK’nın planladığı birçok bombalı eylemden kurtaran deneyimli İstihbarat Müdürü Aydın, TEM Şube’de suç işlendiğini iddia etti. Telefon dinlemeleriyle ilgili gözaltına alınmasına rağmen emniyet amirinin kendisine ilk sorduğu sorunun aile yapısı olduğunu söyledi: "Ben kendisine, Anayasa'da insanların kişisel bilgilerinin, inançlarının sorgulanamayacağını, bunu sormasının suç olduğunu hatırlatmama rağmen, ‘Ben buna sorarım, sen de cevaplamak zorundasın.’ dedi. Ben de cevaplamadım. Daha sonra savcıya, bu soruyu kendisinin sordurup sordurtmadığını sordum. Savcı bana, ‘Bunu sormak suçtur. Kim sorduysa suç işlemiştir.’ dedi. Bu, savcılık ifademde tutanağa geçirildi. Tüm arkadaşlarımıza fikirlerimizi, inançlarımızı öğrenmek için sorular sorularak fişleme mantığıyla işlemler yapılıyor.”

'İNTERNETTE YER ALAN BİLGİLERİ NEREDEN ALDIĞIMI SORDULAR'

Teslim olmak için gittiği TEM Şube Müdürlüğü önünde memleketin içinde olduğu durumu, terör örgütünün yaptığı eylemleri, Cizre’de 183 sokağa devletin aylardır giremediğini, İzmir’in. İstanbul’un göbeğinde PKK paçavralarının açıldığını söylediğini de aktaran Aydın, bu bilgileri nereden aldığının ısrarla sorulduğunu belirtti. Devleti zayıflatmaya yönelik açıklamalarda bulunduğundan bahisle sorular sorulduğunu ve buna güldüğünü kaydeden Aydın, “Ben bu bilgileri internetten öğrendiğimi söyledim ve kendilerinin de bulabileceğini söyledim. Zenginleşmeden, fakir milletin fakirliğinden dem vurmuştum. Israrla bundan bahisle, yüksek makamlara hakaret ettiğimden bahisle sorular sordular. Benim yaptığım durum tespitidir. Bu ülkedeki herkes bilir ki şu an güneydoğuda büyük sıkıntılar var. Devletin hakimiyetinin kaybolduğunu, Sayın Bakan Efkan Ala da söylemiştir. Eğer ben devleti tezyif ediyorsam ve devletin bakanı bunu söylüyorsa daha büyük bir suç işlemiş oluyor. Yapacağımız, TEM’de bize bu tip sorular soranlar hakkında suç duyurusunda bulunmak olacaktır. Orada çalışan memurlar emir kuludur, onlarla ilgili bir sıkıntımız yoktur.“ diyerek sorguda yaşadıklarını anlattı.

Aslen Edirneli olduğunu, dedesinin çiftçi, babasının da belediyeden emekli olduğunu, operasyona maruz kalan polislerin çoğunun ortadirek aileler olduğunu da anlatan Aydın, 14 yaşında polis kolejine girdiğini, devlet okuturken bu paranın milletten geldiğinin farkında olarak büyüdüğünü, millete borcu olduğunu söyledi. Kendisiyle birlikte çalışma arkadaşlarının başarısından dolayı çalıştığı dönemde devlet büyükleri ve milletin takdirleriyle karşılaştıklarını, bunun her şeyden önemli olduğunu kaydetti.

Silivri’de yatan meslektaşlarından Mustafa Demirhan’ın annesinin rahatsızlanarak hastaneye yattığını üzüntüyle öğrendiklerini de belirten Aydın, bu süreçte yaşanan mağduriyetleri hatırlatarak geçmiş olsun dileklerini iletti. Tutuklu ailelerinin gösterdiği metanetin her şeyden daha önemli olduğunu söyleyen Aydın, “Bugün dik durabiliyorsak, o aileler sayesindedir.” dedi.