Özgürlük ve Demokrasi Platformu Başkanı Vedat Öztürk, halkın 7 Haziran seçimlerinde kullandığı demokratik tercihini birilerinin hiçe saydığını belirtti. Öztürk, "Bir zamanlar askeri postallarla malum darbeler yapılıyordu, şimdi ise yapılan hukuksuzluklarla artık sivil ayakkabılarla darbe yapılmaya çalışılıyor.’’ dedi.

Erken seçim tartışmaları ile ilgili basın açıklaması yapan Özgürlük ve Demokrasi Platformu Başkanı Vedat Öztürk, 7 Haziran sonrası tırmandırılan teröre 40’ın üzerinde şehit verdiklerinin altını çizerek, şehitlerin kanı üzerinden siyasi hesaplar yapıldığını söyledi. Öztürk devamında şunları ifade etti: "50’nin üzerinde sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. Türkiye kimin, nasıl ve hangi kriterlerle yürüttüğünü bilmediğimiz bir çözüm sürecinden, bugün evlatlarımızı kimin neden katlettiğini bilmediğimiz bir terör ortamına itildi. Daha birkaç gün önce şehit verdiğimiz Nurettin Öztürk’ün şehit cenazesinde, bir asker annesi olan Döndü Tekin Hanımefendi, 'Bu kadar olmaz. Erdoğan atsın beni de içeri, ama gençler ölmesin. Bitirdi bizi, artık yeter' diye haykırıyordu. Bu haykırış, toplumun tamamının ortak çığlığıdır. Ateş artık sadece düştüğü yeri değil, hepimizin yüreğini yakıyor. Bu canları neden kaybediyoruz? Kim evlatlarımızın kanı üzerinden, canı üzerinden hesaplar yapıyor? Artık yeter. Başbakan Davutoğlu, 'evlatlarımızı feda etmeye hazırız' diyor. Ancak feda olanlar hep gariban halkın çocukları oluyor. Kimi siyasetçilerin çocukları ya hukuksuz iltimaslarla kendi tercih ettiği yerlerde askerlik yapıyor veya bedelli imkanından yararlanıyor. Yanlış anlaşılmasın, biz başkalarının da evlatları ölsün demiyoruz. Aksine, hiçbir evlat ölmesin diyoruz. Ancak bu konuda başkalarının evlatları üzerinden büyük laflar edenlere de bir çağrımız var. Gelin, o zaman siz de bedelliden yararlanmayın, makamlarınızın gücünü bir tarafa bırakın ve evlatlarınızı halkın çocukları gibi askere yollayın.’’

"ERKEN SEÇİMLE İKİ-ÜÇ PUAN DAHA FAZLA OY HESABIYLA EKONOMİYİ FELCE UĞRATMAYIN"

Ülkenin demokrasisini, hürriyetini, hukukunu koruyup gözetmek için bir araya gelmiş STK’lar olarak, siyasilere ve ilgililere seslenen Öztürk, "Yeni bir seçimden çıkmışken tekrar seçime sürüklemekten ve iki-üç puan daha fazla oy hesabıyla ekonomiyi felce uğratacak bir seçim ekonomisi uygulama niyetinden vazgeçin.’’ çağrısında bulundu.

