Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, İslamiyet’in şiddet ve terör olayları ile doğrudan ve organik şekilde bağı olduğu şeklinde ortaya çıkan çabaların kabul edilemez olduğunu söyledi. İslam, “Adını ‘selam’dan alan bir dine yapılan bu hakaretin kabul edilemez olduğunu ve bu çabaların en az sözü edilen olaylar kadar vahşet içerdiğini belirtmek isterim." dedi.

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin (İDSB) düzenlediği 2. Uluslararası Aile Konferansı "Değişen Dünyada Bireyler Arası Etkileşim Ağı Olarak Aile" konulu toplantı ile başladı. Toplantıya Bakan İslam ile birlikte İDSB Genel Sekreteri Ali Kurt, Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği ve yaklaşık 30 ülkeden gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Şefkat, hürmet, nezaket ve paylaşım temalarının işlendiği konferans, Kur’an-ı Kerim okunarak başladı. Fransa'daki mizah dergisine yapılan terör saldırısı sonrası yeniden gündeme gelen ve İslam dininin terör ve şiddet olayları ile birlikte anılması Bakan İslam'ın konuşmasına yansıdı. İslam dininin bu ve benzeri şiddet-terör olaylı ile bağı varmış gibi gösterilmesine tepki gösteren İslam, "Hepimizin ortak değeri olan İslam'ın aileye verdiği önem insana atfedilen değerdendir. İnsanı bu denli değerli sayan bir dinin doğrudan insan canına yönelik şiddet, terör gibi olaylarla anılması ve Müslümanlıkla bu olaylar arasında doğrudan ve organik bir ilişki kurma çabasının son günlerde yoğunlaşmış olması oldukça dikkat çekicidir. Adını selamdan alan bir dine yapılan bu hakaretin kabul edilemez olduğunu ve bu çabaların en az sözü edilen olaylar kadar vahşet içerdiğini belirtmek isterim." şeklinde konuştu.

Bakan İslam, aile içinde yaşanan şiddetin ailenin neden olduğu bir durum olarak algılanmasının da konuyu bağlamından uzaklaştırma riski taşıdığını ifade etti. İslam, "Bireylerin sorunlarını ve şiddet sorununu ailenin neden olduğu sorunlar olarak konuşmak, konuyu bağlamından uzaklaştırma tehlikesi taşır. Şiddet aile içinde yaşandığı zaman elbette bir aile sorundur. Sağlıklı ve bütün sorumluluklarını yerine getiren bir aileden söz ederken bu türden sorunların yaşanmadığı bir aileden bahsedilmektedir. Sadece kadını değil, aileyi oluşturan diğer her hangi bir kişiye yönelik şiddetle mücadele esastır, bu bir yandan da ailenin korunmasına yönelik çaba olarak değerlendirilmelidir." ifadesini kullandı.

İslam, aile kavramının engelli ve yaşlılar üzerinden değerlendirerek Türkiye'de 6 milyona yakın 65 yaş üzeri nüfusumuz bulunduğunu ve bu sayı içinde kurumsal bakıma ihtiyaç duyan yaşlı sayısının ise 11 bin kişi olduğunu anlattı. 500 binin üzerinde bakıma muhtaç engelli olduğu halde bunların sadece 5 bin 500 kadarının kurumsal bakımı tercih ettiğini ifade eden İslam, "Diğerleri çok küçük ekonomik desteklerle ailelerinin yanında yaşamlarını sürdürmektedirler. Çünkü biz biliyoruz ki insan sadece temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi ile mutlu olabilen bir varlık değildir. Çocuk ya da yetişkinlerin maddi ihtiyaçları kadar hatta bazen onlardan daha fazla ruhi ve duygusal ihtiyaçları vardır." şeklinde konuştu.

İDSB Genel Sekreteri Ali Kurt da, ailenin toplum içinde azalmayan bir etki ile önemine korumayı sürdürdüğünü, bu nedenle aile içindeki bireylerin yaşlansalar dahi ilişkilerin pörsümeyip değerlendiğini belirtti.

Konferansın konuşmacılarından biri de Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof.Dr. Ali Karadaği'ydi. Edebi, fikri ve felsefi yönüyle kadın ve erkek arasındaki ilişkiye denge itibariyle bakmak gerektiğini belirten Karadaği, ailenin temel unsurlarından birinin kadın olduğunu anlattı. Fıtrat olarak kadın ve erkeğin arasında farklar olduğunu belirten Karadaği, yeryüzünde güzel medeniyetlerin oluşması için kadın ve erkek arasındaki dengenin önemli olduğunu hatırlattı.
Karadaği, aile içinde hak ve ödevlerin eşit şekilde dağıtılarak herkesin kendi görevini yapmasının gerektiğini ve ancak bu şekilde güçlü toplumlara ulaşılabileceğini kaydetti. Miras hukukundaki İslami bakış açısına da işaret eden Karadaği, İslam'daki miras hukukuna da ailedeki sorumluluk paylaşımı anlamında bakmak gerektiğini sözlerine ekledi.