Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, "Türk ve Kürt çatışırsa ne Türk kalır, ne Kürt. Alevi ile Sünni ayrışırsa ne Alevi kalır ne Sünni. Oysa Türk ve Kürt, Alevi ve Sünni birleşirse ne zalim kalır ne de zulüm." dedi.

Ülgür Gökhan, Çanakkale Zaferi'nin 100. Yıldönümü dolayısıyla 18 Mart Stadyumu'nda düzenlenen törende konuştu. Tören alanında bulunanlara değil, şehitlere seslenmek istediğini söyleyen Gökhan, "Ey bu topraklar için toprağa düşenler, bir hilal uğruna güneş gibi batanlar; siz kara toprağın üstünde de altında da bir oldunuz bizse ayrıştık, bölündük, hatta birbirimizi öldürdük. Siz fakirlik içinde kazandınız, bizse zenginleştikçe kaybettik, siz düşmanınızı bile kucağınıza aldınız, bizse dostumuzun dahi boğazına sarıldık. Dün bir avuç yer ne kadar çok kişinin olmuş, bugün koskoca bir memleket ne kadar az kişinin kalmış. Siz şimdi ebedi istirahatgâhınızda uyuyorsunuz, bizse derin uykulardayız, asıl uyuyan biziz. Ve Seyit Onbaşı’ya sesleniyorum; Sen sadece 215 kiloyu değil Koca Şehit, sen vatanının yükünü sırtlayıp kaldıransın. Oysa biz senin ağır yüklerin altına giremedik, kolayı seçtik, sana layık olamadık. Sen düşmanın dümenini bombalarken biz düşmanın dümen suyuna girdik." diye konuştu.

'ERKEK OLDUK AMA ADAM OLAMADIK'

63 kişilik takımıyla kenetlenip bir olan ve 2 bin kişiye karşı destanlar yazan Yahya Çavuş gibi zorluklara karşı olamadıklarını belirten Gökhan, şöyle devam etti: "12 Eylül’de bölündük, Sivas’ta yüreğimize ateşler düşürdük, Maraş’ta ve daha nicelerinde insanlığımızı öldürdük. Sevdiğini geride bırakan kahraman; sen yârinin kokusunu barutun kokusuna terk edensin. Yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken bile kadınına mektup yazıp ‘ruhum’ diye hitap edensin, bizse kadınlarımızı hak ettiği yere getiremedik. Özgecanları ve daha nice kadınlarımızı hayatta tutamadık. Sen kadınına mektubunun arasında çiçekler gönderirken, biz gözlerinin altından morluğu, vücudundan karayı, yarayı eksik edemedik. Sizler vücudundaki kurşunlar, onur madalyanız; kadınlarımızın vücudundaki morluklar ise bizim utanç vesikamızdır. Biz erkek olduk ama adam olamadık."

'ANALARIN GÖZYAŞLARINI DİNDİREMEDİK'

Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’e de seslenen Ülgür Gökhan, konuşmasına şöyle devam etti: "Sen mektubunda düşmanların evlatları için ‘kahramanlar’ diyensin. Onların annelerine ‘gözyaşlarını dindirin’ diye seslenensin ve sen onları da evlat bilip bu toprağa dost diye tanıtansın. Biz senin gibi hoşgörülü olamadık, bu vatanda herkesi kucaklayamadık. Değil yabancı anaların gözyaşlarını dindirmek, kendi analarımızın bile gözyaşlarını durduramadık. Sözün özü, 1915 Çanakkale ruhu sınavından çok da başarılı çıkamadık ama çok şey öğrendik. Ben de çok şey öğrendim. Büyük balığın küçük balığı her zaman yiyemeyeceğini Nusrat, senden öğrendim. Merminin mertlikle, tüfeğin yürekle boy ölçüşemediğini siz atalarımızdan öğrendim. Çanakkale’de küllerinden yeniden doğmayı, prangaları kırıp yeniden ayağa kalkmayı öğrendim. Çanakkale ile ilgili birçok şeyi bildim, öğrendim anladım ama bir tek şeyi anlayamadım. Ey büyük Atatürk, seni anlayamayanları, anlayamadım. Ey anaların gonca gülleri, babaların koçyiğitleri, yine de üzülmeyiniz ve huzur içinde uyuyunuz. Sizlerin huzurunuzda diyorum ki; Anafartalalar’daki gibi Türkiye’ye hücum etseler Arıburnu gibi direniriz. Conkbayırı’ndaki kalbimizden şarapnelle de vurulsak, Namazgah Tabyası gibi topla da dövülsek, Çimenlik Kalesi gibi dik, Kilitbayır Kalesi gibi sağlam dururuz. 57. Alay gibi gerektiğinde son neferimize, son nefesimize kadar mücadele ederiz."

