Antalya Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve polislerin, haklarında verilen tahliye kararına rağmen serbest bırakılmamasını ‘hukuk skandalı’ olarak değerlendirdi. Bacanlı, bir mahkemenin tahliyeye ilişkin verdiği kararı, başka bir mahkemenin yok hükmünde saymasının hukuk tarihine girecek bir skandal olduğunu söyledi. Bacanlı, ayrıca sulh ceza hakimliklerinin belli amaçlarla, ‘suç arama, gözaltı, tutuklama’ gibi yetkileri kullanmak üzere kurulduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirtti.

İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, polis müdürleri Yurt Atayün, Ertan Erçıktı, Mustafa Kılıçaslan, Kazım Aksoy, Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Erol Medirhan, Ömer Köse'nin de bulunduğu emniyet mensuplarıyla ilgili verdiği tahliye kararın uygulanmaması tepkilere neden oldu. Yaşananları değerlendiren Antalya Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, bir mahkemenin aldığı kararın gerçekleştirilmemesini hukuk tarihine girecek bir skandal olarak yorumladı.

Tutuklu vekillerinin, Sulh Ceza Hakimlikleri’ne reddi hakim talebinde bulunmalarından dolayı tutukluğa itirazı Asliye Ceza Mahkemesi’nin değerlendirdiğini, bunun da kanunda olduğunu anlatan Bacanlı, “Burada Sulh Ceza’ların tamamı reddedildiği için Asliye Ceza Mahkemesi görevli. Zaten bu konuda düzenlemede var yasada. Burada Asliye Ceza Mahkemesi reddi hakim taleplerini yerinde buluyor. Dolayısıyla artık o mahkemeler tutuklu itirazlarına bakamayacağı için tutuklu itirazlarına bakacak olan Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderiyor. Bu reddi konusunda mahkemenin verdiği karar kesin. Burada tutukluluk kararına ilişkin verilen karara itiraz edilmiş anladığım kadarıyla. Burada Sulh Ceza’nın Asliye Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu tahliye kararını ‘yok hükmünde’ olduğunu içeren bir karar vermiş. Bu bizim hukuk tarihine girecek bir skandal. Bir mahkemenin, bir mahkemenin kararını özellikle tutuklamaya ilişkin tahliyeye ilişkin kararını yok sayması…” ifadelerini kullandı.

“DOKUZ AYDIR DELİL TOPLAYAMADIYSANIZ BUNDAN SONRA BİR ŞEY YAPMAYIN”

İstanbul Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamaya da değinen Bacanlı, “Orada ‘Asliye Ceza Mahkemesi dosyayı incelemeden karar verdi’ diyor. Fakat dosyayı mahkeme istiyor ama savcılık göndermiyor.” dedi. Hidayet Karaca ve polislerin uzun zaman önce tutuklandıklarını hatırlatan Bacanlı, bu süreçte delillerin toplanmasının mümkün olduğunu söyledi. Bundan sonra soruşturmanın tutuksuz devam etmesinin kimseye bir zararının olmadığını belirten Bacanlı, “Dokuz aydır delilleri toplayamadıysanız zaten bundan sonra hiçbir işlem yapmaya gerek yok. Son derece enteresan gelişiyor. Bir mahkemenin kararına başka bir mahkemenin ‘bu karar verilmemiş sayılır’ demesi bu olacak iş değil.” dedi.

“SULH CEZA’LAR BELLİ AMAÇLA KURULDUĞU BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI”

Antalya Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, Sulh Ceza Hakimlikleri’nin kurulmalarına da dikkat çekti. Operasyonlar yapılmadan önce bu mahkemelerin kurulduğunu belirten Bacanlı, bütün yetkilerin de bu mahkemelere verildiğinin altını çizdi. Bu mahkemelerin suç arama, gözaltı, tutuklama gibi yetkileri kullanmak üzere oluşturulduğunu belirten Bacanlı, “Bu operasyonlar daha önceden kurgulandı. Doğal hakim ilkesine aykırı. Uygulamalarıyla niçin kurulduklarını ortaya koyuyorlar. Şu olay bu işin üstüne tuz biber oldu. Mahkemenin verdiği tahliye kararını uygulamayan ister savcı olsun ister kamu görevlileri hepsi görevi kötüye kullanma suçu işlemiştir.” diye ifade etti.