Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili olarak, “Kimse 48 yaşında emeklilik talebinde bulunmasın, çalışmayı düşünsün.” dedi.

Bursa’da yayın yapan Olay TV’de gündeme ilişkin soruları cevaplayan Bakan Çelik, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili açıklamalarda bulundu. 1999 yılında DSP-MHP ve ANAP hükümetinin bir yasa çıkartarak emekliliği kademelendirdiğini hatırlatan Bakan Çelik, kademeli bir şekilde 2036 yılında 60 yaş emekliliğinin geleceğini kaydetti. Bu yasa sonucu çalışanların yaş durumlarına göre bir sürece tabi tutulduklarına dikkat çeken Çelik, şimdi bunun kaldırılmasının istendiğini vurguladı.

“45 YAŞINDA EMEKLİLİĞE KENDİMİZİ ENDEKSLERSEK KİM ÜRETECEK”

Çelik, şöyle konuştu: “Bize de sizden öncekiler gibi 40 yaşında emeklilik hakkını elimizden almayın diyorlar. Biz de diyoruz ki o günün hükümeti neden böyle bir şeye girmiş sistem çıkarmış? Çünkü sistem tıkanmış. Sistem stop etmiş. Artık sosyal güvenlik sistemini yürütmek mümkün değil. Emekliliği öteleyerek nefes alabilir miyiz diye geçiş sistemi konmuş. Bizimkiler bir yanlış yaptılar, o yanlışın faturalarını ödemeye devam ediyoruz. 2008'de reform devreye girince 2008'den sonra sigortalı olanlar 60 yaşında emekli olacak. Şu anda torba yasada Bağ-Kur emeklilerine hem borç hem prim ödemelerini donduruyoruz. Bu olmayan bir kural. 2 ay prim borcu olan esnaf sağlıktan yararlanamıyor, dünkü Bağ-Kur'lular bugün bu imkanı elde etmiş oluyor. Kimse 48 yaşında emeklilik talebinde bulunmasın, çalışmayı düşünsün. Biz çalışarak kalkınabiliriz 45 yaşında emekliliğe kendimizi endekslersek kim üretecek? Nasıl kalkınacağız?”

“KIDEM TAZMİNATI SİSTEMİ SÜRDÜRELEBİLİR OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR”

Kıdem tazminatı konusunda yaşanan sıkıntılara da değinen Çelik, şunları dile getirdi: “1 yıl çalışan 1 brüt maaş alıyor. İşten ayrılmış ise tazminat alma hakkı yok. Bu sistem işçinin ve çalışanın bir kazancı olarak görülüyor ama çalışan 15 yıl çalışıyor 15 brüt maaşı işverenin elinde duruyor. Biz ediyoruz ki bu sistem gele gele yüzde 11 tazminat alabilen yüzde 89’da tazminatı hak etmesine rağmen alamayan ve hak edemeyen konuma düşürüyor. 13 milyon çalışanın 2 milyonu tazminat alma hakkını elde ediyor. Oturmuş firmalarda tazminat hakkını elde edip alan işçilerimizin sayısı 2 milyon, peki 11 milyon ne olacak? 11 milyon kişinin tazminatı hak etmesine rağmen alamaması durumunu biz çözeceğiz. Kıdem tazminatı sistemi sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. İnat mı ediyorsun? O zaman 11 milyon kişiye hesap vermek zorundasınız. Kıdem tazminatıyla ilgili kendi bireysel hesabına her ay çalıştığının karşılığı prim yatırılsın. Maaşı nasıl yatırılıyorsa kıdem tazminatı da hesabına yatsın.”

“20 MİLYAR LİRA SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞIMIZ VAR”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Emekliye 2 maaş ikramiye verilmesi” yaklaşımını değerlendiren Çelik, “Bu dönemde 77 milyon sağlık güvencesi altındadır. Basit bir yaklaşımla 2 maaş vereceğim demek şu demek, ortalama bin lira kabul etseniz, bunun maliyeti 11 milyon emekli olduğunu düşünürseniz 2 maaş, 22 milyar lira demek. Şu anda 2014 yılında sosyal güvenlik açığı olarak 20 milyar liralık bir açığımız var. 20 milyarlık bir açığa şimdi siz 22 milyar liralık bir açık daha ilave edeceğim diyorsunuz. 42 milyar sosyal güvenlik açığını gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Bunu, işin içinden gelmeyen birisi söyleyebilir ama söylüyorsa başka anlamlar aklımıza geliyor. Şu olabilir siyaseten çok aciz durumdayım, bunalmış durumdayım, bir çıkış yolu arıyorum, yansa da batsa da benim batmamam gerek anlayışı Türkiye'nin denediği bir yaklaşımdır.” diye konuştu.

ÖZGECAN ASLAN CİNAYETİ

Bakan Çelik, Mersin’de vahşice öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan cinayetinin ardından gündeme gelen idam cezası tartışmaları için de şunları ifade etti: “Böyle sıcak olayların akabinde idam olayı yıllardır Türkiye'de tartışılan bir konudur. Böyle bir olay sonrasında nefsimiz idamı uygun buluyor. Ama devlet yönetimi zordur. Devlet adamlığı zordur. Tüm bu yönleriyle bakıldığı zaman serinkanlı düşünmek gerekiyor. Bunları önlemek, bunların önüne geçmek öncelikli olarak bizlerin görevidir. Bununla mücadele etmemiz gerekiyor. Cezacı bir mantıktan ziyade ıslah edici bir yöntem olmalı. Cezaevleri ıslah evleri olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“BİR ELDE ZEYTİN DALI, BİR ELDE SİLAH OLMAZ”

Çelik, terör örgütünün silah bırakması konusunda ise “Bir elde zeytin dalı bir elde silah olmaz. Bu şekilde barışı gerçekleştiremeyiz. Silah bırakılır. Temel haklar verilmesi gerekir. Bu ihtilaf konusu bile olamaz. Bunu vermeyelim diyen bir kesim yoktur. Silahlar bırakıldığında Türkiye'ye yeni bir ivme gelecek. Güneydoğu bunu bekliyor. Türkiye'nin attığı iyi niyetli adımları biz silahla aldık diyorlar ve kendilerine bir taraftar grubu oluşturuyorlar.” şeklinde konuştu.