Anayasa Mahkemesi, İş Bankası’na kesilen vergi cezasını, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan 'mülkiyet hakkı'nın ihlali kabul ederek, bankadan tahsil edilen yaklaşık 40 bin liranın tahsil tarihi itibariyle yasal faiziyle beraber bankaya tazminat olarak ödenmesine karar verdi.

İş Bankası, banka genelinde 2007-2011 yılları için yapılan vergi incelemesinde banka çalışanlarına menfaat sağlamak amacıyla kurulmuş banka bünyesindeki munzam vakfa şubeleri vasıtasıyla yaptığı ödemelerin ücret olarak değerlendirilmesi sonucu kesilen vergi cezalarına karşı açtıkları davaların reddedilmesiyle mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek avukatı vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu Başvuruyu ve ihlal iddialarının bütününü inceleyen AYM, iddiaları mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirdi.

AYM, açıklamanın son bölümünde şu ifadelere yer verildi: "Bu değerlendirmeler sonucunda vakfın kurulduğu 1974 yılından vergi incelemesinin yapıldığı 2012 yılına kadar, vergi idaresinin, banka tarafından vakfa ödenen katkı paylarının vergilendirilmesine ilişkin bir girişimin veya emsal bir uygulamasının bulunmamasının, banka tarafından uzun yıllar boyunca yapılan katkı payı ödemelerinin vergilendirilmemiş olması, somut olay bağlamında menfaatin elde edildiği zamana ilişkin kanun hükmünün açık ve net olmaması, bu hususun yargı kararlarından da anlaşılması, vakfa ödenen katkı payları üzerinde çalışanların tasarruf haklarının bulunmadığına ilişkin Yargıtay içtihadının bulunması ve katkı paylarının ücret olarak vergilendirilmeyeceğine ilişkin başka bir kuruma verilmiş mukteza bulunması hususunda, başvuru konusu vergilendirme döneminde (2007) söz konusu katkı payı ödemelerinin ücret kapsamında değerlendirilerek vergilendirileceğinin düşünülemeyeceği, bu gerekçelerle başvurucudan, bu ödemelerin vergiye tabi olacağını öngörmesini beklemenin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle öngörülebilirliğin ancak 2013 tarihli Danıştay daire kararlarıyla söz konusu olduğunun anlaşılması karşısında başvuru konusu vergilendirme işleminin ilişkin olduğu vergilendirme dönemi (2007 yılı) itibariyle, Anayasa’nın 73. Maddesi’nin üçüncü fıkrasında yer alan verginin kanuniliği ilkesi gereği kanuni düzeyde sağlanması gereken öngörülebilirliğin sağlanamadığı, kanun hükümlerindeki öngörülemezliğin kanun altı idari uygulamalar ve düzenlemeler veya yargısal içtihatlarla giderilemediği, bu durumda başvurucu tarafından 2007 yılında vakfa ödenen katkı paylarının ücret sayılarak vergilendirilmesinde ilişkin işlemlerin öngörülebilir kanuni dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, vergi asılları bakımından varılan sonuç dolayısıyla vergi cezaları bakımından ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek görülmeyerek, vakfa yaptığı katkı payı ödemeleri üzerinden vergi ve ceza tahsil edilmesi nedeniyle, başvurucunun, Anayasa’nın 35. Maddesi’nde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi gerekmektedir.’’

Karar oybirliği ile alınırken, 2007 yılı için kesilen net 39 bin 378 lira 20 kuruşun tahsil tarihi itibariye yasal faiziyle birlikte tazminat olarak ödenmesine karar verildi. Ödemeler, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığı’na başvuru tarihinden itibaren 4 ay içinde yapılacak. Aksi taktirde, ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen sürede yasal faiz uygulanacak.

MÜLKİYET HAKKINA YÖNELİK MÜDAHALELERDE İNCELENMESİ GEREKEN İLK ÖLÇÜT HUKUKA DAYALI OLMA ÖLÇÜTÜ


Başvurunun esas yönden incelenmesinde AYM’nin açıklama kısmında mülkiyet hakkıyla ilgili belirttiği şu ifadeler ise dikkat çekti: "AİHM içtihatlarına göre mülkiyet hakkını sınırlamaya yönelik müdahalenin meşru olabilmesi için belli ölçütleri içermesi gerekir. Buna göre müdahale kamu yararı amacıyla yapılmalı, hukuka dayalı olmalı ve ölçülü olmalıdır. Bu durumda mülkiyet hakkına vergi yoluyla yapılan müdahalelerde müdahalede kamu yararı bulunup bulunmadığı, müdahalenin hukuka dayalı olup olmadığı, ölçülü olup olmadığı hususların incelenmesi gerekir. AİHM içtihatlarına göre mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt ise hukuka dayalı olma ölçütüdür. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır."