Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, yargının siyasal anlamda siyasal organların etkisi altında kalması ve siyasi mülahazalar ekseninde ayrışmasının büyük bir tehlike olduğunu söyledi. Arslan, "Bu anlamda yargının siyasallaşması hukuk devletinin sonu olur. Yargının bir vesayet organı gibi davranarak siyaseten alınması gereken kararları alması da siyasetin yargısallaşması tehlikesini doğurur." dedi.

AYM'nin 53. kuruluş yılı nedeni ile program düzenlendi. Programda ayrıca Sayıştay kontenjanından üye seçilen Rıdvan Güleç için yemin töreni yapıldı. Programda AYM Başkanı Arslan konuşma yaptı. AYM Başkanı’nın konuşmasının bazı bölümleri şöyle: "Vesayet sadece siyasi alanda değil yargı alanında da aklın ve vicdanın serbestçe kullanılmasının karşısındaki en büyük tehlikedir. Bu nedenle gerçek manada yargı bağımsızlığı hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurudur. Yargı bağımsızlığı yargının bir yandan kurumsal düzeyde hiçbir kişiden ve organdan emir, talimat ve telkine maruz kalmamasını, diğer yandan da bireysel düzeyde yargı mensuplarının hiçbir vesayete tabi olmadan akıllarını ve iradelerini serbestçe kullanabilmelerini gerektirir.

Fikri ve vicdanı hür olmayandan hakim olmaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konulmasına izin veren kişiden hakim olmaz. Hukuk devletinde uzaktan kumandalı yargı da düşünülemez. Yargıyı bir vesayet kurumu veya vesayet altında bir kurum olarak konumlandırmak ona yapılabilecek en büyük kötülüktür.

YARGININ SİYASALLAŞMASI HUKUK DEVLETİNİN SONU OLUR

Yargının siyasal alamda siyasal organların etkisi altında kalması ve siyasi mülahazalar ekseninde ayrışması büyük bir tehlikedir. Bu anlamda yargının siyasallaşması hukuk devletinin sonu olur. Yargının bir vesayet organı gibi davranarak siyaseten alınması gereken kararları alması da siyasetin yargısallaşması tehlikesini doğurur.

Yargının yetkilerinin ötesine geçerek siyasal alanı dizayn etmeye çalışması güçler ayrılığı ile bağdaşmaz. Demokrasiler için yürütmenin sınır tanımaz tavrı ne kadar tehlikeliyse yargının jüristokratik tavrı da o kadar tehlikelidir.

Her dönüşümün sancılı olduğu da bilinmektedir. Bu süreçte karşılaştığımız zorlukların başında artan iş yükü gelmektedir. Mahkememizin hak eksenli kararları bireysel başvuru sayısının gittikçe artmasına neden olmaktadır.

HAK İHLALLERİ ÖNCELİKLE DERECE MAHKEMELERİNDE GİDERİLMELİ

Anayasa Mahkemesi’nin işleyişinin daha etkin hale getirilmesi tek başına sorunu çözmüyor. Bireysel başvurunun kanun yollarından sonra yeni ve süper bir temyiz imkanı sunmadığının herkes tarafından anlaşılması gerekmektedir. Bireysel başvuru sayısının azalması ya da sistemi tıkayacak ölçüde artmaması, kamu gücü kullanan irade ve yargısal makamların daha hassas davranmasına bağlıdır. Hak ihlallerinin öncelikle ve özellikle derece mahkemeleri önünde giderilmesi gerekmektedir."