Bursa Barosu Başkanı Avukat Ekrem Demiröz, sulh ceza hakimliklerinin özel yetkili mahkemelerden daha tehlikeli olduğunu söyledi. Demiröz, "Mussolini ve Hitler döneminde dahi sulh ceza hakimliklerine benzer hakimlik kurulmamıştır." dedi. İstanbul'da önceki gün, gittikleri icrada Bursa Barosu'na kayıtlı iki avukatın silahlı saldırıya uğradığını hatırlatan Baro Başkanı Demiröz, geçen hafta iki hakimin verdikleri karardan dolayı tutuklandıklarını hatırlatırken, "Avukat tutuklamaları giderek kabul edilebilir, ya da alışıldık olaylardan sayılırken bakın şimdi hakimler tutuklanmaya başlandı. Bu ne demek biliyor musunuz; eğer bir hakim doğru ya da yanlış verdiği bir karardan ötürü tutuklanıyorsa, bu ciddi bir gözdağıdır. Bilinerek yargı, yargıçlar, yargının eşit bileşeni olan avukatlar halkın gözünde itibarsızlaştırılıyorlar." diye konuştu.

Makamında düzenlediği basın toplantısında konuşan Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz, son zamanlarda yaşanılan hukuksuzluklara adeta isyan etti. Uzun bir süre iktidarın yargı kararlarına uymayışından hep şikayet ettiklerini ve buna tepki gösterdiklerini anlatan Demiröz, "Fakat öyle noktaya geldi ki; yargı, yargı kararlarına uymaz oldu. Bu son derece vahim bir nokta. Bir medya yöneticisi ve tutuklu polislerin için reddi hakim talepleriyle başlayan sona asliye ceza mahkemesinde son bulan tahliye kararları verildi. Usul tartışmaları ne olursa olsun, bir mahkeme önüne konulan dosyayı böyle takdir etmiş ve böyle değerlendirerek tahliye kararı vermiş. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve infaz savcılığı bunu uygulamadı. Birinci suç burada; hiçbir savcılık mahkemenin kararını uygulamamazlık edemez ama bu Türkiye'de gerçekleşti. 10. Sulh Ceza Hakime, tuttu dedi ki, '29. asliye ceza mahkemesinin verdiği karar yok hükmündedir'. Sonra HSYK hakimleri görevden aldı. Yeni hakim, kendi mahkemesinin kararına 'bu karar geçersizdir' dedi. Bu sürecin ne kadar tehlikeli olduğunu anlamamız için şöyle örnek vereyim; 'Bir mahkemenin kararını, öteki mahkeme, o mahkemenin kararını daha öteki mahkeme 'Senin kararı geçersizdir' diyebilir. Bunun yaratabileceği kaosu düşünebiliyor musunuz?" şeklinde konuştu.

MUSSOLİNİ VCE HİTLERN DÖNEMİNDE BİLE SULH CEZA HAKİMLİĞİNE BENZER BİR YAPI KURULMADI

Benito Amilcare Andrea Mussolini ve Hitler döneminde dahi sulh ceza mahkemelerine benzer bir yargı yapısının kurulmadığını savunan Bursa Barosu Başkanı Demiröz, şunları kaydetti: "Mussolini ve Hitler döneminde bile buna benzer, böyle hakimlikler kurulmuş değil, bunlar mahkeme falan değil, bunlar tutuklama ve tahliyelere karar veren mahkemeler şeklinde çalışıyor. Özel yetkili mahkemelerden daha tehlikeli çünkü; iktidar öylesine bir kuşatma altına almış ki; sulh ceza hakimliklerinden iktidarın düşündüğüne, talebine aykırı karar veren hakim ertesi günü HSYK tarafından görevden anılabilir. Taa ki, gereğini yerine getirebilecek hakim bulunana kadar. Sulh ceza hakimlikleri mahkeme değil, ama mahkeme üzerinde, şimdi böyle bir sürece girdik. Bu tehlikeli gelişme zaten yüzde 13-15'lere düşmüş olan yargıya olan güveni de korkarım ki, sıfırlara yaklaştırdı."

