Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Gazeteci Mehmet Baransu’nun babası Bahattin Baransu, "Mehmet alnı açık olarak hürriyetine kavuşacaktır, bizlere kavuşacaktır. Fakat yapanlar şu anda ben iyi biliyorum ki, benim kalbim tasdik ediyor ki Mehmet’in yerine onlar zindandadırlar, vicdanen rahatsızdırlar, vicdanen tacizdirler. Ama Mehmet vicdanen müsterihtir. Mehmet zindanda değil, bir Medrese-i Yusufiye’dedir. Güven altındadır. Ama şunda dışarda olanlar da onlar vicdanen eziklik hissediyorlar. Onlar Mehmet’in yerine zindandadırlar. Bu eziklik de onlara yeter diye düşünüyorum." dedi.

Tutuklu gazeteciler ile Mehmet Baransu'nun serbest bırakılması için 'Kalemime Dokunma Platformu' tarafından internet üzerinden gerçekleştirilecek 24 saatlik canlı yayın başladı. Dünyada ilk kez gerçekleştirilen protesto yayınına 50'den fazla gazeteci ve aydın katılıyor. Yayını izleyenler arasında tutuklu gazeteci Mehmet Baransu’nun babası Bahattin Baransu ve annesi de vardı.

24 saatlik yayını değerlendiren Bahattin Baransu, "Mehmet ile ilgili ve Mehmet gibi haksızlığa maruz kalan Hidayet Karaca beyler, polis şefleri ve daha ismini sayamayacağım birçok gazeteciler vardır. Önce bunlara geçmiş olsun dileklerimi bildiriyorum. İnşallah en yakın zamanda bunlar çıkar da ailelerine kavuşurlar, hürriyetlerine kavuşurlar." şeklinde konuştu.

MEHMET ZİNDANDA DEĞİL, BİR MEDRESE-İ YUSUFİYE’DEDİR

"Biliyoruz, Türkiye’de bir daha darbenin yaşanmaması için Mehmet bir mum misali yandı, etrafını aydınlattı, kendisi eridi. Yani şunu demek istiyorum ben: Mehmet bu darbe olaylarını haber yapmasaydı şu anda Mehmet’i tutuklayanlar belki Mehmet’in yerinde cezaevinde yatıyorlardı." diyen baba Baransu, "Mehmet bunları kurtardı. Mehmet’in cezaevindeki süreçte Mehmet’le görüşüyoruz, görüş günleri vardır. Görüşüyoruz. Mehmet vicdanen müsterih olduğu için morali yerindedir, dimdik ayaktadır. Biz de bu beyanda Mehmet’in bu vaziyetinde biz de dimdik ayaktayız. Fakat şunu arz etmek istiyorum: Mehmet’e istinat edilen bu darbe suçu, Mehmet tek başına bu darbeyi yapması mümkün değildir, mantıken de bunu kimse kabul etmez. Mehmet yapmamıştır, yapmaz da. Zaten Mehmet’e birçok suç isnat etmeye çalıştılar, hepsinin sonunun yalan olduğunu inşallah şu anda tutuklu bulunduğu suçtan dolayı da gerçekler zamanla açıklanacaktır. Mehmet alnı açık olarak hürriyetine kavuşacaktır, bizlere kavuşacaktır. Fakat yapanlar şu anda ben iyi biliyorum ki, benim kalbim tasdik ediyor ki Mehmet’in yerine onlar zindandadırlar, vicdanen rahatsızdırlar, vicdanen tacizdirler ama Mehmet de vicdanen müsterihtir. Bunu düz ya da ters çevirecek olursak şu anda Mehmet zindanda değil, bir Medrese-i Yusufiye’dedir. Güven altındadır. Ama şunda dışarda olanlar da onlar vicdanen eziklik hissediyorlar. Onlar Mehmet’in yerine zindandadırlar. Bu eziklik de onlara yeter diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

