14 Aralık özgür medyaya polis baskının yankıları hukuk çevrelerinde de kaygıyla izleniyor. Zonguldak Baro Başkanı Avukat İ. Kerem Ertem, operasyonun ardından yaptığı açıklamada, Türkiye'de ceza soruşturmalarının işleyişleri, hazırlık dosyaları üzerinden görevli kolluk birimlerinin gerçekleştirdikleri işlemleri, arama, el koyma ve gözaltına alma kararlarının tartışılmaya devam ettiğini kaydetti. 

Baro Başkanı Ertem, "Hukuk devleti, kanunların çokça değişimini kabul etmeyen, bu anlamıyla vatandaşlarına hukuki güvenlik hakkını içselleştirmiş bir yapı üzerine bina olur. Bugün, operasyon adı verilen soruşturma işlem ve süreçlerinde, yeni hayat bulan kanun değişikliklerinin(makul şüphe kavramı, bu kavrama bağlı arama ve/ya el koyma, avukatın dosya inceleme yetkisinin kısıtlanması) uygulama alanı bulduğu görülmektedir. Bu bakımdan hukuki güvenlik hakkının tam anlamıyla uygulanması yanında olmak, hukuk devletin varlığına dair en güçlü argüman olacaktır. Makul şüphe kavramının yeniden CMK sistematiğine yerleşmesi, birçok mahzur yanında, hukuki güvenlik hakkının da zarar görmesine yol açar. Özellikle makul şüphe kavramının uygulanmasında ortaya koyacağı sorunlar, makul şüphe kavramıyla soruşturmalarda beklenen teknik faydalardan fazla olacaktır. Avukatların dosya inceleme yetkilerinin kısıtlanması da eskiye dönüş anlamını taşır; hukuki güvenlik ilkesi ve hukuk devleti ekseninde ciddi ihlal olarak görülmelidir." dedi. 

KATALOG SUÇ KAVRAMINA DİKKAT ÇEKTİ

Yargı sürecindeki aksaklıkların bugün de devam ettiğini vurgulayan Ertem, sözlerini şöyle sürdürdü: "14 Aralık günü başlayan soruşturma sürecinin, -bundan evvelki süreçlerden umduğumuz gibi- katalog suç uygulamasına, makul şüphe kavramına, dosya inceleme yetkisinin kısıtlanmasına ilişkin düzenlemelere nazaran daha özgürleştirici, daha insana dayalı, hukukun genel ilkelerini önceleyen, hak ve özgürlükler temelinde ve hukuki güvenlik hakkının çevresinde işlem ve kararları kapsaması beklentimizdir. Öte yandan, yürütülen soruşturmanın detayları hakkında somut bir bilgimiz olmamasına rağmen, en azından arama veya gözaltına alma kararlarında makul şüphe kavramının yer aldığı ve sürecin işlediği malumdur. Ayrıca, soruşturmaların, katalog suç düzenlemesi ekseninde ilerlemesi ihtimali de nazara alınırsa, tedbir mahiyetindeki işlemlerin (el koyma ve özellikle tutuklama) özgürleştirici yorumla değerlendirmeye tabi tutulması başlıca beklentidir. Geçmiş uygulamalar göstermiştir ki, katalog suç kavramı, katalog soruşturma kavramını ve otomatik tutuklama kararını doğuruyor. Bundan önce olduğu gibi, bugün de, bundan sonra da, beklentimiz; yargı erkinden ve unsurlarından otomatikleşmiş değil, kategorik nitelemelerden uzak özgürlükçü bakış açılarıdır."