Batman Baro Başkanı Ahmet Sevim, "Biz cezasızlıkla mücadele yasası beklerken tam aksine bir iç güvenlik yasası çıktı." dedi.

Sevim, Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine İç Güvenlik Paketi'ne ilişkin yaptığı açıklamada, hukukçular olarak paketin tamamının onaylanmaması gerektiğini belirterek, paketin bir çok olumsuzluk doğuracağını aktardı.
Türkiye'deki bir çok kurumun bu paket için hazır olmadığını dile getiren Sevim, "Bazı siyasetçiler İç Güvenlik Paketi'ni savunulurken bazı yerleri örnek göstererek, 'orada da var şurada da var' diyorlar. Diyelim ki dediğiniz paket var ama Avrupa'da ki yargı burada var mı? Bunu denetleyen mekanizma var mı burada Avrupa'daki siyaset burada var mı? Orada ki güvenlik kurumları burada var mı hayır yok. Yani onu denetleyen ve sınırı aştığı zaman sorgulayan mekanizma varsa eyvallah diyelim. Hiçbir şey yok bütün kurumlarımızla çok çok geriyiz." ifadelerini kullandı.

'BİZ YETKİLERİ SINIRLAYAN VE DAHA FAZLA DENETİM GEREKTİREN ÖZGÜRLÜKLERİ GETİREN BİR YASA BEKLİYORDUK'

Sevim, İç Güvenlik Paketi'nin tam tersine bir yasa beklediklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Son bir yılda kolluk kuvvetlerince kaç sivil vatandaş öldü. Aslında biz yetkileri sınırlayan ve daha fazla denetim gerektiren özgürlükleri getiren bir yasa isterken ve cezasızlıkla mücadele eden bir yasa bekliyorduk. Aslında kolluk kuvvetleri ciddi bir cezasızlık zırhı arkasındadır. Koruyunuyorlar nasıl korunuyorlar? işte Cizre’deki olayda polis itiraf etti. Deliler karakolun bahçesine gömülmüş. Bu yıllardır böyle devam ediyor. Dolayısıyla bir cezasızlıkla mücadele yasası beklerken aksine bir yasa çıktı. Güvenlik ve özgürlük dengesine bakarsak daha fazla özgürlük olmalı bunun tartışmasını yapmayız bile."

HUKUK YA DA ADALET SİSTEMİ DEDİĞİMİZ ŞEY DEVLET İÇİN VAR OLAN BİR ŞEY DEĞİLDİR

"Hukuk yada adalet sistemi dediğimiz şey devlet için var olan bir şey değildir" diyen Sevim, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tam aksine devlet hukuk ve adaletin tesisi için var. İnsanlarda bir güvenlik ve adalet ihtiyacı çıkmış bunu hangi araçlara sağlayabiliriz demişler ve bir devlet kuralım yetkimizi devredelim bu insanların güç kullanma imkanları olsun işte mahkemeler kursunlar ve bunu tesis etsinler. Yani önce hukuktur sonra devlettir ama bunun tam tersi yapılmış önce devlet sonra hukuk denilmiştir. Anayasa profesörü Burhan Kuzu, bir tv programında şunu söylüyor devletin hakimi var savcısı var. Devletin hakimi olur mu hani savcısı tamam bunu anladık ama hakimi olamaz. Türkiye’de herkes hukuktan şikayetçi. İktidar şikayetçi mi? Muhalefet şikayetçi mi? Kürtler, dindarlar hatta daha ilerisi hakim ve savcılar yargıdan şikayetçi, aslında yargı tam bir emniyet subağıdır."

BU ÜLKEDE YARGI HER ZAMAN İKTİDARLAR TARAFINDAN BİR HESAPLAŞMA ARACI OLMUŞTUR

Türkiye'de yargının her zaman İktidarlar tarafından hesaplaşma aracı olarak kullanıldığını ifade eden Sevim, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bu ülkede yargı her zaman iktidarlar tarafından bir hesaplaşma aracıdır bunun üzerinden hesaplar görülüyor her zaman. Yıllardır bu cümleyi söylüyoruz. Biz yılladır diyoruz ki özel yetkili mahkeme olmaz. Bir yerde bir olay olduğu zaman sen o olaya özgü mahkeme kuramazsın. Olaya özgü hakim atayamazsın. Bu konu benim için önem arz ediyor. Özel hakim özel mahkeme özel yasa çıkardığın zaman işin doğallığını bozuyorsun. Yargı intikam aracı olarak kullanılmıştır. Bu sadece bir dönem dair değil öncesi ve sonrası da buna dahildir. Her zaman böyle olmuştur. Yani siyaset normalleş miydi ki yargı normalleşsin yani hep darbeler darbeler 28 şubatı hatırlayın askerler çağrılmış ve hakimler brifing vermişti."