"Yürüdüğü yolda iz bırakmayan o yoldan geçmiş sayılmaz." diyen Gökhan, "Ey şehitlerimiz siz de Çanakkale’de iz bıraktınız. Hâşa ne Çanakkalesi, tarihimizde de yüreğimizde de ruhumuzda da iz bıraktınız. Bizler ilhamımızı siz şehitlerimizden alıyoruz. Biz de sizin gibi özgürlüğümüze, barışa ve kente sahip çıkıyoruz. 100 yıl önce hiç düşünmeden canından vazgeçen sizler, bağımsızlığınızdan, özgürlüğünüzden vazgeçmediniz. Çocuklarından analarından kopan sizler, hürriyetinden koparılamadınız. Şimdi Mehmet Akif gibi hep beraber, hep bir ağızdan diyeceğiz ki ‘Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım." ifadelerini kullandı.

'KÜRT VE TÜRK ÇATIŞIRSA NE TÜRK KALIR NE DE KÜRT'

Konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları da veren Gökhan, "Aziz şehitlerimiz size söz; barışın kenti Çanakkale’de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz, kardeş olacağız. Çünkü Çanakkale Savaşı, kardeşlerle düşmanların savaşıdır. Çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir. Türk ve Kürt çatışırsa ne Türk kalır, ne Kürt. Alevi ile Sünni ayrışırsa ne Alevi kalır, ne Sünni. Oysa Türk ve Kürt, Alevi ve Sünni birleşirse ne zalim kalır ne de zulüm. Onun için barışın kenti Çanakkale’den, savaşın 100. yıldönümünden haykırıyorum; Meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden, Ağrı Dağı’nın yamacındaki yabani bir ota kadar, her yere barış istiyoruz. Sinop’ta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden, Hatay’ın Kızılçat köyünde açan çiçeğe her şeyde barış istiyoruz. İstiyoruz ki etrafımızdaki çember daralmasın. Barış ve özgürlük nefes alsın." diye konuştu.

Barışın kenti Çanakkale’nin belediye başkanı olarak inatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalini sürdüreceğini kaydeden Gökhan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Biliyorum ki şehitlerimizin mezarlarındaki her bir kitabeyi öpen Çanakkale rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak. Biliyorum ki 100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerlerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacaktır. Bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi ekmeğimizden tasarruf edeceğiz ama özgürlüğümüzden asla. Candan olacağız, yargan olacağız ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla. Biz de sizler gibi düşmanımızda kucağımızda taşıyacağız ama sırtımızda asla. Son nefesimizi tüketeceğiz ama onurlu mirasınızı asla. Bedenimizi çiğnetiriz ama özgürlük ve barış yeminimizi asla. Ey aziz şehitlerimiz, siz toprağın altındakiler biz üstündekilere ilham olsun. Bükülmez bileklerinize, korku bilmez yüreklerinize selam olsun. Özgürlük için toprağa düşüp, toprak olan siz şehitlerimizin ruhları şad olsun."