Ülkeyi yönetenlere, milli iradeyi hiçe saymaktan, milletten aldıkları talimatın gereklerini yerine getirmek yerine kendi hesaplarını bu millete dayatmaktan vazgeçmeleri çağrısı yapan Öztürk, şu düşüncelerini paylaştı: "Şayet bunu yapmaz iseniz, hukuk önünde de, tarih önünde de yaşanan ve yaşanacak her olumsuzluğun mesulü siz olursunuz. Halk siyasetten uzun süredir tahrip edilen uzlaşma kültürünü yeniden tesis etmesini beklerken, sonu gelmeyecek sistem tartışmalarıyla bu beklentiyi felce uğratmayın. Toplumu ayrıştırıcı, birbirine düşman edici politikalardan vazgeçin. Kamu görevlilerini muhbirleştirmekten vazgeçin. Valisiyle, yargısıyla, emniyetiyle, eğitimcisiyle kamu görevlilerini parti görevlilerine çevirmeye yönelik hukuksuz atama ve uygulamalardan vazgeçin. Başta AYM’nin dershane kararı olmak üzere, yüksek yargıdan gelen göreve iade kararları ve diğer konulara ilişkin kararları derhal uygulayın. Yargı kararlarını, yönetmelik ve genelge gibi alt düzenlemelerle by-pass etme hukuksuzluğundan vazgeçin. Hukuka aykırı, antidemokratik ve özgürlükleri kısıtlayıcı şekilde alınmış bütün kararları iptal edin. Hakkında hiçbir somut suç delili bulunmayan, gazetecileri ve kamu görevlilerini derhal serbest bırakın. Seçimden bu yana tırmanan terör olaylarının arka planını, ciddiyetle ve şeffaf bir şekilde araştırın. Eğitim kurumlarına, şirketlere, şahıslara ve gruplara yönelik hukuksuz baskı ve baskınlara derhal son verin. Eli silahlı teröristler ülkenin sağında solunda yol kontrolleri yaparken, askeriyle siviliyle evlatlarımızı şehit ederken, insanlığın ortak istikbali için çırpınan eğitimcilere terörist muamelesi yapmaktan, eğitim kurumlarına, hayır kuruluşlarına saldırmaktan vazgeçin. Kamuda israf ve sorumsuz harcamaları durdurun. İstisnasız, bütün kamu kurum ve kuruluşlarını şeffaf bir şekilde Sayıştay denetimine açın. Kamu kaynakları üzerinde usulsüz tasarrufta bulunmuş, milletin kendisine verdiği görev ve yetkiyi kötüye kullanmış, yolsuzluk ve rüşvete bulaşmış siyasiler ve kamu görevlilerinin hukuk önünde hesap vermesini engellemekten vazgeçin. Uzunca bir süredir hiçbir adımın atılmadığı AB sürecini yeniden hızlandırın. Biz hala uzlaşma, hukuka dönme, demokrasinin yaralarını tamir etme imkanlarının mevcut olduğuna inanıyoruz. Bunan inanmayanlar, millete inanmayanlar ve milletten korkanlardır. Mertler, açık, dürüst ve cesur hareket eder. Hileye ve hileli yollara korkaklar ve namertler başvurur. Ancak hileleri, er ya da geç kendi ayaklarına dolanır. Biz herkes için daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi ve eşit hukuk istiyoruz. Daha fazla üretmek ve üretilen her değeri daha adil paylaşmak istiyoruz. Ülkemiz ve hatta bütün dünya bu yüksek seviyeye ulaşıncaya dek, mücadelemizi sürdüreceğiz.’’

"CUMHURBAŞKANI SİSTEM TARTIŞMALARIYLA YANGINA KÖRÜKLE GİDİYOR"

Ülke dertlerine çare beklerken, koalisyon yerine erken seçimden yana tavır almış olan Cumhurbaşkanı’nın sistem tartışmalarıyla adeta yangına körükle gittiğine dikkat çeken Öztürk, şu eleştirilerde bulundu: "Hem siyaset üslubuyla hem de Anayasayı ve hukuku hiçe sayan düzenlemelerle adeta mevcut parlamenter sistemin kurumlarını ve bütün işleyişini felce uğrattıktan sonra çıkıp diyor ki 'Türkiye’de yönetim sistemi değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili duruma hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir.' Bu sözden ne anlamalıyız? Ülkede darbe oldu, mevcut devlet düzenimiz fiili durumlarla birilerinin istediği şekillere sokuldu da şimdi bunun onaylanmasını millete mi dayatıyorsunuz? 400 vekil çağrıları bunun için miydi? İçinde bulunduğumuz terör ortamının, ülkemizde neredeyse her alanda bir yılı aşkın süredir yaşanan geriye gidişin tek nedeni bu mu? Halkımızın 7 Haziran seçimlerinde kullandığı demokratik tercihini birileri hiçe sayıyor. Bilmiyoruz acaba ayakkabı kutularının içerisinde çıkanlar bu noktada onları zora sokmasından korktukları için bir zamanlar askeri postallarla malum darbeler yapılıyordu şimdi ise yapılan hukuksuzluklarla artık sivil ayakkabılarla darbe yapılmaya mı çalışılıyor? Ülkemizde siyasi rejim değişmemiştir. Ülkemizde hala Anayasa yürürlüktedir. Ülkemizde özgürlük ve demokrasileri kimse ayaklar altına alamaz, seçim sandığını halkın tercihini kimse hiçe sayamaz. Hiçe sayarsa yapacakları en erken seçimde bunun bedelini halk en ağır bir şekilde ödettirir. Halkın tercihine artık dayatmalar sunmayın. Bir araya gelin, milletin sözüne kulak verin diyoruz.’’