Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Twitter fenomeni Fuat Avni’nin gündeme getirdiği ‘iktidar, seçimden önce muhalif medyaya el koyacak’ iddialarını ‘son derece tehlikeli bir girişim’ olarak değerlendirdi. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan vatandaşın haber alma özgürlüğünün elinden alınmasının ‘zorbalık ve keyfilik’ anlamına geleceğine dikkat çeken Çıtırık, “Savunulabilecek hiçbir yanı yoktur. Hele müstafi iktidar durumundayken ve seçim hükümetine geçildiği bu günlerde Türkiye’nin toplumsal huzuruna ve Anayasa göre özüne dokunulamayacak olan medyayı susturmak demek, yurttaşın haber alma ve bilgi edinme hakkını ortadan kaldırmak demektir.” dedi.

Bu gelişmeleri son derece sakıncalı bulduklarını dile getiren Çıtırık, bu eylemlerin bir hukuk devletine yakışmayacağını kaydetti. Muhalif basını susturmanın muhalefeti ve farklı düşünen kesimlerin sesini kısmak demek olduğunun altını çizen Çıtırık, “Kimse siyasi iktidar gibi düşünmek zorunda değildir. İktidar gibi düşünmek istemeyenlerin de okumak istediği gazete, dergi, radyo ve televizyonlar olur. Türkiye’nin seçim tarihi ve takvimini belirleyen kaçak sarayın sakinin anayasal sınırlar içerisine çekilmesi gerekir. Herkesin hukuku içleştirmesi lazım. En başta yönetenler kendilerini hukuka bağlı saymalıdır.” diye konuştu.

Anayasada belirlendiği gibi bürokrasinin kanunsuz emirleri yerine getiremeyeceğini ifade eden Çıtırık, bürokratların iktidarların gelip geçici olduğunu unutmaması gerektiğini vurguladı. Çıtırık, şöyle devam etti: “Bürokrasi temel hak ve özgürlüklerini kullanımlarında vatandaşın önünü açar. Hiçbir bürokrat kanun gördüğü bir emri uygulayamaz. Böyle bir şeye yanaşamaz. Uygulayan da suçlu duruma düşer. İktidarın baskılarına boyun eğmemeli. Mevcut müstafi hükümet ve seçime gidiyor. Artık Anayasa’da belirlenen kurallar işleyecek. Bu ceberut ve saldırgan mantıkla oluşturulan korku imparatorluğuna bürokrasinin boyun eğmemelidir. Bir gün bu kanunsuz emirleri veren de uygulayanlar da yargının önüne çıkacaktır. Bürokrasi yasalara uygun çalışacak. Bürokrasi halkın haber alma hakkını iktidarın güdümüne girerek, ortadan kaldıramaz. Yarın bu emri verenler unutulur; ama uygulayıcılar yargılanıp cezalandırılırlar. Bundan dolayı şu iki aylık dönemde bürokrasi iktidarın baskı ve yönlendirmelerine boyun eğmemeli.”

'SEÇİM SONRASİ ÜLKE OLAĞAN DÖNEME DÖNEMEDİ'

7 Haziran seçimleri sonrası ülkenin bir türlü olağan döneme dönemediğini belirten Mengücek Gazi Çıtırak, şunları söyledi: “Seçimle beraber Türkiye’nin tek parti iktidarının oluşturduğu tek parti dönemlerine özgü olağanüstü uygulamalarından çıkarak olağana dönüşü yönünde beklentilerimiz vardı. Ancak sandık iradesi tek bir partiye tek başına iktidar olma yetkisi vermedi. Kaçak sarayın sakini Tayyip Erdoğan etmiş olduğu yemine sadık kalmadı. Anayasa gereği tarafsızlığını koruyamadı. Mensup olduğu siyasi partiyle ilişkini kesmedi. Devletin başı sıfatıyla Anayasal çıkarları ve dengeyi koruyacak bir cumhurbaşkanlığı yapmadı. Seçim sürecinin her aşamasına müdahil oldu. Açılışların bile kaçak sarayın sakinine göre ayarlandığı bir seçim sürecini yaşadık. Tansiyonu son derece yüksek ve gergin bir seçimdi. Türkiye’yi kutuplaşmaya götüren nefret söyleminin yoğun bir şekilde kullanıldığı bir seçim oldu. Sandık, siyasi iktidarın bu olağanüstü dönemlere ve kaçak sarayın sakininin tek adamlığa yönelik uygulamalarına ‘dur’ dedi. Millet dört siyasi partiye ‘müzakere edin ve uzaklaşarak bir koalisyon kurun’ mesajı verdi. Seçimlerin üzerinden 2.5 aylık dönem geçti. Bu zaman diliminde uzlaşma, birbirini dinleme, empati yapabilme yerine ülke yeniden seçim ortamına sokuldu. Kaçak sarayın sakini tek başına bu süreci yönetti, seçim tarihini belirledi. YSK hemen ‘emredersin komutanım’ diyerek, 3 aylık seçim sürecini 60 güne indirdi. Anayasal kurumlarda kaçak sarayın sakinine teslim olmuş durumdadır.”