Bel ağrısı, toplumun büyük bir kesiminin yaşamı boyunca en az bir kez karşı karşıya kaldığı bir sorun olarak göze çarpıyor. Bu ağrılar bazen geçici ve görece önemsiz olabiliyorken, bazen de ciddi sorunların habercisi olabiliyor. Türkiye’de yarım milyondan fazla iltihaplı romatizma hastası bulunduğu belirtildi. Hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bu hastalıklar, eklem deformasyonlarına yol açarak hastaların hareket kabiliyetlerini kaybetmelerine sebep oluyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi FTR Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Romatoloji Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Ataman, hastalıklara dair toplumsal farkındalığın yeterli seviyede olmadığını söyledi. 12 Ekim Dünya Artrit Günü nedeniyle açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şebnem Ataman, bel ağrısının toplumun büyük bir kesiminin hayatı boyunca en az bir kez karşılaştığı bir rahatsızlık olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Ataman, “Toplumumuzda birçoğumuz, bir defa da olsa, bel ağrısı çekiyor. Bu ağrıların önemli olup olmadığını anlamak için ağrı süresine dikkat etmek gerekiyor. Eğer bel ağrıları bir haftadan uzun sürüyorsa, ciddiye almakta yarar var. Ani bel tutulmaları, hareket edememe, yatakta istirahat etmek zorunda kalma, yürürken ağrı çekme gibi belirtilerin dikkate alınması gerekiyor. Önemsiz ağrıların çoğu 1-2 hafta içerisinde kendiliğinden azalır veya geçer. Eğer bu süre uzuyorsa, özellikle bel fıtığı veya disk hernisi gibi mekanik nedenlerin, ve ankilozan spondilit gibi romatizmal hastalıkların araştırılması gerekir. Mekanik ağrılarda ağrı belden bacağa vuruyorsa ve güç kaybına neden oluyorsa bel fıtığı sinir sıkışmasına neden olmuş olabilir ayrıca ciddiye almak gerekiyor.” diye konuştu.

“KADINLAR DAHA SIK YAKALANIR”

Önemli nedenlere bağlı olmayan ağrıların genelde çok uzun süreli olmadığını vurgulayan Ataman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Romatizma ağrılarında eklemlerde olan ağrılar genelde daha uzun süreli olan ağrılardır. Hareketle artan ağrılar daha çok bel fıtığı ve kireçlenme gibi mekanik ve dejeneratif nedenleri düşündürürken istirahatle artan ağrılar altta yatan iltihaplı bir romatizmal hastalığın habercisi olabilir. Kadınlar, kas-iskelet sistemi hastalıklarına ve romatizmal hastalıklara erkeklerden daha sık yakalanır. Romatoid artrit maalesef kadınlarda daha yaygın. Dolayısıyla onların daha da dikkatli olması gerekiyor. En sık görülme yaşı 40’lı yaşlardan sonra başlıyor. Osteoartirit (kireçlenmede) yine 40-50’li yaşlarda başlayabiliyor. Ama daha yavaş ilerlediği için tam olarak fark edilmesi zaman alabiliyor. Romatoid artrit daha hızlı bir başlangıç gösteriyor. Haftalar içinde hastanın ellerinde, ayaklarında, küçük eklemlerinde şişlikler olabiliyor. Buna karşılık osteoartirit daha sinsi daha yavaş ilerliyor ve ilk başlangıcını genelde hastalar çok iyi tespit edemeyebiliyorlar. İlerleyen dönemlerde giderek artan ağrılar hastanın yaşam kalitesini bozabiliyor.”

40 YAŞ ÜSTÜ ERKEKLERDE UZUN SÜRELİ BEL AĞRISINA DİKKAT

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi FTR Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, erkeklerde de ankilozan spondilitin yaygın olarak görüldüğüne dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Ankilozan spondilit erkeklerde daha sık görülen bir hastalık. Daha çok 15 yaşından sonra başlıyor ve 40 yaşından önce ilk bulgularını veriyor. Dolayısıyla erkeklerde üç ayı geçen, 40 yaş altında görülen, daha çok istirahatte olan ve hareketle nispeten düzelen bel ağrıları ve sabah tutukluğu ankilozan spondilit’i düşündürmeli. Hastalığa bunların dışında gözde ağrı, kızarıklık ve bulanık görme, yer değiştiren kalça ağrısı ve topuk ağrısı ve bağırsak düzeninde değişiklik gibi bazı bulgular da eşlik edebilir. Bu konularda da takipçi olmak gerekiyor. Uzun süre devam eden ağrılar, sabah tutukluğu, gece ağrısı gibi belirtiler şüphe uyandırmalı ve mutlaka ilgili uzmanlarca hasta muayene edilmeli.”

Ataman, erken teşhisin önemi konusunda şunları ifade etti: “Erken teşhis, iltihaplı romatizmal hastalıklarda, örneğin romatoid artritli ve ankilozan spondilitli hastalarda çok önemli. Ne kadar erken teşhis edilirse o kadar erken tedavi başlanabiliyor ve hastalığın ilerlemesi önleniyor. Böylece eklemlerde ve omurgada yaptığı hasarlar oluşmadan önlenmiş oluyor, dolayısıyla hastanın yaşam kalitesini, yaşam süresini bu hastalık çok fazla etkilememiş oluyor. Osteoartiritte (kireçlenme) de erken teşhis önemli tabii ama orada daha çok koruyucu önlemlerle hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabiliyor. Hala çok etkili osteoartrit gelişimini ve yıkımını önleyici ilaçlar mevcut değil ama koruyucu önlemlerle osteoartiritin neden olacağı yıkım azaltılabilir ve hastanın günlük yaşamında hastalıktan daha az etkilenmesi sağlanabilir.”

Doğru doktora ve sağlık mercine başvurmanın öneminin altını çizen Türkiye Romatoloji Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Ataman, “Hastalar çareyi doğru mercilerde aramalı. Bu hastalıklar için Türkiye’de en doğru merciler Fizik Tedavi ve Romatoloji hekimleridir. Özellikle iltihaplı romatizmalar eklem dışında başka doku ve organları da etkileyebileceğinden daha sık aralıklarla takip edilmelidir. Bu hastalarda kullanılan ve hastalığın seyrini değiştirebilen bazı ilaçlar üniversite hastaneleri ve eğitim ve araştırma hastanelerinde yazılabildiğinden bu merkezlerde takibi tercih edilmelidir.” diyerek sözlerini tamamladı.