Mersin’de üniversiteli Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesine yönelik protestolar sürerken bu konuda açıklama yapan Bursa Baro Başkanı Ekrem Demiröz, “Acılarımız, öfkelerimiz, tepkilerimiz ne olursa olsun, idam cezasına biz karşıyız. Ama toplumsal yaşama bir daha katılmamak, yeniden bir arada onlarla yaşamamak koşuluyla ki bunun karşılığı da müebbet cezadır. Biz bunun yeterli bir ceza olduğunu düşünüyoruz. İdam savunulabilir bir ceza değil, asla bunu savunmuyoruz.” dedi.

Kadına karşı şiddetin vahşet halini aldığı Türkiye’de, 20 yaşında üniversite öğrencisi Özgecan Aslan ve nice kadınların katledilmesi ve şiddete maruz kalmasına karşı Bursa barosu tarafından açıklama ve protesto eylemi düzenlendi.

Tüm barolarla birlikte eşzamanlı olarak düzenlenen basın açıklamasında kadına yönelik çifte standardın ortada kaldırılması istendi. Bursa adliyesi önünde yapılan basın açıklaması önce yağmur nedeniyle adliye girişinde yapılmak istendi. Ancak içeride basın açıklamasına izin verilmeyerek yağmura rağmen avukatlar ve basın mensupları dışarı çıkarıldı. Bu duruma tepki gösteren avukatlar ve basın mensupları, basın açıklamasını yağmur altında yamak durumunda kaldı.

BU OLAYLAR AZIMSANAMAZ, KÜÇÜK GÖRÜLEMEZ

Basın açıklaması yapan Bursa Barosu Kadın Hakları Komisyonundan Av. Nevin Canbaz, 20 yaşındaki Öngecan’ın öldürülmesi sonrasında daha caydırıcı önlemler alınmasını istedi.

Bursa Barosuna bağlı avukatlarında “Tacize, tecavüze dur de”, “Kadınlara şiddete, tecavüze, tacize dur de” şeklinde sloganlarla destek verdiği basın açıklaması yağmur altında yapıldı.
Medeni kanunun kabulüyle önemli haklar kazanan kadınların 17 Şubat 1926’dan bu yana gerçek sorununun toplumsal eşitsizlik olduğunu belirten Canbaz, “Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkunç artış, bir kişinin annesinin bile diz kapağından dahi tahrik olabileceğini utanmadan söyleyen, hamilelerin sokağa çıkmasının edepsizlik olduğunu ileri süren; ‘6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmek mümkündür’ diyen zihniyetin kadın üzerinde yürütülen yanlış politikaların sonucudur. Bu olaylar azımsanamaz, küçümsenemez, münferit kabul edilemez.” dedi.

Kadınların da her şeyden önce insan olduğunun altını çizen Av. Nevin Canbaz, şunları söyledi: “Kadınların dolmuşa bindiklerinde şoförün kapıyı kapatıp, gaza basarak ıssız bir yere götüreceği korkusuna kapılmadan, bu korku yüzünden tek kalmamak için son inenle birlikte inmek zorunda kalmadan, ıssız bir sokakta iki adımda bir arkasına tedirginlikle bakmadan, arkasından gelen kişinin adımlarının temposuna kulak kesilmeden, yanından geçen birinin kendisine taciz edebileceği endişesi olmadan evde, sokakta, işyerinde güvenle yaşayabilmesini istiyoruz. Bunun için devletimiz çağdaş bir sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmeli, bu konuda gerekli olan hassasiyeti göstererek, eğitim çalışmaların ve yasal düzenlemeleri yapmalıdır.”

Ayrıca kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için acil önlemler alınmasını isteyen Av. Nevin Canbaz, sözlerini şöyle noktaladı: “Senin ve senin gibi pek çok kadının hayatta kalmasını sağlayamadığımız, hak ettiğiniz gibi özgür ve güvende yaşatamadığımız için özür dileriz Özgecan. En azından yargılama sürecinde davaya müdahil olup, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız. Başka Özgecanlar güvende yaşasın ve canından olmasın diye. Kadının insan hakları için, mücadelemiz kadın cinayetleri ve şiddet son bulana kadar devam edecek. Biz susmayacağız, söz veriyoruz.”
Av. Nevin Canbaz, kendilerinin yağmura rağmen dışarı çıkarılmasının sorulması sonrasında ise; “Basın açıklamamızın adliye izinde olmaması konusunda zorluk gösterdiler. Kendilerine bu konuda da teşekkür ediyoruz. Niçin çıkardıklarını ise savcılığa ve polis kuvvetlerine sormak lazım.” şeklinde karşılık verdi.

İDAMA KARŞIYIZ AMA MÜEBBET VERİLMELİ
Bursa Barosu Başkanı Av. Ekrem Demiröz ise, Özgecan’ın başına gelenin herkesin çocuğunun başına gelebileceğini belirterek, “Bu çok kirli ve insanlık bilincine aykırı bir zihniyetin ürünü. Kadını yok sayan, yada onu yok etmeyi kendine hak sayan bir zihniyetin ürünü. Buna karşı toplumsal olarak mücadele öngörüyoruz. Sadece polisiye tedbirler, yada cezalarla çözülecek bir şey değil. Öncelikle ailelere büyük görev düşüyor. Çocuklarına insanlaşmayı ve kadına insan olarak bakmalı öğretmeli ve bu tür eylemlerin nasıl insanlık dışı eylemler olduğunu iyi anlatmalı. Cezai anlamda da sadece Özgecan’a bu yapıldığı için değil, bundan sonra diğer kızlarımıza da bu yapılmasın diye en ağır cezanın verilmesini talep ediyoruz. Umarım yargı bu konuda gereken toplumsal dersi de canilere de gereken cezayı verir.” dedi.
Bir soru üzerine Baro Başkanı Ekrem Demiröz, idam cezasına karşı olduklarını belirterek, “Acılarımız, öfkelerimiz, tepkilerimiz ne olursa olsun, idam cezasına biz karşıyız. Çünkü telafisi mümkün olmayan, haksız bir cezanın, geriye dönüşü olmayan bir ceza. Ama toplumsal yaşama bir daha katılmamak, yeniden bir arada onlarla yaşamamak koşuluyla ki bunun karşılığı da müebbet cezadır. Biz bunun yeterli bir ceza olduğunu düşünüyoruz. İdam savunulabilir bir ceza değil, asla bunu savunmuyoruz.” şeklinde karşılık verdi.