“Geçti bahar geldi yazın/ Turnam senin, sunam senin/ Sinemi deler avazın/ Turam senin, sunam senin/ Tara turnam tellerini/ Issız koma göllerini” der, Aşık Veysel…

Türk kültüründe türkülere ilham kaynağı olan ve ‘refah, dostluk ile sadakati’ temsil eden turnaların yüzde 95’i Çukurova Deltası’nda kışlıyor. Bu havza, Türkiye üzerinden göç eden kuşların kışı geçirmek için uğradığı en önemli duraklardan biri. Lagünler, turna sürüleri için geniş ve güvenli geceleme alanları sunarken, tarım alanları ise göç sırasında ihtiyaç duyulan besin kaynaklarını sağlıyor. Turnalara yönelik tehditlerin başında ise türün uyuma ve dinlenme için kullandığı yerlerde otlatma yapılması, balıkçılık, su rejimine müdahale edilmesi ve yasa dışı avcılık gibi faaliyetler geliyor.

Anadolu’daki turnaların (grus grus) neslinin devamını sağlamak için Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ile lastik üreticisi Brisa’nın işbirliğiyle Ekim 2013’ten buyana “Turnalar Hep Uçsun” projesi yürütülüyor. Turna popülasyonunu koruma ve onların güncel durumunu ortaya koymak amacıyla atılan bu adım 2015 yılında da alan çalışmalarıyla devam ediyor. Türkiye’de bir kışlama alanında gerçekleştirilen en kapsamlı çalışma olma niteliğini taşıyan faaliyet Adana Hilton’da gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı.

‘BİR YERDE İŞLER DOĞRU GİTMİYORSA ORAYI ÖNCE KUŞLAR TERK EDİYOR’
WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem, ‘kuş’ deyip geçmemek gerektiğini ifade etti. Kuşların, yaşadıkları ekosistemlerin kalitesi hakkında önemli bilgiler sunduğunu belirten Kalem, “Onların varlığı ve zenginliği, yaşadıkları doğal alanların iyi durumda olmasının göstergesidir. Yaşadıkları alanda bir sorun varsa o ortamı ilk kuşlar terk ederler. Bu da biz insanlar için önemli bir işaret. Bu anlamda turnanın dünya genelinde birey sayısı oldukça fazlayken Türkiye’de tehlike altında olması hepimize ciddi bir mesaj. Üreme alanlarına göç edip, yuva kurmadan önce güçlerini topladıkları, bol bol beslendikleri, dinlendikleri Çukurova gibi kışlama alanları turnalar için çok önemli. Çünkü ülkemizdeki turnaların yüzde 95’i burada kışlıyor.” dedi.

ÇUKUROVA DELTASI’NDA KIŞLAYAN TURNA SAYISI 10 BİN
Projenin ilk yılında türün alandaki popülasyonu ve davranışlarının yanı sıra ona yönelik tehditleri araştırdıklarını hatırlatan Dr. Sedat Kalem, gerekli önlemler konusunda yetkililerle ve yöre halkı ile görüşmeler yaptıklarını söyledi. Bu girişimle Çukurova Deltası’nda kışlayan turna sayısının 10 bin olduğunu tespit ettiklerini dile getiren Kalem, “Bu rakam tahminlerin üstünde olmakla beraber aslında Çukurova Deltası’nın potansiyelinin çok altında. Arazi çalışmamızla turna hakkında edindiğimiz bir yeni bilgi de günün doğmasıyla birlikte geceleme alanlarından havalanan turnaların pamuk, yer fıstığı, mısır ve buğday tarlalarında hasat sonrası kalan tohum ve yumrularla beslenmeleri. Bu da turnaların alandaki davranışlarıyla tarımsal faaliyetler arasında yakın ilişki olduğunu gösteriyor. Tür koruma çalışmaları uzun zaman ve istikrar ister. Bu konuda toplumun tüm kesimlerinden destek bekliyoruz.” diye konuştu.

'BU ÇALIŞMALAR TURNAYI KURTARMAYA YETMEZ'
Dünyada 15 türü bulunan turnanın sadece 2 türünün (grus grus) Türkiye’de yaşadığını açıklayan Kalem, IUCN 2012 Kırmızı Liste’ye göre dünya genelinde ‘düşük öncelikli’ ancak turnaların Türkiye popülasyonunun ‘tehdit altında’ olduğuna dikkat çekti. Kalem, bu nedenle 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre turnanın avlanması yasak bir tür olduğunu hatırlattı. Yasa dışı avcılık, üreme ve yaşam alanlarının yoğun tarım faaliyetleri ile tahrip edilmesi; sulak alanlarda kurutma, kirlilik gibi sorunlar ve plansız yapılaşma gibi nedenlerle sayılarının azaldığını vurgulayan Kalem, türün yoğun olarak Yumurtalık, Ağyatan, Akyatan lagünleri, Tuzla Gölü ve Göksu Deltası’nda barındığını aktardı. Projeyle elde ettikleri verilerin türün korunması için hazırlanan Ulusal Turna Eylem Planı’nın uygulanmasına da katkıda bulunduğuna işaret eden Dr. Sedat Kalem “Bu çalışmalar Turna’yı kurtarmaya yeter mi? Elbette hayır! Bu önemli kuş türünün geleceğinin güvence altına alınması için, Brisa desteği ile başlatmış olduğumuz ivmenin devam etmesi gerekir.” ifadelerini kullandı. Projede uzman olarak yer alan Kerem Ali Boyla ise turnaların karşılaştığı “yasa dışı avcılık, yaşam alanlarının daralması, çarpışma nedenli ölüm, kirlilik, yuvaların ve yumurtaların ezilmesi” gibi tehditleri sıraladı. Boyla, “Adana’nın turna ile ilişkisi değişmeli. Bizim hayalimiz şu; kentte bir konuk geldiğinde kebabı yedirdiniz, şalgamı içirdiniz, Seyhan’a götürdünüz, sonra da ‘hadi gel seni turna izlemeye gidelim’ diyebilmektir. Burada turnalar hep uçsun, istiyoruz.” şeklinde konuştu.

Proje Sorumlusu Nilügar Araç’da Çukurova’da turnanın neslinin devamı için herkese görev düştüğüne değindi. Brisa Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Akpulat, Türk ve Japon kültüründe ‘uzun ömür, iyi şans, refah ve umudu simgeleyen’ turnanın bu çalışmanın temelini oluşturduğu söyledi. Akpulat, projenin aynı zamanda Sabancı Holding ile Bridgestone Corporation arasındaki ortaklığın da sembolü haline geldiğine dikkat çekti. Brisa İnsan Kaynakları ve Kurumsal Gelişim Direktörü Nilgün Özkan ise, firmanın sürdürülebilirlik yaklaşımını ‘çevresel, toplumsal ve ekonomik” olarak 3 temel boyutta ele aldıklarını kaydetti.