Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi'nin mimari projesi, düzenlenen yarışması ile sonuçlandı. Projenin, AVM’lerin yanında bulunan çadır gösteri merkezinin yerine yapılması planlanıyor.

Çanakkale Savaşları’nın 100’üncü yılı sebebiyle inşa edilecek Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi (ÇSAM) binasının projesi için açılan ulusal ölçekteki mimari proje yarışmasında birincilik ödülünü Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Çetin ve ekibi aldı.

Proje ile ekonomik, özgün ve nitelikli mimari yaklaşımların, işlevsel ve yenilikçi çözümlerin öne çıkarılması; doğaya saygılı, sürdürülebilir, çağdaş bir çevre ve mimari anlayışın ortaya konması amaçlanıyor. 36 bin metrekarelik alanda kurulacak olan Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi, çevre düzenlemeleri ile beraber tasarlandı. Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Barbaros Mahallesi’nde Terzioğlu Vakfı’na ait 90. Yıl Gösteri Merkezi olarak kullanılan çadırın bulunduğu alandaki projeyi özel sektörün destekleriyle hayata geçirmeyi hedeflediklerini söyledi. En iyi mimari projenin ortaya çıkması için yarışma düzenlediklerini hatırlatan Çınar, “Şu anda proje maliyeti hesaplanıyor. Bu Çanakkale için çok önemli bir proje. Çorbada herkesin tuzu olsun istiyoruz. Daha çok iş dünyasının, hayırseverlerin desteğiyle yapmayı planlıyoruz. Çanakkale Savaşları ile ilgili nerede, hangi ülkede arşivler, fotoğraflar mevcut ise burada sergileyip, ziyaretçilere sunmak hedefindeyiz.” diye konuştu.

Ödül kazanan mimari projeyi anlatan Kadir Has Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Çetin ise Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi’ni, sadece araştırma ofis ve laboratuvarlarından ibaret bir bütünlük değil, yapının ortak dolaşım alanlarının her bir noktasında savaş belleğinin mekansal olarak da deneyimlendiği bir süreklilik olarak ele aldıklarını söyledi. Çetin, şunları kaydetti: “Yer altında gömülü bir tarihin kapsamlı araştırılmasına yönelik bir yapay arkeolojik ve historiyografik kazı niteliği taşıyan bina içeriğin, ‘bir duvar ve üç ana ışık kuyusu’ile ifade edilebilecek ana ve yalın mekansal kurguya dayalı olarak yorumladık. Dolayısıyla ‘bir duvar ve bir park’ (ve altında gömülü bir yapı) alanından ibaret bir tasarım konseptini benimsedik. Tasarımın ana ögesi olan, kentin tarihi ve morfolojisinde önemli yer tutan ‘duvar’ unsuru, içinde barındırdığı rampalar sistemi ile tüm işlev gruplarının açıldığı bir dolaşım ve savaş belleğini deneyimleme omurgası olarak ele alındı. Duvar, içinde bir savaş deneyim mekanı barındırırken, dışarıda bir etkinlik yüzeyi olarak tasarlandı.”