Türkiye'nin birçok ilinde Sulh Ceza Hakimlikleri aracılığıyla eğitim, hayır gibi hizmetler veren kurumlara yapılan baskınlara bir yenisi eklendi. Merkezi İzmir’de bulunan ve 1979 yılından bu yana sağlık hizmeti ve eğitimi alanında önemli işlere imza atan Türkiye Tabipler Vakfı (TTV) polisler tarafından basıldı. Mali Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, adresi şaşırınca yanlışlıkla Şifa Üniversitesi’ne ait binaya girdi. Polislerin adresi bulamayarak yanlış yere girmesi üzerine tutanak tutuldu. TTV yetkilileri, polisin adresi bulamayarak karıştırmasını ‘manidar’ olarak değerlendirerek, bunun bir algı operasyonu olduğunu dile getirdi.

İzmir'de yapılan baskınların tamamının altında imzası olan Savcı Okan Bato'nun talebi üzerine Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği izinle, iki ay önce müfettişlerin denetiminden başarıyla geçen Türkiye Tabipler Vakfı'na ait 2 adrese, İzmir Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri ve maliye müfettişleri, saat 10.00 sıralarında arama yapmaya gitti. Ancak vakıf binasına giden ekipler adresi bulamadı. Vakıf binası diye Şifa Üniversitesi merkez binasına giden polislere, yanlış yere geldikleri hatırlatıldı ve bu durum tutanak altına alındı.

Aramanın sadece Şifa Üniversitesi merkez binasının 6'ncı katında vakfa ait olan yer ile Bornova Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi alanındaki vakfa ait yerde yapıldığı, Şifa Üniversitesi ve hastanelerde arama olmadığı öğrenildi.

Sulh Ceza Hakimliği'nin kararıyla vakfa ait ofislerde yapılan aramada polislerin bilgisayarların imajlarını alacağı ve resmi belgelerde inceleme yapacağı, herhangi bir gözaltı kararının bulunmadığı öğrenildi. Ayrıca baskın yapılan vakfın 2008-2013 dönem faaliyetlerinin, 2 ay önce Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişleri tarafından incelemeye aldığı, hiçbir eksiklik bulamadığı ve faaliyetlerinin onaylandığı belirtildi. Şifa Üniversitesi'nin de 3 ay önce YÖK denetiminden geçtiği belirtildi.

Türkiye Tabipler Vakfı Genel Sekreteri Alaattin Şahin, vakfın 1979’da kurulduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi: “Kurulduğu günden bu yana İzmir’de sağlık alanında pek çok hizmetin öncüsü olarak faaliyette bulundu. Vakfımız, Anayasamızın 130 ve 131.’ci maddeleri uyarınca vakıf üniversiteleri kurulabilmesi imkanı doğduktan sonra, 2009 yılında Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) üniversite kurmak için başvurdu. YÖK, kısa bir zaman zarfında üniversitemizin kurulmasını onayladı. Bakanlar Kurulu tasarısı olarak Meclis'e geldi, 2010 yılının aralık ayında da TBMM’den geçen yasanın resmi gazetede yayınlanmasıyla üniversitemiz eğitim hayatına başladı. 2547 sayılı yasa ile kurulan üniversiteler, vakıf üniversiteleri dahi olsalar kurucu vakıftan ayrı bir kişiliğe haizlerdir. Kamu tüzel kişiliğidir bu. Vakıftan bağımsız olan üniversite bünyesinde 2547 çerçevesinde her yıl YÖK tarafından denetimler yapılır. Üniversitede YÖK tarafından bugüne kadar yapılan denetimlerin hepsi başarıyla geçirilmiştir. Vakıf üniversitesi her yıl YÖK tarafından takdirle yad edilmiştir. Kurulduğu günden bu yana üniversite bilinçli öğrencilerin tercihi olmuş, yüzde 100 kontenjanları doldurmuş, Türkiye’de derece yapan öğrencilerin Tıp Fakültesi itibariyle birinci tercihi olmuştur. Vakıf üniversiteleri ve devlet üniversiteleri arasında tıp fakültesi ve diğer branşlar itibariyle değerlendirildiği zaman, üniversitenin hep zirvede olduğu görülecektir.”

'ÖSYM SONUÇLARI ORTADADIR'

Şifa Üniversitesi’nen zirvede olan bir kurum olduğunu dile getiren Alaattin Şahin, “Geçmiş yıllardaki ÖSYM sonuçları bunun en bariz göstergesidir. Vakıf olarak bugüne kadar rutin denetimlerin tamamı yapıldı. En son vakıf denetimimiz 2008-2013 dönemine haiz olmak üzere daha iki ay önce tamamlandı. Vakıflar müfettişlerinin raporları elimize ulaştı. Vakıflar bölge ve genel müdürlüklerinin değerlendirmeleri elimizde mevcut. Biz, vakıflar denetiminden daha iki ay önce geçmiş bir vakıfız. Üniversitemiz, YÖK denetiminden daha 3 ay önce geçti. YÖK’ün yazısı daha üç gün önce elimize ulaştı ve hiçbir eksikliğin olmadığının tespit ediliği YÖK kararıyla belgelenmiş oldu.” dedi.

