Cumartesi anneleri, İstanbul Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yaptı. İlk eylemlerini 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda yapan grup 20. yılda bu kez adliye önünde bir araya geldi. Pankart açan eylemciler, pankartın önüne gözaltında kaybolan yakınlarını temsilen bağcıklarını çıkardıkları ayakkabılar koydular.

Basın açıklamasını yapan Maside Ocak, “Galatasaray’da oturmaya başlamamızın 20. yılındayız. 20. yılımızda hak savunucuları ve kayıp aileleri olarak kayıplarımız nerede, adalet nerede demek için Çağlayan adliyesi önündeyiz.” dedi.

İstanbul Adalet Sarayı’nın 5 Mart 2011 tarihinde açıldığını hatırlatan Ocak, “Dönemin başbakanı Erdoğan açılışta ‘Avrupa'nın en büyük adalet sarayını yapmanın haklı gururunu yaşıyoruz’ dedi. Kısa bir süre sonra da Kartal’da dünyanın en büyük adliyesinin açılışı yapıldı. Buradayız çünkü Türkiye’de Avrupa'nın ve dünyanın en büyük adliyeleri var ama adalet yok.” diye konuştu. Yüzlerce insanın gözaltında kaybedildiğini belirten Ocak, “Bugün kayıp iddialarıyla ilgili yürütülen yalnızca 5 dava bulunmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Gözaltına alındıktan sonra bir daha ulaşılamayan Murat Yıldız’ın annesi Hatice Yıldız, oğluyla birlikte İzmir’de karakola gittiklerini söyledi. Anne Yıldız, “Ne yazık ki 20 yıldır bizim için adalet olmadığını gördüm. Oğlum gözaltında kaybedildi. 20 yıldır sokaklardayız. Bugün buraya gelmemizin sebebi bizi görmeyen savcılar, yargıçlar, hakimler her neyse görsünler ki biz 20 yıldır ne arıyoruz? Biz 20 yıldır kayıplarımızı arıyoruz, adalet arıyoruz. Ne yazık ki bu ülkede adalet bizim için yok sayılıyor.” dedi.

Çocuklarını kaybedenlerin hiçbir zaman yargılanmadığını savunan Yıldız, “Bunun yanı sıra sanki bizler yargılanıyoruz, bizler suçluyuz ve bizler 20 yıldır bu cezayı çekiyoruz. Saraylar hep şatafat için demek ki varmış. Ne yazık ki içinde adalet yok.” şeklinde konuştu.

Gözaltına alındıktan sonra ormanlık alanda cesedi bulunduğu belirtilen Hasan Ocak’ın kardeşi Ali Ocak, “1995’te Hasan Ocak gözaltına alınıp işkenceden geçirildikten sonra katledilip Beykoz ormanlarına atılmıştı. Hasan’ı bulduğumuzda vücudunda işkence izlerinin yanı sıra ayakkabı bağları yoktu, pantolonunun kemeri alınmıştı. Bu özellikle Vatan Caddesi’nde 1. şubede gözaltına alınıp işkenceden geçirilen herkesin başına gelen vasat bir uygulamaydı.” diye konuştu.

Kayıplardan Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl de “1981 Nisan ayında abimi Gayrettepe’de 1. şubede gözaltına aldılar ve bir daha bize vermediler. Adalet yerine gelmeden, adaletsizlik bu ülkede var. Ben de buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Abim teröristti, solcuydu. O zaman abimi yargılayın diyorum. Çünkü abimi yargılarsanız abimi nerede öldürdüğünüzü, nereye gömdüğünüzü söyleyeceksiniz. Abimi yargılayın çünkü sizin abime işkence yapanları yargılamayacağınızı biliyorum. O zaman abimi yargılayın biz hiç değilse rahat edelim. Diyelim ki biz de abim teröristti, dağdaydı, insanları öldürdü. Abimi yargılayın ki yargılama buradan başlasın. En azından bu adalet saraylarının içi boş olmasın. Hakimlere savcılara iş çıksın. Abimi, bizleri yargılayın ki ülkede demokrasi gelsin, insan hakları gelsin. Boşu boşuna bu adalet saraylarını yapmış olmayasınız.” ifadelerini kullandı.