Günlük hayatta yaptığımız bilinçsiz hareketler, masa başı işler ve yanlış oturuşlar, bilgisayar ekranı karşısında geçirilen uzun süreler... Ofis çalışanlarının ortak sorunu bel ve boyun ağrıları özellikle 40’lı yaşlarda görülüyor. Öyle ki, soğuk algınlığından sonra hekimin kapısı en sık, bel ağrısı için çalınmakta.

Acıbadem Adana Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Coşkun Akalın, bel ağrısından kurtulmaya yönelik önemli bilgiler verdi. Bel ağrısının en sık nedenini omurganın mekanik sorunlarının oluşturduğunu söyleyen Dr. Akalın, “Kas-iskelet sistemi kaynaklı sorunlarda ağrının kaynağı omurgayı destekleyen kaslar, tendonlar ve ligamanlardır. Bu rahatsızlık toplumda zorlanma-incinme diye bilinmektedir.” dedi. Dr. Akalın, bel ağrısına neden olan diğer bozuklukların ise omurlar arasındaki diskler veya ‘faset eklem’ denilen, omurgayı oluşturan omurların iki yanında bulunan küçük eklemlerle ilgili olduğunu anlattı.

Günümüzde birçok kişinin mustarip olduğu bel ağrısının en sık 40’lı yaşlarda görüldüğünü aktaran Akalın, fiziksel rahatsızlığın yanı sıra psikolojik açıdan da olumsuz etkilere yol açan bel ağrısının toplumda süratle yayıldığını ifade etti. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Akalın, soğuk algınlığından sonra hekimlerin kapısının en çok bel ağrıları nedeniyle çalındığını vurgularken, “Öyle ki, bel ağrısından mustarip olanların oranı yüzde 80’lere ulaştı.” şeklinde konuştu.

Bel ağrısını; bacak ağrısı ile birlikte veya bacak ağrısı olmaksızın görülen ağrı, kas gerginliği veya kas katılığı olarak tanımlayan Dr. Akalın kimi kişilerin bel ağrısını önemsemediklerini ve 'belim ağrıyor' deyip geçerek hata yaptıklarını belirtti. “Oysa bel ağrısı kesinlikle önemsenmelidir” diyen Dr. Akalın, bel ağrısının, basit bir kas spazmından kaynaklanabileceği gibi, kanser kaynaklı da olabileceğini dile getirdi. Akalın şunları söyledi: “Bel ağrısıyla karıştırılabilen onlarca hastalık bulunuyor. Enfeksiyon, böbrek, tümör bunlardan sadece birkaçı. Bu nedenle 'belim ağrıyor' deyip geçmemek, bel ağrılarını önemsemek gerekiyor”

GÜNÜMÜZ KOŞULLARI BEL AĞRISINA DAVETİYE ÇIKARTIYOR

Bel ağrısına yol açan pek çok risk faktörü bulunduğunu anlatan Dr. Akalın, “Günümüz koşulları, bel ağrısına adeta davetiye çıkarıyor. Hareketsiz yaşam tarzı olanlar, bilgisayar başında uzun zaman geçirenler, fazla kilolular, zayıf bel ve karın kasına sahip olanlar risk altında. Sigara içenlerin, ruhsal ve duygusal gerginlik yaşayanların, uzun süre araç kullananların ve ağır işlerde çalışanların da yaşamları boyunca bu hastalıkla karşılaşma ihtimalleri çok fazla. Hamileler de bel ağrısına karşı çok dikkatli olmalı. Özellikle hamileliğin son aylarındaki pek çok anne adayı, bel ağrısından mustarip.” diye konuştu.

Dr. Akalın, bel arısını önlemek için şu önerilerde bulundu:
- Yataktan kalkarken önce yana dönün.
- Yüzüstü yatmaktan kaçının.
- Belden değil, dizlerinizi bükerek eğilin.
- Dişlerinizi fırçalarken dizlerinizi bükerek belinizi dik tutun. Belinizden öne doğru eğilmeyin.
- Yukarıdaki cisimlere uzanmak yerine basamak kullanın.
- Sırt desteği olan tekerlekli, dönebilir sandalyelere oturun.
- Yumuşak koltuklardan uzak durun.
- Ayakta uzun süre kalacaksanız, bir ayağınızın altına destek koyun.
- İş yerinde unutup da masa başında iki büklüm olmayın.
- Ara-sıra kalkıp dolaşın, merdivenden inip-çıkın.
- Bir eşyayı kendinize doğru çekmeyin, mecbur kaldığınızda itin.
- Ağır bir yük taşımak durumunda kalırsanız, yükü iki eşit parçaya bölün (Bir bavul yerine iki küçük çanta gibi)
- Egzersiz yapmayı ihmal etmeyin.