Baş ağrılarının en büyük sebeplerinden biri olan sinüzit, hem Türkiye'de hem bütün dünyada en sık rastlanan hastalıklardan biri. Her yıl milyonlarca kişi sinüzit nedeniyle ciddi ağrılar yaşıyor ve dertlerine çare arıyor.

KBB Uzmanı Dr. Feyha Kahya Aydoğan, yüz kemiklerinin içindeki yüz sinüslerinin üzerinde bulunan mukoza zarının iltihaplanarak sinüzite neden olduğunu belirtti. Yeni doğmuş bir bebeğin bile çok küçük de olsa sinüsleri bulunduğunu vurgulayan Aydoğan, “Başlangıçta bezelye büyüklüğünde olan bu boşluklar yaş ilerledikçe burnun içinden yüz ve kafatası kemiklerinin içine doğru genişliyor. Çocukluk ve genç erişkinlik çağında da büyüyerek genişlemeye devam ediyor. Sinüsler, burnun iç yüzeyini kaplayan zarın aynısı tarafından kaplanıyor. Sinüsler, küçük açıklıklarla burun boşluğuna bağlanıyor ve bu bölgelerin tıkanması sinüzit ataklarının ortaya çıkmasına sebep oluyor.” dedi.

Sinüslerin burun sisteminin bir parçası olduğunu dile getiren Aydoğan, “Normal şartlarda burun ve sinüsler günde yaklaşık yarım litre mukus adı verilen salgı üretiyor. Mukus, burun yüzeyi (mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan partikülleri süpürüyor ve yıkıyor. Daha sonra bu mukus geriye, boğaza doğru süzülüyor ve yutuluyor. İçindeki parçacıklar ve bakteriler de mide asidi tarafından parçalanıyor. Birçok insan bunun farkına bile varmıyor. Eğer bu salgının içeriğinde farklılık oluşursa o zaman geniz ya da burun akıntısı şeklinde hissedilmeye başlanıyor. Hava kirliliği, alerji veya virüsler tarafından irrite edilen burun mukozası normalden çok fazla mukus üretiyor. Salgı kendini burnun önünde ve arkasında fazla miktarda akıntı şeklinde gösteriyor. Bir diğer reaksiyon ise salgılanan mukusun yapışkan ve kıvamlı olması şeklinde. Bu, hava kanallarının çok kuru olduğu ve zarların yeterince sıvı salgılayamadığı durumlarda görülüyor. Bakteriler tarafından oluşturulan enfeksiyonlarda da yapışkan ve kıvamlı mukus gözleniyor. Aynı zamanda iltihap nedeniyle mukusun rengi de sarı veya yeşil olabiliyor.” ifadelerini kullandı.

NASIL KRONİK HALE GELİYOR?

Tipik akut sinüzitin soğuk algınlığı veya alerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıktığı bilgisini veren Dr. Aydoğan, “Zarlar o kadar çok şişiyor ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanıyor. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında rahat hareket edemiyor ve mukus, sinüslerin içinde birikerek basıncın artmasına neden oluyor. Hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözlerin arasında veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrı meydana gelebiliyor. Çıkışı kapalı ve mukus dolu bir sinüs, bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortam. Soğuk algınlığı normalden fazla sürer ve burun akıntısının rengi sarı-yeşile dönerse bakteriyel enfeksiyon gelişiyor. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok şiddetli olabiliyor. Baş ağrısına, göz ağrısı, halsizlik, yüksek ateş, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ağız kokusu ve geniz akıntısı eşlik edebiliyor. Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişebiliyor.” diye konuştu.

Sinüs kanallarının tıkanmasına sebep olan durumların sinüzite zemin hazırladığını aktaran Aydoğan, şunları söyledi: “Alerjisi olanlarda sinüzit atakları daha sık görülebiliyor ve alerji, soğuk algınlığındaki gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden oluyor. İyi nefes alamayan ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlarda sinüzit atakları daha sık oluşabiliyor. Burun kıkırdağı eğriliği, geniz eti ve polip gibi durumlar buna örnek olabiliyor. Sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren ve kalabalık ortamlarda bulunan kişilerde de yine sinüs enfeksiyonuna çokça rastlanıyor. Ayrıca sigara içenler de nikotinin doğal direnç mekanizmasını bozmasından dolayı daha sık sinüzit geçiriyor. Bazı sinüzit atakları ise üst dişlerdeki enfeksiyonlara bağlı olabiliyor.”

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?

Sinüzit tanısının konması ve tedavinin uygun şekilde planlanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Aydoğan, “Bazı durumlarda sinüslerin röntgen filminin çekilmesi gerekebiliyor. Hastalığın seyrine göre tedavide antibiyotik uygulaması veya cerrahi müdahale, hatta bazen her ikisi de gerekebiliyor. Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik sinüzit tedavisinde genellikle cerrahi müdahaleye başvuruluyor. Son yıllarda uygulanan 'Endoskopik Sinüs Cerrahisi' bu hastalıkların çözümünde uygulanan oldukça başarılı bir teknik.” açıklamasında bulundu.

Acıbadem Adana Hastanesi KBB Uzmanı Dr. Feyha Kahya Aydoğan, sinüzite karşı alınacak önlemleri şu şekilde sıraladı: “Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici kullanın. Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun. Alerjiniz varsa bunu kontrol edin. Sigara dumanından uzak durun. Dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın. Enfeksiyon olduğunu bildiğiniz insanlarla temasınızı sınırlamaya çalışın, olmuyorsa sık el yıkamak, ortak havlu kullanmamak gibi bir takım önlemler alın. Sadece sizi muayene eden ve şikayetlerinizi bilen doktorun verdiği ilaçları kullanın.”