Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye’de değerli taşların vergiye tabi tutulmamasına karşın mazot ve motorinden alınan KDV ve ÖTV oranlarıyla ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yaptığı yazılı açıklamada, Avrupa'nın birçok zengin ülkesinde değerli taşlardan alınan vergi oranlarının yüzde 20, yüzde 25'lerde seyrettiğini söyledi. Tanrıkulu, “Türkiye’de değerli taşların vergiye tabi olmaması, tarımda üretim yapan çiftçimizin kullandığı mazot ve motorinden alınan yüzde 51,64 ÖTV ve KDV oranlarının yüksek olmasının nedenlerinin ve KDV ile ÖTV istisnalarının toplumun ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına göre tespit edilmesinin araştırılarak üreticilerimizin sorunlarının giderilmesi konusunda alınması gereken önlemlerin tespiti için, Anayasa'nın 98. ve İç tüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereği, bir Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de pırlanta, elmas, yakut ve diğer değerli taşların KDV oranı, 1 Ağustos 2004 tarihinde yüzde 18'den yüzde 0'a indirildiğini hatırlatan Tanrıkulu, “Yaklaşık 10 yıl geçtiği halde pırlantadaki KDV oranının yüzde 0'a indirilmesi, ülkemizde ekmek, peynir, zeytin, süt, yumurta, meyve, sebze, su, odun, kömür, tezek, gübre, kalem, defter, silgi, ilaç, doktor hatta kefen bezi bile KDV'ye tabi iken, pırlanta KDV'sinin yüzde 0 olmasını vatandaşımız hazmedememektedir.” ifadesinde bulundu.

Tarımsal girdi maliyetlerinin yüksek olması, çiftçilerin gelirlerinin azalmasına yol açtığını kaydeden Tanrıkulu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Başta mazot olmak üzere yüksek girdi maliyetleri nedeniyle üreticilikten vazgeçme noktasına gelmektedirler. Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin 18.05.2015 tarihinde basına yaptığı açıklamada ‘Litresi 3,96 liraya satılan mazottan, yüzde 36,57 ÖTV ve yüzde 15,07 KDV alınmaktadır. Bu rakam, çiftçiye bu yıl verilen 10 milyar liralık toplam desteğe yakın bir miktar oluşturmaktadır. Yani salt mazottan alınan dolaylı vergilerle, bırakınız mazot desteğini, çiftçiye bir yılda verilen tüm prim ve girdi desteği geri alınmaktadır. Gübrede KDV oranı yüzde 18'dir. Kırsal elektrikte ise yüzde 1 enerji fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV vardır. Tarımsal ilaçlarda, tarım makinaları ve traktörlerde, tohumluk ve hayvan yemlerinde KDV oranı yüzde 8'dir’ dedi. Çiftçilerimizin en büyük girdi kalemleri olan mazot gübre ve zirai ilaçlardaki KDV oranlarının azaltılması üretimi arttırmakla birlikte çiftçimizin rahat bir nefes almasını sağlayacaktır.”

“HÜKÜMET, ÇİFTÇİMİZİ PIRLANTA TÜCCARI VE GEMİ SAHİPLERİ KADAR DEĞERLİ GÖRMEMEKTEDİR”

Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Köy okullarında ısınmak için satın alınan tezeğe ödenen KDV oranının yüzde 18 olduğu bir ortamda, pırlantanın, elmasın, yakutun KDV'sinin yüzde 0 olmasının açıklanabilir bir yanı yoktur. Yine insan ve yük taşımacılığı yapan şoför esnafımızın mazot için ödediği KDV oranı yüzde 18'dir. Pırlantadan KDV alınmazken, lüks tekne sahiplerine ÖTV'siz yakıt verilirken çiftçiden iki kat vergi alınıyor. Çiftçiye yaklaşık 4 liraya mal olan akaryakıtı, tekne sahipleri 2,16 liradan alıyor, çiftçilerin kullandıkları motorinden ÖTV ve KDV adı altında yaklaşık yüzde 51.64 oranında vergi alınmaktadır. Hükümet, çiftçimizi pırlanta tüccarı ve gemi sahipleri kadar değerli görmemektedir, TÜİK rakamlarına göre son 10 yılda enflasyon yüzde 122, son 4 yıl içinde tarımsal girdi fiyatları yüzde 400 artarken ürün fiyatları yerinde saymıştır. Enflasyon ve girdi fiyattan karşısında zor durumda olan çiftçimiz, Tarım Kredi Kooperatiflerine, bankalara ve tarımsal sulamadan dolayı elektrik dağıtım şirketlerine olan vadesi geçmiş elektrik borçlarını ödeyemez duruma gelmişlerdir.”