Kanaltürk ve Bugün televizyonlarıyla Bugün ve Millet gazetelerinin bağlı olduğu Koza-İpek Grubu’na yapılan baskını değerlendiren İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, “Basın özgürlüğüne karşı yapılan her türlü hukuksuz eylemi, işlemi kabul etmek mümkün değil.” dedi. Türkiye’nin basın özgürlüğü anlamında dünya ölçeğinde sıkıntılı bir ülke olduğunu söyleyen Özcan, basına yönelik herhangi bir kuvvetli şüpheye dayanmayan, herhangi bir delil olmaksızın baskınlar yapılarak basının susturulması yoluna gidilmesi halinde bunu asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Özcan, “Ancak çok kuvvetli deliller ortaya koyularak bu tür baskınlar, aramalar yapılabilir. Burada yargının son derece dikkatli olması gerekir.” uyarısında bulundu.

Türkiye’nin kuvvetler ayrılığı sistemiyle yönetilen bir ülke olduğunu, bunun amacının yargının yürütme ve yasama organını denetlemesi olduğunu ifade eden Baro Başkanı Özcan, “Yargının, bağımsız ve özgür olarak hareket etmesini bekliyoruz. Yargının hiçbir yürütme organından emir ve talimat almaksızın, objektif olarak mevcut delilleri değerlendirerek bu tür eylemlerin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Eğer ki kuvvetli delil ve şüpheler olmaksızın yapılacak herhangi bir müdahale, ülkemizi uluslararası saygınlık anlamında zor duruma düşürecektir. Basın özgürlüğü önemlidir, temel hak ve özgürlüklerin en önemlilerindendir. Vatandaşın bilgi alma hakkının, kısıtlanmaksızın yerine getirilmesi gerekir. Sırf bunu engellemek, vatandaşın bilgi almasını engellemek amacıyla veya siyasi çıkar amacıyla yapılan bu tür baskınları kabul etmek mümkün olamaz. Yargı organlarının tarafsız, objektif şekilde hareket etmesi gerekir.” dedi.

Hukukçular olarak, yargı erkini kullanan hakim ve savcılara bağımsız, özgür ve tarafsız olarak mevcut delilleri, kuvvetli şüphe durumlarını değerlendirerek hareket etmelerini tavsiye ettiklerini belirten Özcan, aksi halde bu tür eylemlerin ülkenin itibarının zedelenmesine sebep olacağını söyledi. Polis baskınlarının sadece iktidara muhalif basın organlarına yapılıyor olması durumunda bunu kabul etmelerinin mümkün olmayacağının altını çizen Aydın Özcan, şunları söyledi: “Ülkemiz, parlamenter sistemle yönetiliyor. Burada yargı organının bağımsız ve özgür olması, hiçbir yürütme organından emir ve talimat almaması demektir. Hukuk kurullarının, yasaların tarafsız ve objektif olarak uygulanması gerekir. Aksi halde sırf muhalif olması dikkate alınarak yapılacak her türlü hukuki eylem ve işlemin de sorgulanmasını gündeme getirecektir. Yargı organlarına güven zedelenecektir. Kamunun çıkarı zedelenecektir. Bunlar ülkenin uluslararası piyasadaki konumunu zedeleyecektir. Bunları tasvip etmek mümkün değil. Biz özellikle siyasi iktidarlardan ve basın özgürlüğüne ket vuranlardan bu sınırlamaların kaldırılmasını beklerken bunun yapılmasını kabul etmek mümkün değil.”

'YARGININ BAĞIMSIZ OLMASINI ARZULUYORUZ'

Yargının bağımsız olmasını arzuladıklarını da kaydeden Baro Başkanı Özcan, “Ülkemizde hukuk sistemi, yasal anlamda ve sistem anlamında yargı bağımsızlığını emreder konumda ancak fiili uygulamalara bakınca maalesef bunun böyle olmadığını görüyoruz, çok örnekleri var. Bu örnekleri mümkün olduğunca azaltmak için elimizden gelen her türlü çabayı barolar olarak göstermeye çalışıyoruz. Her kimden gelirse gelsin yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü ortadan kaldıracak her türlü eyleme karşı İzmir Barosu olarak daima doğruları savunuyoruz. Gerek siyasileri ve gerek yargı organını temsil eden yargıç ve savcılarımızı, hukukun üstünlüğünden ve yargı bağımsızlığından yana taraf olmaya davet ediyoruz.” diye konuştu.