Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülseren Atabek, bir TÜBİTAK araştırmasına göre yaşlıların birinci enformasyon kaynağının televizyon olduğunun belirlendiğini, ayrıca sağlık alanında internette trend analizi yapan Social Touch tarafından 2013 yılında yapılan araştırmada da sağlıkla ilgili enformasyon ihtiyacı için internet kullananların oranının yüzde 78,77 olarak saptandığını belirtti.

Doç. Dr. Atabek, “Eleştiri konusu haline getirilen medya içerikleri haber, sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam programları olabileceği gibi sağlık konularının ele alındığı dizi film ya da reklam filmleri de olabiliyor. Bu yayın içeriklerindeki yanlış temsiller de sıklıkla eleştirilere maruz kalabiliyor. Örneğin bir televizyon dizisinde, hekimin ameliyatta yaptığı kesi için şefinin ona, ‘Bu hayatımda gördüğüm en kötü kesi. Bir veteriner bile hastayı daha iyi açardı.’ deyişi, Aydın Veteriner Hekimler Odası’nın tepkisine neden oldu ve veteriner hekimlerin dizide aşağılandığı gerekçesiyle RTÜK’e şikayette bulunuldu. Sağlık konulu yayınların, ticari kaygıdan uzak ve uzman kişilerce yapılması son derece önemli. Hastalıklardan korunmak ve sağlıklı yaşam için koruyucu sağlık hizmetleri, yaygın kullanımı nedeniyle büyük bir kitlesel bilgilendirme ve eğitme aracı olan televizyon aracılığıyla yürütülebilir ancak ticari kaygıların çoğunlukla toplumsal konuların önüne geçmesi, bu aracın etkin kullanımını engelliyor.” dedi.

ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR EN ÇOK ETKİLENEN GRUPLAR

Gerçekle kurgu arasındaki ayrımı yapamayan 0-5 yaş arası çocukların ve televizyon içeriklerine en çok maruz kalan yaşlıların, bu yayınlardan en çok etkilenen kuşaklar olduğunun altını çizen Doç. Dr. Gülseren Atabek, “Sağlık haberciliği konusunda dikkat edilmesi gereken noktaların, dizi film ve reklam içeriklerinin hazırlanmasında da gözönünde bulundurulması gerekli. Bu konuda senaristlerin daha hassas davranmaları, gerekli durumlarda uzmanlardan görüş istenerek ya da danışmanlarla birlikte çalışarak gerçeğe uygun temsiller olmalı. Özellikle çatışma ve gerilim unsurlarının ağırlık kazandığı hastane dizilerinde, izleyenleri olumsuz etkileyebilecek diyalog ve görüntülerden uzak durulmalı. Reyting kaygısı ile kimi polemiklerin, gerçeğe uygun olmayan yanıltıcı tedavi yöntemlerinin bu dizi filmlerde yer almaması gerekiyor. Hastaların dramı, reyting malzemesi olmamalı.” şeklinde konuştu.

DOKTOR YERİNE GOOGLE'A SORUYORLAR

Geleneksel medyanın yanısıra yeni medya internette de sağlıkla ilgili bilgilerin sunumunun oldukça sıkıntılı olduğunu kaydeden Atabek, “Özellikle genç ve eğitimli kişilerin enformasyon kaynakları ise internet. Google’ın açıklamasına göre yapılan her 20 aramadan biri sağlık odaklı. Genellikle doktora gitmek yerine, önce Google’da arama yapıyoruz ancak sorarken de daha önce soranların yanlış sorularıyla aratıyoruz. Sağlık içeriği sunan birçok sitenin ise içeriklerinin ne ölçüde uzman kişiler tarafından hazırlandığına ilişkin yeterli bilgiler genellikle verilmiyor. Bu nedenle künyesinde yeterli bilgi bulunmayan sitelere kuşkuyla yaklaşılmalı. Google, bir adım atarak kullanıcılara daha sağlıklı ve güvenilir bilgiler sunmak amacıyla yeni bir uygulamayı hayata geçiriyor. ABD ve İngiltere’de İngilizce olarak hizmete girecek. Google'ın uygulamasını tam olarak değerlendirmek için henüz erken ancak Google, uzmanlarca hazırlanan içeriği sunacağını vaat ediyor. Toplum giderek daha çok yeni medya kullanacağına göre bu tür olumlu gelişmeler titizlikle izlenmeli.” dedi.

ŞİFAYI ÖNCE İNTERNETTE ARIYORLAR

Doç. Dr. Gülseren Atabek, “Google Trends, 2004 yılından bu yana sağlık alanında eğilimlerin dönemsel değişimlerini gösterebiliyor. Bu aracı kullanarak inceleme yaptığımızda yaz mevsimi başlangıcında zayıflama, yaz boyunca güneş yanığı, kış mevsimi başlangıcında ise grip, bitkisel çaylar, soğuk algınlığı ile ilgili aramaların arttığı görülüyor. Bu eğilimler, toplumda sağlık enformasyonunun hangi konularda ve nasıl elde edildiğinin de göstergesi. Örneğin zayıflama araması yapanların oranı, kanser ve diyabet araması yapanların iki katından fazla. Zayıflama ve diyet aramasında, bilimsel gerçekliği bulunmayan ‘zayıflama çayı’, ‘yeşil kahve’ ve bazı ünlü diyetler en çok arananlarda yer alıyor. Bu da sağlığa bakış açısını gösteriyor.” diyerek, internetteki sağlık aramalarının portresini çizdi.