Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Avukat Başar Yaltı, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu siyasi tablonun önümüzdeki seçim sonucun cumhuriyet değerlerini parlamenter demokratik sistemi alt üst edecek bir aşamaya götürebileceği kuşkusu oluşturduğunu söyledi. Yaltı, “Bu seçim, bugünkü toplantının konusunu oluşturan temiz, adil ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilemezse rejim değişikliğine kadar gidebilecek sonuçlar üretebilecektir, bu endişe toplumda bulunmakta.” dedi.

TBB'de düzenlenen ‘Temiz, Adil ve Güvenli Seçim’ konulu yuvarlak masa toplantısına Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Avukat Başar Yaltı ve davetliler katıldı. Yaltı, diğer seçim süreçleriyle, bu seçim sürecini karşılaştırdı. Başar Yaltı, seçim sürecinde bugüne kadar yapılmış seçimlerden farklı olarak dört olgu öne çıktığını söyledi. Başar, bunları şöyle sıraladı: “Yüzde 10 seçim barajı, cumhurbaşkanının meydanlarda bir parti lideri gibi propaganda yapıyor olması, Anayasa ve yasalara göre seçimin denetimini yapacak yargı organının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ile ilgili kuşkuların tepe yaptığı ortamda seçime gidiyor olmamız, bir süre önce yürürlüğe giren iç güvenlik paketi yasal düzenlemeleri ile Vali, Kaymakam ve emniyet amirlerine yetkilerin başlamış olması.”

"Seçim, temiz, adil ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilemezse rejim değişikliğine kadar gidebilecek sonuçlar üretebilecektir, bu endişe toplumda bulunmakta.” diye konuşan Yaltı, seçim barajının şimdiye kadar bu kadar önemli olmadığını dile getirdi. Başar Yaltı, “Önümüzdeki seçim çok küçük oy oranlarıyla parlamento aritmetiğinde çok büyük değişikliğin yaşanabileceği gibi gözüküyor. Yüzde 10 barajı parlamentonun oluşumunu doğrudan etkileyen Kürt sorunuyla ilgili değerlendirilmesi gereken en önemli etken olarak karşımızda durmaktadır.” diye kaydetti.

'SANDIKTA GÜVENSİZLİK BAŞLARSA, DEMOKRASİNİN EN AĞIR ŞEKİLDE YARA ALMASINA SEBEBİYET VERİR'

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu da bugün toplumda seçim güvenliğine ilişkin bir takım kaygıların olduğunu ifade etti. Seçim kaygısı varsa bu kaygıların giderilmesi ve bertaraf edilmesi gerektiğini dile getiren Feyzioğlu, şöyle devam etti: “Çünkü sandığa güvensizlik başlarsa, bu demokrasinin en ağır şekilde yara almasına sebebiyet verir. Objektifliğiyle bilinen hiçbir kurum ve bilim insani bütün Türkiye’nin demokrasinin tanımı il liberal (liberal olmayan) demokrasi. Bunun açılımıysa çoğulcu katılımcılık değil, çoğunlukçu ve sandıktan çıkanın her istediğini yapabileceğine güvendiği ve kurumları bir şekilde kendisine bağladığı ve kendinden olmayanları vatan haini ilan ettiği hala sandık geçerliliğini korumakta. Yani iktidarın sandık yoluyla değişmesi mümkün, fakat sandıktan çıkanın demokrasinin en temel kurallarına ve bu noktada toplumda geçici olarak sayısal azınlıkta bulunanın haklarına saygı göstermediği çoğunluğun azınlığa her türlü tahakkümü uygulayabildiği bir farklı rejim. Çağdaş standartlarda anladığımız demokrasi bu değil. Bizlere an itibariyle kala kala sandık kalıyor. İşte o sandığında güvenliğini seçim sonuçlarının güvenilirliğinin sağlanması lazım.”

Siyasi partilerin muhalefet partilerinin sandığa ve sadıktan çıkacak sonuçlara ikna edici derecede sahip olmaları noktasında toplumun tereddütlerinin bulunduğunu kaydeden TBB Başkanı Feyzioğlu, “Tutanakların toplandığı, tutanakların doğru bir şekilde oyların saklandığı, arşivlendiği, her sandığa yeterli sayıda temsilci, okullar başına heyetlerin görevlendirildiği bir örgütlenmenin yapıldığı noktasında tereddütler olduğu için toplumda güvensizlikte artıyor. Bütün siyasi partilerin çıkarması gereken bir sonuç, aslında bu işin asli sahibini siyasi partiler olduğu. Biz siyasi partilerin üzerine düşen tam olarak yapamadıkları düşüncesinde olduğumuz ve toplumun hissiyatını yansıttığımız için burada sandığa ve oylara sahip çıkabilmek adına bir araya geldik.” ifadelerini kullandı.