'BU BİR ALGI OPERASYONU'

Vakıf ofisinde yapılan işlemin ne olduğunu bilmediklerini anlatan Alaattin Şahin, şöyle konuştu: “Yapılan işlemin ne olduğunu ben de bilmiyorum. Mali şubeden arkadaşlar gelmişler, bir ihbarı değerlendirdiklerini söylemişler. Vakıf herhangi bir ticari faaliyette bulunmuyor. Üniversite bünyesinde faaliyette bulunan hastanelerini 2012 yılında üniversiteye devretti. Kurucu taahhüdünde olan konuların tamamını yerine getirdi. Aşağı yukarı tahminen bugünkü rakamlarla 20-25 milyon dolar civarında bir meblağı üniversiteye aktardı vakıf. Bugüne kadar yapılan YÖK denetimlerinde üniversiteyle ilgili bir şey yok. Vakıf denetimi daha iki ay önce tamamlandı, onlarla da ilgili bir şey yok. Şifa derken biraz karışıyor. Kadıköy Şifa var, Ağrı Şifa var. Adı Şifa olan her şeye gidilecekse Türkiye’de herhalde yüz adrese gidebilirler. Arkadaşlar zannediyorum, 2012’de olan adres değişikliğini biraz atlamışlar. 3 yıl önceki adreste kalmışlar. Üniversitenin binasına vakıf merkezi diye gelmişler. Bu konuda arkadaşlara gerekli malumat verildi. Üniversitenin vakıftan ayrı bir tüzel kişiliği olduğunu yasa ifade ediyor. Üniversiteyle ilgili herhangi bir sıkıntı, şikayet vs. söz konusu değil. Kesinlikle bunun bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum. Bu adreslerin tamamının Şifa’ya ait olduğu görülüyor zaten. Vakfın İzmir’de herhangi bir ticari faaliyeti yok. Sadece bir ofisten ibaret. 5 kişinin çalıştığı bir vakıf merkezi var.”

Türkiye Tabipler Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Hacıbeyoğlu da, polislerin yanlış yere geldikleri için tutanak tutulduğunu dile getirdi. Hacıbeyoğlu, şunları kaydetti: “Tutanakları imzalayacağız. 2015 Türkiye’sinde adresin yanlış olması veya bu kadar komik bir durumun olması bizleri çok üzüyor. Bugüne kadar yapılan şeyleri televizyondan izlemiştim çok komik geliyordu Ama bu şeyi görünce ne kadar boş olduğu daha net ortaya çıktı. Türkiye Tabipler Vakfı ile ilgili bir arama kararı var ama biz şu anda Şifa Üniversitesi’nin binasındayız. Türkiye Tabipler Vakfı bizim kurucu vakfımız. Tüm varlığıyla sağlık hizmetine kendisini adamış, kimsenin olmadığı dönemde 1979 yılında vakıfçılık yapmışlar ve hastenecilik yapmışlar. Gelirini sordunuz, bir kere şunu söylemek lazım. Türkiye Tabipler Vakfı ve Şifa Üniversitesi Türk milletinin vakfıdır. Burada bulunan herkes burası benimdir derse hiç kimse itiraz etmez. Çünkü burası milletin malı. Millet için var. Türkiye’de 70 milyon insan varsa hepsinin malı burası. Bugüne kadar sağlık hizmeti noktasında ciddi yatırımlar yapmış ve sağlık hizmeti sunmuş, 2010’da üniversite olma hayalini gerçekleştirmiş olan Türkiye Tabipler Vakfı, bu emeline de ulaşmış bu süreçten sonra tüm mal varlığını büyük bir kısmını üniversiteye devretmiş. İzmir’deki hastanelerinin tamamı Şifa Üniversitesi’ne bağlıdır. Zamanlama da manidar. Öğrencilerimiz sınava girdi. Ben de öyle düşünüyorum en azından üniversiteyle alakalı. Çünkü Türkiye’de ilkleri yapmış, ilkleri gerçekleştirmiş, Türkiye’de en yüksek tercih oranı olan bir üniversite, kurulduğu yıldan beri herkes bakabilir üniversite kılavuzlarında tüm branşlarda, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ve diğer branşların hepsinde Türkiye’nin ilkleri geldi tercih etti. Tahmin ediyorum onunla alakalı bir şey olduğunu düşünüyoruz Sapla samanı birbirine karıştırıp ortaya karışık, ‘ne vereyim abime’ muhabbetinde bir şey olduğunu düşünüyorum."

Polislerin, Türkiye Tabipler Vakfı’ndaki arama çalışması halen sürüyor.