Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Agos gazetesi önünde Ogün Samast tarafından katledilen Hrant Dink cinayetinde gerçek adaletin tecelli etmemesinin üzüntüsü yaşadıklarını söyledi.

Dink’in öldürülmesinin 8'inci yılı nedeniyle açıklama yapan Çıtırık, Hrant Dink’in devlet organizasyonu ile adım adım örüldüğünü söyledi. Çıtırık, "Hrant Dink'in failleri üç-beş tetikçiden ibaret değildir. Bu cinayet tasarlanarak organize edilmiştir. O yüzden de adaletin yerini bulması için cinayette ihmali olan, sorumluluğu bulunan ve failleri kollayan herkesin adalet önünde hesap vermesi gerekiyor. Kamu görevlileri ihmali davranışları ile cinayete suç ortağı olmuşlardır." dedi.

Hrant Dink'in öldürülmesi ile ilgili yürütülen soruşturma ve yargılama sonucunda verilen kararın, toplum vicdanınca tatmin edici bulunmadığını belirten Çıtırık, "Kararı veren mahkeme başkanı da, ‘cinayetin basite indirgenemeyeceğini, verdikleri karardan rahatsız olmadıklarını ancak kararın tatmin edici olmadığını’ beyan etmişti. Bu cinayeti işleyenler ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkartılması hükümetin, devletin ve sorumluluk sahibi kamu yetkililerinin görevi olmasına karşın bu davada ne yazık ki etkin bir soruşturma yürütülemedi. Kamu görevlileri, almış oldukları istihbari bilgileri zamanında kullanmış olsalardı eğer bugün Hrant Dink aramızda olacaktı. Kamu görevlileri ihmali davranışları ile bu cinayete suç ortağı olmuşlardır. Bu dava, etkili soruşturmanın yapılmadığı bir dosya olarak kayıtlara geçmiştir." diye konuştu.

Hrant Dink'e sıkılan kurşunların Türkiye'nin toplumsal barış ve huzuruna, farklı düşüncelerine sıkıldığını aktaran Çıtırık, "Dink'in öldürülmesi, ötelenerek yok sayılan kesimlere, kamuda sıfat taşıyanların yaklaşımlarını net bir şekilde ortaya koyan bir durumdur. Olayın üzerinden 8 yıl gibi uzun bir süre geçmiş olmasına karşın, gerçek adalet tecelli etmemiştir. Ülkemizde farklı kimlik ve farklı düşüncedeki insanlarımıza sabır, tahammül, katlanma ve hoşgörü içinde olunması gerekmektedir. Farklılıklar; yok sayılma ve ötelenme aracı değil, bir zenginlik olarak görülmelidir.” dedi.