CHP eski Bursa Milletvekili Sena Kaleli, ikiz kardeşiyle gittiği İstanbul’un Kilyos sahilinde anafor çıkınca boğulma tehlikesi atlattı.

Yaşadıklarını sosyal paylaşım sitesindeki hesabından takipçilerine anlatan Kaleli, "Hayatımda hiç bu kadar denizin tehlikesinin farkına varamamıştım. Bu bana ders oldu. Spastik bir genci düştüğü havuzdan bir kış gününde kurtarmıştım. Herhalde bu da bana Allah’ın bir lütfuydu." dedi. "İyi yüzme bilen - bilmeyen dikkat" başlığıyla yaşadıklarını kamuoyu ile paylaşan Kaleli, ikiz kardeşiyle, Bursa-Mudanya’da yolcu vapuru iskeleye yanaşırken 15 dakika arayla doğduklarını dile getirdi. Kaleli şunları kaydetti: "Deniz kenarında başlayan yaşamımız nedeniyle daha yürümeyi öğrenmeden yüzmeyi öğrenmişiz. Su grubu burcumuz nedeniyle de denizi çok severiz, denizden korkanı, sevmeyeni, denize sadece ıslanmaya gireni aklımız almaz. Saatlerce yüzeriz. Denizde yaşam var ve biz bir karayolcu olmamıza rağmen, her zaman denizin üstesinden daha kolay gelinebileceğini, deniz yolculuğunu hep daha çok sevmişizdir. İnsanların ‘denizle şaka olmaz’, ‘denizin ne yapacağı belli olmaz’, denizi alt edilemez bir korku gibi anlatmalarını hiç ciddiye almamışızdır. Denizde kıyıda kalanlar görülmeyecek kadar açılır, kıyıda kalanları endişeyle bekletir, 3-4 km yüzebilir, karşıya geçebiliriz. Okyanusta bile korkusuz yüzebiliriz, dalgalarla eğlenebiliriz. Denizin insanı kavraması, stresini azaltması, denizi hissetmek vazgeçilmezimizdir. İki kez deniz ortasında birincisinde küçük bir teknede açık denizde fırtınaya kapılıp, batma tehlikesi geçirirken de, Bozburun’da deniz otobüsüyle fırtınada bir sağa bir sola ters dönme, dalgaların deniz otobüsünün üstünden geçme tehlikesiyle karşılaştığımda da, herkes ağlarken, nihayet denizdeyiz, yüzeriz gibi bir gafletle rahattım."

"DENİZDEKİ KUMLARIN BOŞALDIĞINI; GÜCÜMÜN GİTTİĞİNİ FARK ETTİM"

22 Temmuz günü Kilyos Burç Beach’de, yine ikiz kardeşiyle dubaların sınırında dalgalarla keyifle, coşkuyla şakalaştığını aktaran Kaleli, şunları yazdı: "Birden ayağımın yerden kesildiğini, denizin ayağımın altından kaydığını, dalgalar bizi kıyıya iterken, aynı güçle ters bir şekilde açığa sürüklediğini, yürüyemeyeceğimi, denizdeki kumların boşaldığını, anafor yaptığını, kıyıya hızla kulaçla yüzmeme rağmen açığa sürüklendiğimi, gücümün gittiğini fark ettiğimde denizin şakasının olmadığını anladım. Boşa çaba göstermenin çaresizliğini yaşadım. Yakınımızda yüzen gençlerin paniğini, bağırışma ve çaresizliğini gördüğümde panik oldum. İkiz kardeşimle dalgalarla boğuşurken, dubanın ipi kardeşimin yanağını kestiği için, dubanın üzerimize gelmesi beni kıyıya yüzmem gerektiği konusunda uyarmasa işin ciddiyetini yine fark edemeyecektim. Duba hızla üzerimize geliyor, kaçamıyorduk. Olay dalgayla dalga geçmeyi aşmıştı, denizin altında bir hareket vardı. Gençler dubayı tutup yerlerinden hareket etmemeyi, yardım istemeyi tercih ettiler, kızkardeşimse olayı kavrayamamış, onları yatıştırmaya çalışıyordu."

"ALLAH'IN BİR LÜTFUYDU, SAKIN İYİ YÜZEBİLMENİZE GÜVENMEYİN"

Hızla yüzmeye çalışarak dubadan kaçmaya çalıştıklarını ifade eden Kaleli, şöyle devam etti: "Korkunç zorlanıyordum, gücüm tükeniyordu ki gençlerin bağırışmaları, imdat çağrıları ve denizdeki hareketin tehlikesini fark eden cankurtaranlar denize endişeyle atladılar. Boğulma tehlikesi geçiren bir iki kişi değil, 5 kişiydi ve onlar da işin zorluğunu biliyordu. Ben kıyıya gücüm tükenerek yaklaşmıştım ki, geri sürüklenmeye başladım. Hemen iki cankurtaran ellerimden çekmeye başladılar, onların gücü bile buna zor yetti ve üçüncü kişi onlara yardım etti. Ben tehlikeli bölgeyi atlattım. Yüzerken kardeşimin kaldığını gördüm. Onlara kardeşimi ve gençleri kurtarmalarını, beni bırakmalarını söyledim. Cankurtaranlar onlara duba ipine sıkı tutunmalarını tembih etti ve her birine birer can simidi attılar. Anafor ve medcezir bittikten sonra hepsini kıyıya taşıdılar. İçlerindeki genç kız yaşadığı panik nedeneniyle ciddi boğulma tehlikesi atlattı. Hayatımda hiç bu kadar denizin tehlikesinin farkına varamamıştım. Bu bana ders oldu. Spastik bir genci düştüğü havuzdan bir kış gününde kurtarmıştım. Herhalde bu da bana Allah’ın bir lütfuydu. Özetle denizi sevin ama güvenmeyin, kendinize, iyi yüzebilmenize ise asla güvenmeyin. Unutmayın, boğularak ölenlerin çoğu iyi yüzme bilenler. Hatta Kilyos’ta, son boğulan bir cankurtarandı. Tedbiri, temkini elden bırakmayın diye sizlerle bu yaşadıklarımı paylaşma gereği duydum."