Fuat Avni'nin '200 kişilik gözaltı listesi' iddiasını değerlendiren Bitlis Barosu Başkanı Enis Gül, seçim öncesinde yapılacak böyle bir operasyonun kaos oluşturacağını söyledi.

"Şayet varsa böyle bir planlama ya da girişim hazırlığı bundan derhal vazgeçilmelidir." diyen Başkan Gül, "Böyle bir şeyin olması Türkiye demokrasisine vurulmuş bir darbedir. Kişilerin, toplumun genel çoğunluğunun vicdanını rahatsız edeceği gibi biz hukukçuların da vicdanını rahatsız edecektir." diye konuştu.

Basın özgürlüğünün olmazsa olmaz bir şart olduğuna dikkat çeken Gül, "Demokrasi ve özgürlük bekliyoruz, eşitlik bekliyoruz, adalet bekliyoruz, kalkınma bekliyoruz ama bakıyoruz bunların tamamen aleyhine, tamamen bunlara aykırı iş ve işlemler yapılıyor, söylemler söyleniyor. Bunlar da bizi üzüyor. Türkiye'de yargı bağımsız ve bireyin vicdanındaki adalet duygusunu tatmin etmeye mecburdur. Yargı eğer bu talimatlarla iş yapacaksa kimse tatmin olmaz. İleride yargının geleceği yer şudur; kimse yargının kararını tanımaz ve kaos olur. Yani bu ülkede farklı olarak kimse yaşamayacak mı? Farklı düşünceden insanlar olmayacak mı? Basın özgürlüğü olmazsa olmaz bir şarttır. İşte bu açıdan hakim, savcı, polis ve gazetecilere yapılacağı iddia edilen bu gözaltının hele hele seçim öncesinde bir kaos oluşturacağını belirtmek istiyorum. Şayet varsa böyle bir planlama ya da girişim hazırlığı bundan derhal vazgeçilmelidir. Bu girişim bu ülkenin çıkarlarına hizmet etmez. Daha çok zaten kamplaşmış ve kutuplaşmış olan toplum daha çok kutuplaştırır. Zaten kurum ve kuruluşlar adalettir, idaredir yeterince yara almış durumda. Var olan güven bununla daha da sarsılır." diye konuştu.

YARGI KARARLARI BİRBİRİYLE ÇELİŞİYOR

Enis Gül, şöyle devam etti: "Seçimlerden önce böyle bir girişimde bulunulması kabul edilebilir bir durum değildir. Yargı bağımsız olmalı. Bir ülkenin Cumhurbaşkanının bir gazeteciyi tehdit etmesi, gereğinin yapılacağını söylemesi kimseye yaşam hakkı verilmeyeceği anlamına geliyor. Gazetecinin göreve haber yapmaktır. Elinde bir görüntü varsa bunu yayınlayabilir. Burada neyi gizliyorlar, neyden çekiniyorlar? Yani bu ülkede farklı olan herkes yaşayabilmeli. İnsanların adalet duygusu tatmin edilmeli. Ama maalesef bu ülkede hiçbir bireyin adalet duygusu tatmin edilebilmiş değil. Bu hukuk dosyalarında da ceza dosyalarında da böyledir. Yargıtay o kadar değişik kararlar veriyor ki bir daire başka diğer daire farklı karar veriyor. Hatta Yargıtay'daki son süreçte de son genişleme sürecinden sonra kurulan bütün daireler, hatta dairenin kendi içinde verdiği kararlar bile bir biriyle örtüşmüyor. Yargı bağımsızlığı herkes tarafından neredeyse artık talimatlarla soruşturmalar açılıyor, başka şeyler yapılıyor. Geçtiğimiz günlerde iki hakim verdiği karardan ötürü tutuklandı. Hani hakim bağımsız yargıydı, hani hakimlerin teminatı ne oldu. Bunu artık fasa fiso gibi algıladık. Sanki hiç yokmuş gibi algılandı ve tutuklandılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu konuda benzer bir kararı da var. İddialar maalesef hepimizde kaygı yarattı."