TELEFONU KESMİŞLER, 'EMİR BİZE BÖYLE GELDİ' DİYORLAR

Oğlu Mehmet Baransu ve tutuklu bulunan diğer gazeteciler için düzenlenen canlı yayında emekleri geçen aydınlara, medya mensuplarına ve yazarlara teşekkür eden Bahattin Baransu: şöyle konuştu: "Gayet tabi, bu Mehmet’in şahsına yapılan bir hakaret değildir. Mehmet’in üzerinden medyayı, basını susturmak amacıyla Mehmet’i işkenceye tabi tutmuşlar. Psikolojik baskı vardır. Fakat Mehmet bunun bilincinde olduğu için bunların bu oyunlarına da gelmesi mümkün değildir. Biz de bu durumu bildiğimiz için Mehmet’e yapılan psikolojik baskıyı bir bakıma da hoş görüyoruz. Çünkü aziz insanların yapacağı iş budur. Fazla bir şey beklenilmez. Bu da geçicidir. Mehmet bu psikolojik baskıyı da hem kendine mal etmiyor, hem de sabırla sonucunu bekliyor. Mehmet’e şu anda başka bir suçlar isnat etmek için sürekli Mehmet’in üzerine geliniyor. Görüş günü özellikle görüşmeyelim diye Mehmet’i alıp mahkemelere götürüyorlar başka suçlardan dolayı. Savcılıklara götürüyorlar, bizi cezaevi kapılarında bekletiyorlar. Kışın soğukta ayaz çekiyoruz, yazın sıcağın önünde kavruluyoruz. Geç saatlerde Mehmet’i getiriyorlar, kapalı görüşlerde de daha geçen yine oldu, başımıza geldi. Mehmet’in eşi yaşadı bu olayı, ben yaşamadım gitmediğimden. Telefonu kesmişler. 'Telefonu niye kesiyorsunuz?' söylemeleri üzerine 'Emir bize böyle geldi, yukarıdan böyle emir geldi...' Aslında bunların bu söylemleri yasal olarak suçtur. Suç işlediklerini biz idrak ettiğimiz halde ya biliyorlar bilmezlikten geliyorlar, ya da tam mesleklerinin ehli değillerdir bilmiyorlar ve bir şekilde bizleri mağdur ediyorlar, mağdur etmişler."

MEHMET’E YEMEK VERMİŞLER KAŞIK VERMEMİŞLER

"Mehmet’e yemek vermişler, kaşık vermemişler. Bildiğimiz tomruk çayları vardır, 100 gramlık tomruk çaylarının kapağını kaşık olarak kullanmış. Çatal olarak kullanmış, bıçak olarak kullanmış, onunla yemek yemiş." diyen baba Baransu, "Bu zulümden başka bir şey değildir, işkenceden başka bir şey değildir. Fakat bazı insanlar da gümüş kaşıklarda, gümüş çatallarla, gümüş bıçaklarla, altın bıçak çatallarla yemek yiyorlar. Acaba hiç düşünüyorlar mı ki 'ya bu altın kaşıkların, bıçakların parası nereden gelmiştir?' Ben şunu antrparantez açayım; bu bizim vergilerimizle kendilerine satın alınmıştır. Orada onların hakkı olduğu kadar bizim de hakkımız vardır, Mehmet’in de hakkı vardır. Biz altın çatal kaşık istemiyoruz. Mehmet’e gönül isterdi ki bir plastik kaşık vermiş olsaydılar. Plastik kaşığın maddi değeri kuruş olarak kaç kuruştur, bilemiyorum. Amaç Mehmet’i baskı altına almaktır. Psikolojisini bozmaktır veya Mehmet’in sabrını taşırıp da 'acaba Mehmet bu hususta herhangi bir taşkınlık yapar mı, yasal olmayan bir şey konuşup söyleyebilir mi. Hemen biz bunu kameraya alalım, çeşitli ses yayınlarına alalım da Mehmet hakkında ikinci bir defa suç duyurusunda bulunalım!' Mehmet suçu da sevmez, bunun da bilincindedir. Bunların bu hareketini Mehmet ve bizlere onlara acıyarak iade ediyoruz." şeklinde konuştu.

MEHMET, KAĞIT PEÇETELERİN ÜZERİNDE NAMAZ KILMIŞ

Oğlu Mehmet Baransu'nun namaz kılmak istediğini ve yaşadığı sıkıntıları anlatan Bahattin Baransu, şöyle konuştu: "Zaten seccade yok, mümkün değil. Su dahi yok, kıt kanat bir su getirdiler istemeyerek istemeyerek. Hani namaz kılacak ya, biz niye suyunu temin edelim, namaza ne gerek var düşüncesiyle Mehmet’in tuvaletinin yanında... Mehmet bildiğimiz kağıt peçete var ya, kağıt peçetelerin üzerinde namaz kılmış. Bu durum acaba ne derece kabul edilebilir? Biz bunu kendimizi acıtarak söylemiyoruz. Yapılan haksızlıkları kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz, kamuoyu bu zulmü bilsin. Buna hücre çilesini çektirdiler. Yapan utansın diyoruz. Biz alnımız açıktır. Göğsümüzü gere gere ifade ediyoruz, hiçbir zaman da dert yandığımız yoktur. Birilerinden medet ummak amacıyla değil, biz yapılan haksızlıkların bilinmesi için bir iki kelime arz etmeye çalıştım."