28 ŞUBAT döneminde Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Süleyman Demirel'in geçen hafta yaptığı "Şimdi 28 Şubat'a darbe diyorlar. Neresi darbe? Buna darbe denilmez" sözlerini, dönemin MÜSİAD Başkanı, şimdinin AK Parti MKYK üyesi Dr. Ömer Bolat anlattı.

Star'dan Erdinç Akkoyunlu'nun haberine göre Bolat, Demirel'in bu çıkışının arkasında Evren ve Şahinkaya'nın 90'lı yaşlarından sonra 12 Eylül darbesi nedeniyle yargılanmalarının yarattığı 'Başıma gelir mi' kaygısı olduğunu söyledi.

Demirel olmasa olmazdı

-Demirel'in, 28 Şubat süreci için "Buna darbe denilmez" sözlerinin arkasında ne var?

Demirel, 28 Şubat soruşturmasının derinleştiğini gördü, o zamanın siyasileri, sermayesi ve 5'li çetesine uzamasından endişe ediyor. Bu noktada bir dezenformasyon yapmaya çalışıyor. Demirel, Evren ile Şahinkaya'nın 90'lı yaşlarından sonra yargılandığı gördüğü zaman endişe etmiş etti.

Başıma gelir mi korkusu var. Açıkça meydan okuyarak, 28 Şubat soruşturmasına bir perdeleme ve engelleme yapıyor. Suyu bulandırıyor. Demirel'in cumhurbaşkanı olarak 28 Şubat'taki rolü futbol takımındaki 10 numara pozisyonuna benziyor. 10 numara oyun kurar, asist yapar, gol atar. Demirel istese idi 28 Şubat olmazdı.

-MGK kararları uygulandı diyor?

MGK'nın gündemini Cumhurbaşkanı belirler. Demirel, 28 Şubat üzerinden kendi siyasi ağırlığını arttırmayı hedeflemiştir. 7+5 formülü ile cumhurbaşkanlığını ikinci kez yaşama arzusu duymuştur.

-28 Şubat soruşturması mağdurlarının intikamı mıdır?

Burada yapanın yanına kar kalmaması önemli. Yanlış yapanın hangi yaşta olursa olusun hesap vereceğinin bilinmesi. Bu yanlış tekrarlanmasın. Seçilmiş hükümet, seçimde görevden gitsin. İttihat ve Terakki ile 100 yıl önce başlayan darbe zihniyeti sona ersin. Demokrasi iliklerimize kadar işlesin, yerleşsin.

Bilmeli ki görevi, statüsü ne olursa olsun cunta faaliyetlerine heves edenler bunun için mutlaka hesap vereceklerdir. Yoksa 80 kusur yaşındaki adam hapse atılmış atılmamış, dert bu değil. Başbakan'da 28 Şubat için intikamcı izlenimini hiç edinmedim. Bu soruşturmayı başlatanlar, iddianameleri yazanlar hükümet değil ki, yargı görevini yapıyor.

'Yargı daha önce görevini niye yapmadı' diye soracaksınız. Çünkü daha önce yargı vesayeti vardı. Bir askeri vesayet söz konusu idi. Ağzını açan bir savcı HSYK marifeti ile derdest ediliyordu. 12 Eylül 2010'da yapılan anayasa referandumu ile yargıda önemli reforma gidildi, yargıda vesayet büyük ölçüde sona erdirdildi. Yargı görevini yapmaya başladı. Siyasilerin rövanş duygusu yok.

KARADAYI BELGEYE”ˆDEĞİL AMA DÖNEME”ˆİMZASINI ATTI

-Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 'BÇG'de imzam yok dedi', Sincan'da tanklar için 'Yol bozuktu' açıklamasını yaptı?

28 Şubat ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmanın başlangıcı BÇG, onu kuranlar ve belgeleri üzerinden oldu. Seçilmiş bir hükümete yönelik darbe soruşturması söz konusu olduğu için, savcılılık oradan başladı.

BÇG'de kimlerin isimleri var ise, ilk gözaltı ve tutuklamalar belgeler üzerinden gitti. Kamuda bir imza yetkisi diye kavram vardır. Karadayı'nın serbest kalması bu belgede imzasının olmaması ve yaşından dolayıdır. 'Yol bozuk olduğu için tanklar Sincan'dan geçti demiş. 28 Şubat'taki onların yolu zaten bozuktu."

-Çevik Bir tepki gösterdi?

O dönemde kendisi pasif bir Genelkurmay başkanı idi. Daha çok Çevik Bir'in, Erol Özkasnak'ın ve Güven Erkaya'nın adı ön planda idi. Zaten Oramiral Güven Erkaya'nın kitabı var, 'Genelkurmay Başkanı kurdurdu BÇG'yi diyor. Mahkeme sürecinde bunlar ele alınacaktır.

Kaynak: star