Bağımsız İzmir Milletvekili ve bağımsız aday İlhan İşbilen, terörle mücadeleye yıllarını veren tutuklu polis müdürlerinin, DHKP-C terör örgütü militanlarıyla Silivri Cezaevi'nde aynı bölüme koyulmasına tepki gösterdi. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilen Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile Ömer Köse ve Serdar Bayraktutan gibi terörle mücadelede çok önemli görevler yürüten polislerin, DHKP-C terör örgütü militanları ile aynı bölüme koyulmasını yorumlayan İşbilen, “Bu arkadaşların şu anki durumları çok vahim. Can güvenlikleri tehlikede. Yarın bir isyan çıksa ve bu arkadaşlara bir şey olsa bunun hesabını kim verecek? Hem suçsuz yere içeride tutuyorsunuz hem de canlarına kastediyorsunuz. Böyle bir hukuksuzluk olmaz.” dedi.

'İNTİKAM MI ALINIYOR?'

17-25 Aralık operasyonlarını yapan ve hiçbir dayanağı olmayan iddialarla tutuklanan polislerle basın mensuplarından intikam alındığı şüphesinin akla geldiğini söyleyen İşbilen, “Cezaevi yönetiminin inisiyatifiyle böyle bir uygulama mı oluyor, yoksa tepeden gelen bir emirle mi böyle bir yol seçildi? Bunları iyi irdelemek lazım. Ben burada cezaevi yönetiminin, tepelerden böyle bir emir aldığını düşünüyorum. Bu riski cezaevi yönetimi tek başına alamaz. Yoksa başına neler gelebileceğini çok iyi bilir, ileride hukuki olarak başına büyük sorunlar açacağını çok iyi bilir.” şeklinde konuştu.

'ÖNCE POLİSLER, SONRA AİLELERİ'

DHKP-C terör örgütü üyeleriyle aynı koğuşa alınan tutuklu polis ve basın mensupları ile terör örgütü üyelerinin, aileleriyle açık görüşte aynı yerde görüştürüleceği, ailelere hem gözdağı hem de endişeye sevketmek için böyle bir uygulama yoluna gidildiğini anlatan İşbilen, “Çok vahim bir durum. Terör örgütü elemanlarının aileleri, polis ve basın mensubu arkadaşların ailelerini bakışlarıyla tedirgin ettiği gibi dışarıda tehlike oluşturabilecek bir durum. Bence önceden planlanmış bir durum. Hem aileleri hem de tutuklu polisleri tedirgin etmek amacıyla psikolojik bir yıpratma harekatı. Önce polisler içeri alındı, ardından ailelerine tehdit eder gibi bir davranış sergileniyor.” dedi.

'MUHALİF MEDYAYI SUSTURUN İSTEĞİNİ HAYRETLE KARŞILADIM'

Hukuksuzluklarını örtmek amacıyla böyle bir uygulamaya gidenlerin bir gün mutlaka hukuk karşısında hesap vereceğini unutmamaları gerektiğini dile getiren İşbilen, “Muhalif medyayı susturun şeklindeki Savcı Serdar Coşkun’un gönderdiği isteği hayretle karşıladığım gibi bunun ileriki günlerde yeni uygulamaya koyulan bir planın parçası olduğunu görebiliriz. Savcı Serdar Coşkun’un bu isteği, aslında Türkiye’nin hukuki anlamda geldiği noktayı gösteriyor bize. Bir savcı, tek başına böyle bir karar alamaz, almaz, korkar. Bilir ki böyle bir kararın hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, çünkü yakın bir zamanda bunun yansımaları ortaya çıkacak. Aslında bütün bu hukuksuzlukların amacı iktidarda kalmak, hukuksuzlukları örtmek ve saltanatları sürdürmek.” diye konuştu.