BİR HAKİM VERDİĞİ KARAR İÇİN TUTUKLANIYORSA BU BİR, 'BENİM İSTEDİĞİM KARARI VERMEZSEN' GÖZDAĞIDIR

Avukat tutuklamalarının giderek kabul edilebilir, ya da alışıldık olaylardan sayılırken bakın şimdi hakimlerin tutuklanmaya başlanıldığına dikkat çeken Demiröz, şöyle devam etti: "Bu ne demek biliyor musunuz; eğer bir hakim doğru ya da yanlış verdiği bir karardan ötürü tutuklanıyorsa, bu ciddi bir gözdağıdır. Benim istediğim kararı vermezsen tutuklanabilirsin' gözdağıdır. Hakim teminatı kalmadı. Avukatlar için ne oluyor? İstanbul'da savcılık bir grup avukata 'siyasi davalara giremezsiniz' gibi hukukta yeri olmayan son derece saçma girişimde bulundu. avukatlara büyük saldırılar var. Avukat Umut Kılıç'ın tutuklanmasını unutmayalım. Sınav yapan heyete eleştiri getirdiği için tutuklandı. 'Bir avukat tutuklanmaz, hakim tutuklamaz' anlamında algılamasın kamuoyu. Çünkü suistimal ediliyor 'hakimse hakim, avukatsa avukat tutuklansın' diyorlar. Tutuklanabilir ama hükmün açıklanmasının geri bırakılması' diye tanımladığımız nitelikte bir suçsa eğer bu suçtan ötürü bur avukat tutuklanıyorsa, verdiği karardan ötürü bir hakim tutuklanıyorsa artık bunun vahametini kamuoyu anlamak zorundadır. Sıranın kime geleceğini anlatmaya gerek yok. Bu, iktidar tarafından sopa gibi kullanılan sulh ceza hakimlikleri kanalıyla bir yılgı, korku imparatorluğu yargı üzerinden gerçekleştirilmek isteniyor. Bu tehlikeye karşı halkın tepkisini istiyoruz; çünkü yarın kendi başına geldiği zaman şikayet etmeye hakkı olsun diye."

İCRAYA GİDEN İKİ AVUKATA SİLAHLI SALDIRI OLDU, BU İTİBARSIZLAŞTIRMANIN BİR ÇEŞİDİ

İstanbul'da Bursa Barosu'na kayıtlı iki avukatın görevini yaparken silahlı saldırıya uğradığını belirten Ekrem Demiröz, şunları kaydetti: "Meslektaşlarımıza borçlu olan kişi tarafından tabancanın tüm şarjörünün boşaltılması suretiyle bir saldırı gerçekleşti. Bunlar münferit gibi görünebilir ama o kadar çok yaygın. Bunun da temeli var; bilinerek yargı, yargıçlar, yargının eşit bileşeni olan avukatlar halkın gözünde itibarsızlaştırılıyorlar. Bu itibarsızlaştırmanın da halkta karşılığı budur. Biri silahla ateş eder, öteki hakaret eder, beri ki saygın olmayan davranış yollarına başvurur. Yargı kuşatma altındadır. Bursa Barosu olarak tüm hukuksuzluklara karşı tüm direncimizle çabalayacağımız gibi güvenilir yargının yeniden inşası için tüm gücümüzle mücadele etmeye sürdüreceğiz, yargıyı çürüterek, ve yozlaştırarak bundan siyasi çıkar umut eden ve yargı üzerinden siyaset yapmaya kalkan siyasileri de son kez uyarıyoruz. Yargı netameli bir alandır elleriyle beraber kendilerini yakar. Lütfen iktidar içinde bulunan akli selim insanlara sesleniyoruz; bu kötü gidişe lütfen 'dur' desinler ve kifayetsiz yaklaşımların sadece iktidarı değil ülkeyi de yakacağını unutmasınlar. Herkesin hukuk önünde eşit olduğu bir ülke ve adalet istiyoruz. Onun için bize destek olsunlar."