Trabzon Barosu Başkanı Avukat Orhan Öngöz, bir mahkemenin verdiği kararı yok hükmünde saymanın mümkün olmadığını belirtti. Mahkemelerin verdiği kararı uygulamamayı bırakın geciktirmenin bile Anayasa'ya aykırı olduğuna vurgu yapan Öngöz, savcılığın ya da başka hiçbir makamın 'ben bu kararı tanımıyorum' deme yetkisi ve hakkının olmadığını söyledi.

Baro Başkanı Öngöz, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve polisler hakkında dün gece verdiği tahliye kararı ve sonrasında yaşanan süreç hakkında, değerlendirmelerde bulundu. Bir mahkeme kararı varsa o kararın gereğinin yerine getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Öngöz, "Bildiğim kadarıyla karar kesin. Kalkıp da bunu yok saymak mümkün değil. Hukuken böyle bir karar var, gereği yerine getirilmelidir. Savcılığın ya da başka hiçbir makamın ben bu kararı tanımıyorum yetkisi ve hakkı yok. Anayasa'nın 138. maddesi de açık. Mahkeme kararlarının uygulanmaması bir tarafa geciktirilmesi de Anayasa'ya aykırı bir durumdur. Bırakın görevi kötüye kullanma suçunu, anayasal bir ihlal de söz konusu burada. Hukuki sürecin sonunda kesin kararla ilgili yapılacak işlemler de belli. Karar ortadan kaldırılmadıkça gereği yerine getirilmelidir. O zaman Anayasa'yı da kanunları da askıya alacağız. Duruma göre, hakim kararları arasında 'uygulanır kararlar', 'uygulanmaz kararlar' diye ayrıma gideceğiz. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil." dedi.

Sulh Ceza Hakimliği'nin, Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararını yok hükmünde sayma yetkisi olmadığına ifade eden Öngöz, şöyle devam etti: "Yok hükmünde diyemez ki Sulh Ceza Hakimlikleri, bu kararla ilgili olarak. Çünkü böyle bir karar var. O karar sahte midir? O karara imza atan hakim ya da imzalayan katip, ya da böyle bir mahkeme yok mudur? Bir mahkemenin kararını başka bir mahkeme hele hele alt yetkili görünen bir mahkeme yok sayabilir mi? Böyle bir şey olmaz."

Mahkemenin kararını uygulamayanların suç işlediğini dikkat çeken Öngöz, "TCK'ya göre görevi kötüye kullanma suçunu işlemektedirler. Tabi bu kararların uygulanmasının tazminat boyutu da var. Diğer yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne imza atmışız, AİHM yetki sınırları içinde bir ülkeyiz. Başkaca uluslararası mahkemelerde de karşımıza sıkıntı olarak çıkması kaçınılmaz gibi duruyor. Umarım kararın gereği biran evvel yerine getirilir. Yargı bağımsızlığının çokça tartışıldığı, üzerinde kara bulutların dolaştığı bir dönemde, mahkeme kararlarını itibarının zedelendiği, yargıya güvenin zedelendiği bir noktada daha fazla olumsuz sonuçlara yol açmaz. Ülkemizin yargı bağımsızlığı anlamında, yargıya olan güvenin zedelenmesi anlamında endişeliyim. Umarım bunlara mahal kalmadan düzelir. Şu an itibariyle bile yargıya güvenin sağlanabilmesi için uzunca bir rehabilite sürecine ihtiyaç var." şeklinde konuştu.