Türkiye kadın hareketinin öncülerinden Avukat Hülya Gülbahar, eğitimden sağlığı, medyadan sözde namus adına işlenen suçlara kadar her alanda devletlerin yapması gerekenleri ve bir önceki dönemde verilen sözlerin ne kadarının tutulduğunun anlatıldığı BM Değerlendirme Toplantısı’nın mart ayında yapılacağına dikkati çekerek, "Devletler konuşacak, STK’lar ‘yok o öyle olmadı, o sizin dediğiniz gibi değil’ diyecek. Bir haber aldık ki bu sene BM Değerlendirme Toplantısı’na AKP milletvekilleri ‘ben gideceğim, sen gideceksin’ diye birbirlerine girmişler. O kavga yürürken STK’lar olarak kim gidecek; tabi ki TÜRGEV Bilal’in vakfı, KADEM Sümeyye’nin vakfı. Bir tane dışarıdan örgüt yok. Biz bunu duyar duymaz, ‘ne yapıyorsunuz’ dedik. Biz de 75-80 örgütle, kaçımız bir aya geliyorsak BM’ye yazarız; STK’lar burada devletin kendi STK’ları ile orada. Biri anlatacak, öbürü padişahım sen çok yaşa diyecek herhalde. Dünya STK’cılığını böyle anlıyorlar sanıyorum." dedi.

Trabzon Barosu Kadın Hakları Komisyonu ile Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği’nce düzenlenen “İstanbul Sözleşmesi bağlamında Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi” konulu panel, Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak katlan Avukat Hülya Gülbahar, İstanbul Sözleşmesi’yle kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı elde edilen kazanımları anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TÜRGEV’in yurt açılışında sarfettiği, ‘Varsın inadına mini etek inadına dekolte diye feveran etsinler’ sözleriyle kıyafet ayrımcılık yaptığı savunan Gülbahar, “Demek ki ‘inadın mini etek, inadına dekolte’ diyen kesimi defedecek bir nesil yetiştirmek istiyorlar herhalde orada. O TÜRGEV. Kadın alanında da KADEM diye bir örgütleri var. Sümeyye Erdoğan’ın yönetim kurulunda olduğu ve aslında onun için kurulmuş olan. Ve bir yıl içerisinde de inanılmaz ulusal, uluslararası başarılar elde ederek, yine korkunç malvarlığına sahip olan TÜRGEV gibi harika bir şekilde ilerliyor KADEM. Nasıl eğitim alanında konuşan STK kalmadı, hergün TÜRGEV toplantısı, TÜRGEV’de konuşan yetkili izliyoruz, kadın alanı da ona dönüşecek yakında.
Türkiye kadın hareketi bu süreci geciktirmişti. Şimdi birden bire hızlandılar.” diye konuştu.

İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu GREVIO’da Türkiye’yi temsil için KADEM üzerinden eski AKP MKYK üyesi bir aday adayının gösterildiğini ifade eden Gülbahar, sözlerine şöyle devam etti: “88 kadı örgütü bir araya geldik, önce 6 tane isim önerdik. Yüksek gönüllüyüz. ‘Ey devletimiz arasından hangisini istiyorsanız onu seçin’ dedik. Bu altı kişi arasında Prof. Dr. Feride Acar da var. Acar, İstanbul Sözleşmesi’nin hazırlayıcılarından bir tanesi. Sonra baktık ki, bunlardan hiç birisini seçmeyecekler, diğerlerini eledik sadece Feride Acar bizim adayımız dedik. AKP senelerdir Feride Acar’ı oraya atayan siyasi parti. Şuanda seçmediler, bakalım ne olacak. Onların seçeceği adayın kadına şiddetle alakası yok. Biz de kadın hareketi olarak daha henüz karar vermedik aramızda tartışıyoruz ama büyük olasılıkla o adayın orada olmaması için çalışacağız.” dedi.

“DAVUTOĞLU DİRİNMEKTEN VAZGEÇTİĞİ ANDA İMZAYI ÇEKECEKLER”
Erdoğan’ın, daha önce KADEM’de yaptığı konuşmadan sonra Avrupa Konseyi’ndeki özellikle kadın milletvekillerinin ‘biz ne yaptık’ diye endişelerini dile getirdiklerini anlatan Avukat Gülbahar, “Çünkü sözleşmenin temel mantığı şu; bir ülkede kadına yönelik şiddet varsa bunun nedeni kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsiz toplumsal güç ilişkileridir. Eşitliği sağlaşarak şiddeti azaltır ve sonlandırırsınız, eşitsizliği artırdıkça şiddeti körüklersiniz. Sözleşme bunun üzerine oturuyor. Bizim en tepe yöneticilerimiz kadın erkek eşitliğine inanmadığını söylüyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Eşitliğe inanmadığında şiddeti körüklersin diyen bir sözleşmeden bahsediyoruz burada. Zaten Konsey’deki parlamenterler de bunu görünce dediler; ‘eyvah biz herhalde hata yaptık, bunu niye İstanbul’da imzaya açtık.’ Çok acı bir şey. İstanbul Sözleşmesi olabildiyse bunda Türkiye kadın hareketinin çok büyük fonksiyonu var. Ahmet Davutoğlu da bu işe öncülük etti, bizimle oldu. Bu kadar çaba harcadık İstanbul sözleşmesi yaptık, şimdi şeyi tartışıyoruz; ‘imzayı çeksek mi?” ifadelerini kullandı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasının geri çekilmesine dair Başbakan Davutoğlu’na bir önerisi olduğuna dair haberlerin hala yalanlanmadığına kaydeden Gülbahar, “Davutoğlu direnmekten vazgeçtiği anda sözleşmeden imzayı çekecekler.” iddiasında bulundu.

“BM’YE TÜRGEV VE KADEM GİDECEK”

Avukat Gülbahar, eğitimden sağlığı, medyadan sözde namus adına işlenen suçlara kadar her alanda devletlerin yapması gerekenleri ve bir önceki dönemde verilen sözlerini ne kadarını tuttuğunun anlatan BM Değerlendirme Toplantısı’nın mart ayında yapılacağına değindi. Oraya sivil toplum örgütlerini de gideceğini söyleyen Gülbahar, “Devletler konuşacak, STK’lar ‘yok o öyle olmadı, o sizin dediğiniz gibi değil’ diyecek. Bir haber aldık ki bu sene BM Değerlendirme Toplantısı’na AKP milletvekilleri ‘ben gideceğim, sen gideceksin’ diye birbirlerine girmişler. O kavga yürürken STK’lar olarak kim gidecek; tabi ki TÜRGEV Bilal’in vakfı, KADEM Sümeyye’nin vakfı. Bir tane dışarıdan örgüt yok. Biz bunu duyar duymaz, ‘ne yapıyorsunuz’ dedik. Biz de 75-80 örgütle, kaçımız bir aya geliyorsak BM’ye yazarız; STK’lar burada devletin kendi STK’ları ile orada. Biri anlatacak, öbürü padişahım sen çok yaşa diyecek herhalde. Dünya STK’cılığını böyle anlıyorlar sanıyorum. Ben SDK (Sivil Devlet Kuruluşu) diyorum onlara. Biz bunu protesto ettik. Şimdilik bize heyetten 7 üye verdiler. Arkadaşlarımızı bildirdik, sonucu bekliyoruz. Aynı şekilde GREVIO’da adayları AKP MYK’sından bir kadını seçtiler. Onu da resmen ilan edemediler şuanda. Bakalım BM’ye kadın örgütü temsilcilerini kabul edecekler mi, o da olacak mı?” dedi.