'OY VE ÖTESİ, 174 BİN 400 TANE SONUÇLARINI AYRI AYRI GÖRÜYOR'

Oy ve Ötesi temsilcisi Sercan Çelebi ise sandıklar açıldıktan sonra sonuçlarının ilçe seçim kurullarına götürüldüğünü, burada SEÇSİS sistemine girildiğini hatırlattı. Çelebi, “Veriler sisteme girdikten sonra seçim sonuçlarını görüyoruz. 174 bin 400 tane sandığın sonuçlarını ayrı ayrı görüyoruz ve ondan sonra ortaya bir tane resmi sonuç ortaya çıkıyor, bu işin gözlemlenemeyen kısmı. SEÇSİS sisteminin mekanizmasında olan kısmı da sağlanması gerektiğini düşündük. Oy ve Ötesi’nin bununla ilgili kendi yazılımı var Türkiye tutanak teyit yazılımı. T3 yazılımıyla bütün sandıkların sandık sonuç tutanaklarının ya orijinallerinin ya da fotokopilerini topluyoruz. Kendi yazılımımızla bunları birleştiriyoruz. YSK bunları yayınladığı andan itibaren hem il seviyesinde hem de sandık seviyesinde bunları birebir karşılaştırıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Organizasyonun yüzde 80 etkisi caydırıcılık. Sandık başında ve sonrasında bu işlerin denetleniyor olduğunun ve sonuç hedefli çalışan ve bağımsız bir organizasyon tarafından denetleniyor olduğunun görmek bence sandık başında ve sonrasında yaşanacak birçok şeyin önüne geçiyor.” diyen Çelebi konuşmasına şöyle devam etti: “Ama yüzde 20’si 7 Haziran seçimlerinde en azından 70 bin kişiyi Türkiye’nin 45 ilinde görev alacak. Bu sivil toplum grubunun sandık başında güvenliği sağlamasından geçiyor. Biz Türkiye’nin en büyük 100 ilçesinde olacağız. 970 ilçenin ilk 100’ünü aldık. Toplam seçmenlerin yüzde 51’i demek. Bunun üzerine birinci ve ikinci parti arasındaki oy farkının yüzde 3 ün aldığı ilçeleri aldık. Buralarda sandık başında olabilecek en ufak bir oylama oradaki milletvekili sayılarına yansıyabilir. 162 ilçeyi 45’i ele almış durumda önceliklendirdik. 12 bin okul 106 bin sandıkta olabilecek şekilde Türkiye Barolar Birliği ve sivil toplum grupları destekliyor. YSK başkanının çok güzel bir lafı var. Seçimi gün sonunda siyasi partiler yapıyor, biz yapmıyoruz. Ama sivil toplumun burada eksikliğinin gerçekten gönül rahatlığı ve huzur anlamında çok büyük bir sıkıntı yaratacağını düşünüyoruz. Özellikle hukukun üstünlüğü konusunda ülkenin geldiği nokta göz önüne alınırsa.”

'YSK TARİHİNDE İLK KEZ BÖYLE BİR HATALI GAF KARAR VERDİ'

Emekli Hakim Avukat Turan Ateş, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 978 sayılı 2002 yılı 2 Kasım’da verdiği bir kararı hatırlatarak, "YSK'nın, bu kararla 'Siirt ilinde usulsüzlük oldu' dedi. Seçimi iptal etti. Ancak hemen seçimi iptal ettikten sonra ikinci bir karara vardı. 3.12. 2002 gün 989 nolu bir karara vardı. YSK Siirt seçimini iptal ettikten sonra toplandı. Başkan Tufan Algan, ve ekip bir karara vardı. Jet Fadıl’ın -bağımsız aday- zaten milletvekilliği iptal edildi. AK Parti listesinde bir kişi de istifa etti. Hemen aldığı karar şu: Bu istifanın yeniden ön seçimsiz doldurulmasına, yeniden isterlerse bağımsız aday olacak kişilerin müracaat edilmesine bu yanlış bir karar. YSK, tarihinde ilk kez böyle bir hatalı gaf karar verdi. Çünkü kesinleşen listede değişim olmaz. Bir önceki genel seçimde devamında yapılan seçimdir.” ifadelerini kullandı.

Turan Ateş, konuşmasını, “Cumhurbaşkanlığı olayında da YSK bir karar verdi. O karara da katılmıyorum. Çünkü seçimle ilgili en son nihai karar verecek kurum YSK’dır. Geçmişte karar veren arkadaşlarla konuştum. Birisi bana sadece şunu söyledi. Turancım bu konuda üzerimize gelme dedi, bu Siirt seçim sürecinde. Ben de anlamadım. Benimde sorunum bende gelmek zorundayım. Verilen o karar sıkıntılı oldu.” diye tamamladı.