Anayasa Mahkemesi (AYM), içeriğinde 'Devrimden Sonra' adlı yerli sinema filminin bulunduğu CD’nin, ceza infaz kurumu idaresince bir hükümlüye verilmemesini ifade özgürlüğü ihlali saydı. AYM, ifade özgürlüğünün herkese tanındığının hatırda tutulması gerektiğine vurgu yaptı.

2008’de Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi, A.K.’nın hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi ve bu karar Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. A.K., cezasının kalan kısmının infazı için 2011 yılının Şubat ayında İzmir Kırıklar 1 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na yerleştirildi. Ailesi tarafından A.K.’ye, içeriğinde 'Devrimden Sonra' adlı yerli sinema filminin bulunduğu bir CD gönderildi. CD'yi inceleyen İzmir 1. No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Eğitim Kurulu, içeriğinde 'siyasi propaganda yapıldığı, halkı bölmeyi amaçlayan propaganda yapıldığı, belli ideolojileri övdüğü' gerekçesi ile CD'nin A.K.’ye verilmemesine karar verdi. CD’nin kendisine verilmemesi üzerine A.K., İzmir İnfaz Hâkimliği’ne şikâyet başvurusunda bulundu. İzmir 1. İnfaz Hakimliği A.K.’nin başvurusunun reddine karar verdi.

İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine dair başvurusunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerektiğini kaydeden AYM, bilgi ve düşünceleri edinme özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığına vurgu yaptı. Ceza infaz kurumunda bulunan bir hükümlü olarak başvurucunun 'Devrimden Sonra' adlı filmin CD'sine erişiminin engellenmesinin, başvurucunun bilgi ve düşünceleri edinme özgürlüğü ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturduğunu kaydeden AYM, ifade özgürlüğünün herkese tanındığının hatırda tutulması gerektiğini hatırlattı.

Kurul kararında CD'nin başvurucuya teslim edilmesinin cezaevi güvenliği bakımından hangi somut riskleri barındırdığının açıklanmadığını kaydeden AYM, soyut olarak dahi, anılan filmin kurum güvenliğini tehlikeye sokabilecek bir niteliğe sahip olduğundan söz edilmediğini belirtti. AYM, başvuruya konu kararlarda, başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin, demokratik bir toplumda gerekliliği hususunda ikna edici bir açıklama yapılmadığından, müdahalenin amaçlanan hedefler açısından orantısız olduğunu ve bu bağlamda demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığının sonucuna ulaşıldığını bildirdi.

Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar veren AYM, tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmetti.