MİT’e ait TIR’ların durdurulmasıyla ilgili tutuklanan 4 savcıdan eski Adana Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık’ın avukatı Aziz Erbek, müvekkilinin hiçbir hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle cezaevine konulduğunu söyledi.

HSYK’nın Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği ‘tutuklama talepli yakalama emrindeki’ evrakına göre Bağrıyanık’ın Adalet Bakanlığı, Bekir Bozdağ ve HSYK Genel Sekreterini aradığı halde, "Neden olaya müdahale etmedi" diye suçlandığını söyledi. Erbek, "Bu, Türk yargısı için bir züldür. Adalet Bakanı üst makamı değildir. Başsavcı yargıyı, Bakan yürütmeyi temsil eder. Yargı, yürütmenin emrinde bir kuvvet değildir. Hukuk Fakültelerinde ve dünyadaki bütün evrensel hukuk normlarına göre kuvvetler eşittir. Yargı, yürütme ve yasamadan bir adım öndedir. Adalet bakanı asla başsavcıya talimat veremez. Talimat kabul etmediği için ‘tutuklama’ talebinin birinci maddesi boştur. Hiçbir hukuki mesnedi yoktur." dedi.

'MÜVEKKİLİM ADALET BAKANI’NIN SÖYLEDİKLERİNİ EMİR TELAKİ ETMEDİĞİ İÇİN TUTUKLANDI'

İkinci tutuklama sebebi olarak Süleyman Bağrıyanık’ın "Neden Adana ve Hatay valilerinin dediklerini yapmadın? Soruşturmayı yürüten savcı Özcan Şişman ile neden şifreli konuştun?" denildiğini açıklayan Erbek, sözlerine şöyle devam etti: "Şifresi de şu: Özcan Şişman ‘Burada görevliler var. Açtırmayız, diyorlar. Biz hukuken gereğini yapıyoruz’ diyor. HSYK bu ifadeleri şifreli bir konuşma sayıyor. Yargılama sistematiği içerisinde savcı, başsavcının emrinde değil. Müvekkilim bir hukukçu gibi davranmış, Adalet Bakanı’nın söylediklerini emir telaki etmemiş, doğru düzgün işini yapan bir başsavcı gibi davranmıştır. Bundan dolayı Bağrıyanık’ın tutuklanması Türk yargısı için bir züldür. Bu tutuklama olduğuna göre Türk yargısı bugün diz çökmüştür. Yürütme yargıyı işlemez hale getirmiştir. Yürütmenin yargıyı bu kadar saygısız ve baskı yaptığı ilk defa görülmüştür."

'KELEPÇE TAKILMAK İSTENMESİ SEMBOLLÜKTÜ; MANEVİ BİR BASKI YAPMAK İSTEDİLER'

12 Eylül darbesi dönemindeki mahkemelerde Necmettin Erbakan’ın tahliyesine öfkelenen Kenan Evren ve Milli Güvenlik Konseyi’nin bile ‘mahkeme kararlarına’ uyduğuna işaret eden Erbek, bugün o noktanın yüzlerce kilometre gerisine düşüldüğünü dile getirdi.

4 savcının görevlerini yaptıkları için tutuklandığını vurgulayan Erbek, şöyle devam etti: "Paraleldir, şudur budur; bunlar yürütmenin kamuoyunu yanıltmak için uydurduğu bir bahane. Savcıların haklılığı gün gelecek gün ışığına çıkacaktır. Gün ışığına çıktığında bugünkü buzlar tuzla buz olacaktır. Polis tutuklaması verilen savcıların koluna kelepçe takmak için çabalıyor. Bundaki amaçları öyle bir fotoğraf çektirip, kamuoyuna yansıtarak, halen görevde olan hakim ve savcılara göz dağı vermektir. Savcılar başarıyla mahkemede savunma yaptı. Ama heyet dinlemiyor; başları önlerinde eğik, söylenenleri kulak arkası yapacakları bir üslupla yargılama yaptılar. Kelepçe takılmak istenmesi sembolüktü. Manevi bir baskı yapmak istediler. Ama müvekkillerimizin dik duruşu ile emniyet kelepçe takamadı."

‘EĞER İNSANİ YARDIM MALZEMESİ İSE BUNU SAKLAYACAK BİR ŞEY YOK’

Duruşmada, soruşturmadaki bütün hususların detaylı bir şekilde ortaya çıktığının altını çizen Erbek, "Birilerinin söylediği gibi TIR’larda taşınan devlet sırıysa; zamanın Başbakanı, TIR’larda insani yardım malzemesinin olduğunu söyledi. Onu söylemek dahi devlet sırı olması gerekir. Eğer insani yardım malzemesi ise bunu saklayacak bir şey yok. Kamuoyunda bahsedildiği gibi TIR’ların ağzına kadar askeri malzeme dolu olduğu aşikardır. Bütün gerçekler bir gün tüm açıklığıyla kamuoyunun önüne çıkacaktır." diye konuştu.

HSYK’nın ne olduğu beli olmayan ‘iddianame, fezleke’ diyemedikleri "paçavra bir kağıt parçasını" Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesine tepki gösteren Aziz Erbek, "Bu yargılamanın nasıl sonuçlanacağının önceden beli olduğunu gösteriyor. Bu bilerek, istenerek, önceden kurgulandığı savunmalarımızda ifade edildi." dedi.

‘BUNUN HESABI VERİLECEK DİYEN ZAMAN BAŞBAKANIN SÖYLEMİ DÜN GERÇEKLEŞTİ’

Avukat Oğuz Sarıçobanoğlu, mahkemede bir tiyatronun oynandığını ileri sürdü. Yukarda iktidarın verdiği emiri mahkemenin yerine getirdiğini iddia eden Sarıçobanoğlu, şunları söyledi: "HSYK müfettiş raporunun Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yollandığı; bizim ‘şey’ dediğimiz, fezleke veya iddianame olmayan 3,5 sayfalık tutuklama istemi yerine getirildi. Dün gördük ki iktidarın faşist baskıları artık son düzeyde. Mahkeme ayarlı; biz içerde savunma yaparken, infaz memurları geldi. Yargılama bitmeden bir özel TV kanalından ‘tutuklama’ kararı haberi geçti. Önceden senaryosu yazılmış, iktidar tarafından kurgulanmış bir tiyatro oynandı. İçerde kanun, nizam tanınmadı. Suçüstü yok, olaylar iki yıl önce olmuş. Tüm deliler toplanmış. Duruşmadan sonra bir linç ve öç alma girişimi yaşandı. ‘Bunun hesabı verilecek’ diyen zamanın Başbakanın söylemi dün gerçekleştirildi. Savcılarımız hiç hukukun dışına çıkmadı. Mahkeme başkanı gözümüzün içine bakamadı. Sorularımıza cevap veremedi. Ayın 5 Mayıs’ında mahkemeye ‘tutuklama istemli’ yazı veriliyor. 24 klasör ekli ‘gizli’ denilerek verilmiyor. Heyet bir günde 24 klasörü okuyup, 6 Mayıs’ta tutuklama veriyor. Bu hayatın olağan akışına aykırı. Bu kararın verilmesine hukuk adına üzülüyoruz."